Hem devlet hem de toplum olarak şimdilik iyi bir sınav veriyoruz. Dünyanın birçok gelişmiş ülkesini esir alan virüse karşı devlet her türlü önlemi titizlikle alıyor. Toplum duyarlılığı da gayet yüksek. Salgın hastalık konusunun dini, ideolojisi, toplumsal sınıf farklılığı falan yok. Hepimizi vurabilir. Bu bilincin yaygınlaşmış olduğunu görmek güzel.
Ama maalesef çatlak sesler de var. Özellikle sosyal medya üzerinden örgütlü biçimde panik üretmeye çalışanları hepiniz fark etmiş olmalısınız. Baştan beri uzmanlar tedbir almak gerektiğini ama paniğin çok tehlikeli olduğunu anlatmaya çalışıyor. Tam bu nedenle fitne fesat yuvaları abartılı içerik paylaşıyor. Kimliği belli olmayan adreslerden paylaşılan görüntüler ve sesli kayıtlarla sürekli rakamlar abartılıyor. Sanırım bunlara karşı da direnç geliştirmek zorundayız.
Türk Tabipler Birliği'nin yaptığı açıklamanın yenilir yutulur tarafı yok. Sözüm ona Tabipler Birliği. Bu zamana kadar tıpla ilgili hiçbir konuda gündem olmayı becerememiş ve böyle de bir kaygısı olmayan tuhaf bir yapı. Teröre destek vermişliğine de şahit olduk. Ayaklanma çağrısı yaptığına da. Ama en azından kendi mesleklerine saygılı olmalarını beklerdik. O da yokmuş. Duyduklarına göre vaka sayısı on binlerceymiş ve devlet bunu saklıyormuş. Hipokrat yemini etmiş ve sağlık için mücadele eden binlerce üyesi olan bir kurumun böylesine sorumsuz ve böylesine provokatif bir açıklama yapmış olması affedilebilir gibi değil. Meslektaşları destansı bir mücadele verirken böylesi tiplerin ortalıkta tabipler adına konuşmasını ben hazmedemiyorum. Umarım ülkemizin sorumluluk sahibi doktorları bu meseleyi kendileri çözerler. Ve bizi yerli hekimlere emanet ederler.
Bir de sürekli din-bilim ikilemi yaratmaya çalışan ve bu esnada her türlü nefret suçunu işlemekten çekinmeyenler var. Yok bilim çok önemliymiş. Yok bilim şimdi aklımıza geliyormuş falan. Sorsan bilimin tarifini yapamaz. Ne işe yaradığını bilmez. Ama maksat din düşmanlığı. Açıkça söylüyorum. Konuyu durup durup buraya getirenlerin başka kaygısı yok. Kendilerince yarım yamalak bir bilimci dil kullanınca da haklı olduklarını düşünecek kadar cahil. Bilim felsefesine dair iki satır okumadan, bilimin ne işe yaradığına dair tek bir fikri olmadan konuşan bu tipler papağan gibi belli replikleri tekrar ediyor. Bilimi bir inanç sistemi olarak algılamalarının ne kadar sorunlu olduğuna veya bunu inanç sistemi haline getirip başkaca inanç sistemleriyle zıtlıklar yaratmanın ne kadar bilim dışı olduğuna dair hiçbir fikirleri yok. Laf ola beri gele. Tabii ki bilimsel çalışmalarla tedavi arıyoruz. Tabii ki şarlatanlara meydan vermeyeceğiz. Ama etrafta kullanılan yoz bilimcilik dilinin kendisi bilime en büyük ihanetlerden biridir.
Bazıları da kafayı umrecilere taktı. Dönüp dolaşıp laf oraya geliyor. Tamam. Anladık. Önlemini de aldık. Tüm diğer yurtdışından gelenlere olduğu gibi onlara da karantina uygulanıyor. Bu konuyu temcit pilavına çevirenlerin hiçbir iyi niyetli tarafı yok.
Ama biz onlara rağmen bütünlük hissini korumak zorundayız. Elimizden geldiğince, bilim standartları çerçevesinde çözüm arayacağız. Sonra da Allah'ın ipine sıkı sıkı yapışacağız ki Allah bizi korusun. İnancımızı, bizi diri tutsun. Dayanışma hissimizi artırsın.
[Sabah, 21 Mart 2020]