SETA > Yorum |
Asya Potansiyelini Harekete Geçirebilecek mi

Asya Potansiyelini Harekete Geçirebilecek mi?

Asya ülkelerinin ekonomik ve insan gücünü etkin kullanmalarını sağlayacak güçlü bir platforma ihtiyaç var ve Türkiye, bu platforma liderlik edebilecek dinamiklere sahip.

Bu hafta “İstanbul Süreci" kapsamında, Indian Council of World Affairs tarafından düzenlenen toplantı için Hindistan'ın başkenti Delhi'deydim. İstanbul Süreci, 2011 yılında İstanbul'un ev sahipliği yaptığı konferansta başlatılan bir inisiyatif. Afganistan'ın kalkınmasının desteklenmesi, güvenliğinin, siyasi ve ekonomik istikrarının sağlanması için bölgesel iş birliğini amaçlıyor.

Afganistan'ın merkezde olduğu bu sürecin 5 yıldır devamlılık göstermesi hem Afganistan'ın hem de Asya'nın sahip olduğu potansiyelin büyük bir değişim başlatacağına duyulan inancın kanıtı. Asya'nın ekonomik ve sosyal zenginliklerinin önüne geçen siyasi istikrarsızlık, ekonomik geri kalmışlık ve avantajlarını refaha dönüştürememe, Afganistan örneğinde somutlaştırılıyor.

Pakistanlı şair Muhammed İkbal'in, “Asya'nın kalbi" olarak Afganistan'ı anlattığı şiiri de, bu örneğin ne kadar yerinde olduğunu gösteriyor:

“Asya su ve çamurdan bir vücuttur, Kalbi Afgan ulusundan müteşekkil. Onun düşüşü Asya'nın düşüşüdür, Onun yükselişi Asya'nın yükselişi..."

Asya ülkelerinin yükselişinin de düşüşünün de Afganistan'ın durumuna bağlayan bu şiir, çatışma, şiddet, savaş ve kaosla anılan bir ülkenin aslında ne kadar büyük sorumluluk taşıdığını hatırlatıyor bizlere. Her ne kadar bölgede coğrafi olarak sıkışmış bir ülke olsa da enerji ve ulaşım koridorları içerisinde yer alması bu ülkeyi stratejik bir noktaya taşıyor.

Afganistan'ın ekonomik potansiyelini kullanması, bölgesel ekonomide bir güç merkezi oluşturabilmesi yalnızca Afganistan'la mümkün değil. Bölge ülkelerinin de sürece destek olması gerekiyor. Toplantının yapıldığı Hindistan, bu ülkeler arasında başı çekiyor. Hindistan, bugün dünyada en kalabalık nüfusa sahip ikinci ülke.

Kişi başı gelire göre düşük gelir kategorisinde yer alsa bile, GSYH sıralamasında dünyada ilk onda yer alıyor. Kalabalık nüfusunun ekonomiye etkin bir şekilde katılımı ve insan kaynağı potansiyelini verimlilikle kullandığı takdirde, Asya'nın dünya ekonomisinde güç dengelerini değiştirmesi imkânsız değil.

ASYA'NIN REFAH ÜÇGENİNDE TÜRKİYE
Bu yüzden, Asya'nın kalbinde yer alan Afganistan ana gündem maddesi olsa bile, Güney Asya, Orta Asya ve hatta Batı Asya'da yer alan birçok ülke denklemin içine giriyor. Dolayısıyla, güçlü bir potansiyelin olduğu bir bölgeden bahsediyoruz ve tabii ki bu potansiyeli harekete geçirecek büyük projelerden.

Projeler içerisinde, Asya'nın Avrupa'yla bağlantısını kuracak tren yolları ve enerji projeleri öne çıkıyor. Afganistan, Türkmenistan, Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye arasında Transit Taşımacılık Projesi olan Lapis Lazuli Projesi ise, Türkiye için açtığı Asya kapısından içeri girmek anlamını taşıyor.

Projede hedef, Afganistan'dan İstanbul'a ve İstanbul'dan da Avrupa'ya kadar uzanan bir transit koridor oluşturulması. Afganistan-Türkmenistan arasında Hazar Denizi, Afganistan-Gürcistan arasında ise Karadeniz'deki limanlar kullanılacak. Başka bir alternatif ise, Bakü-Tiflis-Kars demiryolu, Boğaz köprüleri ve Marmaray aracılığıyla İstanbul-Avrupa geçiş koridoru oluşturulması. Bu projenin tarihi İpek Yolu'yla birleşecek olması ise, projenin önemini artırıyor.

Ayrıca, Lapis Lazuli Projesi, Türkiye'nin ticaret merkezi olma hedefinde farklı bir coğrafyadan gelecek ilk katkı olacak. Güney Asya ve Orta Asya'nın ticaret potansiyelini harekete geçirilmesinde merkez olarak rol alacak Türkiye'nin, ticaret merkezi profilinde kaynak coğrafyalar farklılaşacak. Bu durum, bizim açımızdan devasa bir pazar anlamına da geliyor.

Zaten ekonomik güç dengesi gelişmekte olan ekonomilerden yana değişme sürecinde. Güney, Orta ve hatta Batı Asya ülkelerinin de katılımı etkinleşirse hem üretim hem de tüketim yönünde devasa bir ekonomik potansiyel harekete geçecek.

SORUN ASYA'NIN UZAKLIĞI DEĞİL, GÜVENLİĞİ
Başta Afganistan olmak üzere Asya ülkelerinin sorunu, uzak bir coğrafyada yer almaları değil, potansiyellerinin ve güçlerinin farkında olmamaları, bölgede ekonomik bir güç birliğini sağlayacak güvenin yokluğu.

Bölge ülkeleri arasındaki güvensizlik, ekonomik kazanımların önüne geçiyor. Her bir ülkenin, son aşamada da Asya coğrafyasının kazanç sağlayacağı projeler, sırf bu güvensizlik ortamından dolayı heba oluyor. Güvenlik konuları, bölge ülkelerinin zamanını da enerjisini de tüketen temel mesele. Dolayısıyla, planlanan projeler kâğıt üstünde kalıyor.

Asya ülkelerini harekete geçirecek, büyük projeleri destekleyecek ve yönlendirecek yeni oluşumlara ihtiyaç var. Asya ülkeleri için Dünya Bankası veya IMF'ye karşı alternatif geliştirilmesi gerekiyor. “İstanbul Süreci" nin kurumsal altyapısı kurularak, kısa dönemde olmasa bile orta vadede oluşturulacak güçlü bir platform, Asya ülkelerindeki ekonomik potansiyeli ve beşeri gücün kullanılmasında liderlik yapabilir.

Asya ülkelerinin nüfus özellikleri ve potansiyel kaynaklarına AB ülkeleri sahip olsa, Asya'daki mevcut ekonomik durağanlık yerine, güçlü bir ekonomik hareketlilikten bahsedecektik. Bu yüzden, Asya ülkelerinin ekonomik ve insan gücünü etkin kullanmalarını sağlayacak güçlü bir platforma ihtiyaç var ve Türkiye, bu platforma liderlik edebilecek dinamiklere sahip.

[Yeni Şafak, 14 Kasım 2016].