SETA > Yorum |
Başbakan'ın Yatırımcı Hamlesi

Başbakan'ın Yatırımcı Hamlesi

Türkiye, ülkede yetersiz olan iç kaynaklarını tamamlayıcı rolü olan küresel yatırımcılardan gelecek fonların ülkeye girişini hızlandırma amacıyla ülke risk primini minimize ederek, sahip olduğu siyasi ve ekonomik istikrarın karşılığını uluslararası arenada da almak istiyor.

1 Kasım seçimleri sonrasında geçen süre zarfında, Türkiye bir yandan mevcut durumda ekonomideki sorunlara çözüm getirmeye çalışırken, diğer taraftan da ekonomik yapıyı ve üretim sistemini tamamen değiştirecek bir reform süreci başlattı.

Bunun için ithalatın azaltılması, yani ülke içi üretiminin artırılması için adımlar atılırken aynı zamanda üretimin katma değerli olması için, yeni AR-GE reformu açıklandı. Ekonomiyi iç ve dış şoklara karşı koruma altına almak ve ülkedeki yatırımlarının kırılgan olmaması için tasarruf konusundaki uygulamalar da, aynı şekilde ekonomideki reform sürecinin diğer sacayağı.

Türkiye ekonomisinin yeniden reform rayında ilerlemesi, geleceğe dair hedeflerin gerçeklikle birleşmesi anlamına geliyor. İçinde bulunduğumuz dönemde ekonomik üretim yapısının değişmesi için karşılaşılan zorluklar, ekonomide yeni bir başlangıcın doğum sancısıdır.

Hedef, ülkenin kişi başı gelirini yükselterek “yüksek gelirli ekonomiler” arasına girebilmesini sağlamak. Bunun için Türkiye, ülkede yetersiz olan iç kaynaklarını tamamlayıcı rolü olan küresel yatırımcılardan gelecek fonların ülkeye girişini hızlandırma amacıyla ülke risk primini minimize ederek, sahip olduğu siyasi ve ekonomik istikrarın karşılığını uluslararası arenada da almak istiyor.

Böylece Türkiye'nin yatırımcı nezdindeki kredibilitesi, yani “yatırım yapılabilir ülke notu” daha da yükselecek.

REFORM PAKETİ, İSTANBUL FİNANS VE ENERJİ MERKEZİ

Ülkede yatırımların artırılması için Başbakan'ın ülkede bulunan yabancı yatırımcılarla görüşerek başlattığı süreç, 5 günlük Avrupa yurtdışı ziyareti ile daha da hızlanacak. Bu bağlamda, ülke algısının hak ettiği yerde bulunması için Başbakan Davutoğlu'nun Avrupa gezisi çok önemli.

Başlayan ekonomik reform sürecinin, ülke algısının oluşturulmasında önemli bir rolü var. Küresel yatırımcılara Türkiye'nin gerçekleştirdiği ve planladığı reformların anlatılması imkânı elde edilmiş olacak. Ülkedeki ekonomik potansiyel ve fırsatlar, Orta Vadeli Program aracılığıyla gösterilerek yatırımcılara bir yol haritası verilecek.

AB ve Türkiye ilişkilerinin yeniden güçlenmeye başladığı bu ortamda, Türkiye'nin ekonomik profilinin bizzat Başbakan tarafından anlatılması, hem AB ülkelerindeki yatırımcıların Türkiye ile beklentilerinin anlaşılmasını kolaylaştıracak, hem de Avrupa ülkeleriyle olan ticari ilişkilerin gücünü artıracak.

Türkiye'nin uluslararası sermayeyi çekebilecek, özellikle finans ve enerji alanında yabancı yatırımcıları cezbedecek güçlü bir potansiyeli var. Ekonomik potansiyeli ile birlikte devam eden ve planlanan dev projeler, Türkiye'nin imajına da olumlu katkı yapacak ve yatırım yapma konusunda tereddüt gösteren yerli ve yabancı yatırımcıları Türkiye'ye çekecektir.

Ancak bu potansiyele sahip olmak yetmiyor, maharet bu potansiyelin doğru ve güçlü bir şekilde yatırımcılara sunulması. Türkiye'de gerçekleşecek büyük altyapı yatırımlar için ortak projeler ve finansal yöntemlerin geliştirilmesi için mutlaka ülkedeki yatırım fırsatlarının birebir anlatılması gerekiyor.

Bu potansiyellerden birisi İstanbul Finans Merkezi. Özellikle İslam ülkelerinden gelecek sermaye için İstanbul'u yeni finans merkezi yapma çabasında, dünyaya hükmeden yabancı fonların Türkiye'ye yönlendirilmesi büyük önem taşıyor.

Enerji projelerinde ciddi bir yol kat eden Türkiye'nin enerjide bölgesel bir merkez olmasını, yine bu dönemde yapılanlar belirleyecek.

Başbakan'ın beraberindeki heyetle sürdüreceği Avrupa temaslarının son durağı, Davos'taki ekonomi zirvesi.

Türkiye'nin uluslararası ekonomi çevrelerindeki görünümünde Başbakan Davutoğlu'nun Avrupa ülkeleriyle yapılacak görüşmelerinin de, Avrupa çıkarmasının bir parçası olan Davos Zirvesi'nin de önemi büyük.

[Yeni Şafak, 18 Ocak 2016]