SETA > Yorum |
21 Yüzyıl'ın Enerji Merkezi Türkiye

21. Yüzyıl'ın Enerji Merkezi: Türkiye

Türkiye de hem enerji talebinin yüksek olması hem de enerji arz-talep ilişkisindeki stratejik önemi dolayısıyla öne çıkan ülkeler arasında yer alıyor.

Enerji ihtiyacı yüksek olan ülkelerle enerji açısından zengin olan ülkeler arasındaki siyasal ve ekonomik iliÅŸkilerin önemi yaÅŸanan son geliÅŸmelerle giderek arttı. Türkiye de hem enerji talebinin yüksek olması hem de enerji arz-talep iliÅŸkisindeki stratejik önemi dolayısıyla öne çıkan ülkeler arasında yer alıyor.

Ä°lk olarak ulusal düzeyde enerji ihtiyacını dikkate aldığımızda, enerji tüketiminin yaklaşık yüzde 71'ini ithal eden ve bunun karşılığında 60 milyara varan bir enerji faturası ödeyen Türkiye için enerjinin ekonomideki ağırlığı öne çıkmaktadır. Uluslararası Enerji Ajansı'nın (IEA) verilerine göre Türkiye Çin'den sonra enerji talebinin en hızlı arttığı ülke, ancak Türkiye'nin kendi kaynaklarıyla bu talebi karşılayamayacağı da su götürmez bir gerçektir.

Bu durumda, büyüme potansiyelini devam ettirmek isteyen, bunun için de en fazla girdi ithalatı olarak enerjiye yönelen ve cari açığını azaltmak isteyen Türkiye'nin küresel enerji senaryolarında yer almaması beklenemez.

TÜRKÄ°YE'SÄ°Z ENERJÄ° SENARYOSU EKSÄ°K KALIR

Türkiye'nin ihtiyaç duyduÄŸu enerji kaynaklarında ilk sırayı petrol ve doÄŸalgaz alıyor. Bunun baÅŸlıca sebebi, elektrik üretiminin yüzde 43'ünden fazlasının doÄŸalgazdan saÄŸlanması ve maliyetinin 25 milyar dolar olmasıdır. Bu kadar yüksek bir maliyetin azaltılması durumunda Türkiye hem enerji faturasını azaltacak hem de büyümesinin önündeki en önemli engellerden birisini ortadan kaldırmış olacak.

Türkiye'nin kanıtlanmış petrol ve doÄŸalgaz rezervlerinin dörtte üçünün yer aldığı ülkelerle komÅŸu olması, AB ülkelerinin Rusya'ya olan doÄŸalgaz bağımlılığını azaltma çabaları ve enerji açısından zengin olan Türkmenistan ve Azerbaycan gibi ülkelerin pazar çeÅŸitliliÄŸini artırma isteÄŸi ise, 'Türkiye neden enerji merkez olacaktır' sorusunun cevabıdır.

Ancak gerçek cevap, Türkiye'nin hem bölgesinde siyasal ve ekonomik istikrarı saÄŸlayan ülke olması hem de uzun yıllar, yönlendirilen ve dışarıdan belirlenen siyasetini deÄŸiÅŸtirmesidir. Türkiye artık alternatif stratejilerle coÄŸrafi konumunun saÄŸladığı avantajları kullanmak istiyor.

Bu baÄŸlamda, Hazar Bölgesi'ndeki Azerbaycan doÄŸalgazının Türkiye aracılığıyla Avrupa'ya taşınmasını hedefleyen Trans Anadolu DoÄŸalgaz Boru Hattı (TANAP) ve Trans Adriyatik Boru Hattı (TAP), enerji arz güvenliÄŸinin yanı sıra ülkelerin güç dengelerindeki yapacağı deÄŸiÅŸiklikten dolayı büyük önem taşıyor.

TANAP, TAP ve olası birçok enerji koridorunun eklemleneceÄŸi Güney Gaz Koridoru (GGK), yalnızca AB ülkeleri, Türkiye ve Rusya üçlü yapısını deÄŸil, tüm dünya devletlerinin enerji gündemini deÄŸiÅŸtirecek potansiyele sahiptir. TANAP'ın temeli olan Güney Kafkaslar Gaz Koridoru'nun temel atma töreninin bu hafta olması da TANAP'ın baÅŸlangıcı olacaktır.

DiÄŸer taraftan, Avrupa ülkelerinin enerji baÅŸlıklı toplantıları, sınırların önemsenmediÄŸi ortaklık giriÅŸimleri ve OrtadoÄŸu'daki belirsizliÄŸin IŞİD gibi yeni aktörlerle devam etmesi gibi sebeplerden dolayı GGK'ye atfedilen önem giderek artmaktadır. Bu nedenle, AB-Ukrayna- ABD-IKBY-Suriye gibi birçok ülkenin dahil olduÄŸu enerji hikayesinde baÅŸ aktör de Türkiye olmaktadır.

TÜRKÄ°YE'NÄ°N ETKÄ°N POLÄ°TÄ°KASINDAN RAHATSIZ OLUYORLAR

Son dönemlerde Türkiye'nin özellikle de doÄŸalgaz konusunda sınır tanımayan anlaÅŸmaları, bölgede birçok ülkeyle gerçekleÅŸen iÅŸbirlikleri ve projeleri dünyanın gündemindedir.

Türkiye'nin enerjide üstlendiÄŸi rol, Mayıs ayında gerçekleÅŸen iki olayla daha da etkinleÅŸmiÅŸtir. Ä°lk olarak T&