SETA > Yorum |
AK Parti'yle Anlam Kazanan quot Sosyal Devlet'

AK Parti'yle Anlam Kazanan "Sosyal Devlet'

Sosyal yardımların verilmesi, dağıtılması gerekliliği ve hak olduğu anlayışının, sosyal yardımları en sert biçimde eleştirenlerin bile kabul ettiği bir noktaya geldik.

AK Parti dönemi Türkiye ekonomisinde en çok tartışılan konulardan biri sosyal yardımlar oldu. Sosyal yardımlara karşı çıkanların bir türlü anlayamadığı, “kömür ve makarna” olarak sloganlaÅŸtırdığı ve yardımlarla yoksul halkın oylarının deÄŸiÅŸtiÄŸini iddia ettikleri bu alandaki geliÅŸmeler, aslında Türkiye’nin sosyal devlet olma yolundaki kilometre taÅŸlarından birini oluÅŸturdu.

Gerçek manasıyla, Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen “sosyal devlet” ilkesinin ilk defa içinin doldurulduÄŸu bir dönem yaşıyoruz.

YoksulluÄŸu azaltan, ihtiyaç sahiplerinin eÄŸitim, saÄŸlık, gıda ve barınma gibi çeÅŸitli ihtiyaçlarını ortadan kaldırmaya yönelik verilen sosyal yardımlar, bugün birçok ailenin ve bireyin sosyal hayatta yer edinmesini, yani sosyal içermeyi saÄŸlayacak noktaya gelmiÅŸtir. Sosyal yardım programlarını da kapsayan sosyal harcamalara 2002 yılında 1.3 milyar TL kaynak ayrılırken, bu rakamın 2014’de yaklaşık 26 milyar TL olduÄŸu tahmin edilmektedir.

Gerçekten, çok büyük bir deÄŸiÅŸim...

Sosyal harcamalar kapsamında sosyal yardımlara ayrılan miktarın artışı, yoksulluÄŸun derinleÅŸmesi ve yoksul sayısının artması olarak yorumlanıyor bazı çevreler tarafından. Oysaki sosyal yardımların birincil amacı, ihtiyaç sahiplerinin farklı gereksinimlerinden dolayı ortaya çıkan hak mahrumiyetlerini ortadan kaldırmak ve yoksulluÄŸu azaltmaktır.

SOSYAL RÄ°SKLER AZALIYOR

Bugün Avrupa ülkelerinde tartışılmaz olan sosyal yardım gibi sosyal koruma hakları, Türkiye’nin gündemine ise gerçek anlamda 2002 yılından sonra girmiÅŸtir. Bu durumun baÅŸlıca sebeplerinden biri geçmiÅŸte yaÅŸanılan ekonomideki kötü tablodur.

Ekonomideki iyileÅŸmeyle beraber toplumun her kesimine hitap eden bir sosyal koruma anlayışıyla çeÅŸitli yardımlar ve hizmetler sunulmaktadır. Bugün, ÅŸartlı nakit yardımları, yani çocukların eÄŸitimlerine devam etmeleri için ve yeni doÄŸan bebekler için saÄŸlık yardımı, yaÅŸlılar için yaÅŸlı bakım aylığı, eÅŸi vefat etmiÅŸ kadınlara nakit desteÄŸi, ihtiyaç sahiplerine gıda, yakacak veya barınma yardımı gibi birçok alanda sosyal yardımlar verilmektedir.

GeçmiÅŸte, ekonomik kriz dönemlerinde ülkenin ilk kesinti yaptığı alan, aslında var olmayan sosyal harcamalarda gerçekleÅŸmiÅŸtir. Ne yazık ki bu durum, toplumda birçok sosyal riskin artmasına neden olmuÅŸtur.

Oysa Türkiye’de 2008 küresel ekonomik krizinde sosyal korumaya aktarılan kaynağın AB ülkelerinin aksine kısılması bir yana, harcamalar artmıştır. Bu da hem küresel ekonomik krizin etkilerini azaltarak ekonomideki hareketi canlı tutmuÅŸ, hem de oluÅŸabilecek sosyal riskleri önleyerek toplumsal dinamiklerde bozulma yaÅŸanmasını da engellemiÅŸtir.

Dolayısıyla, insanların en zaruri ihtiyaçlarını karşılayan sosyal yardımların insanları tembelliÄŸe ittiÄŸi ve çalışmayı engellediÄŸine yönelik eleÅŸtirilerin de ne kadar anlamsız olduÄŸu ortadadır.

SOSYAL YARDIMLAR KURUMSALLAÅžTI

Sosyal yardımların verilmesi, dağıtılması gerekliliÄŸi ve hak olduÄŸu anlayışının, sosyal yardımları en sert biçimde eleÅŸtirenlerin bile kabul ettiÄŸi bir noktaya geldik. Her ne kadar alternatif üretmeseler de...

2002 yılında sosyal harcamaların milli gelire oranı yüzde 0,5 iken, 2014 yılında yaklaşık yüzde 1,5’a yükselmiÅŸtir. AK Parti döneminde yüksek miktarda kaynağın aktarılmasından dolayı AK Parti’yle özdeÅŸleÅŸtirilen sosyal yardımların kurumsallaÅŸarak iktidar deÄŸiÅŸiminden bağımsız hale getirilmesi, tam da AK Parti dönemindeki uygulamaların Türkiye’nin sosyal devlet niteliÄŸini pekiÅŸtirdiÄŸini göstermektedir.

Bu nedenle, Türkiye 2002 yılından sonra gerçekleÅŸtirdiÄŸi dönüÅŸümü, s