Türkiye’nin Milli Muharip Uçağı KAAN’ın İlk Uçuşu
Birçok Türk savunma sanayii firmasının katkısıyla ve TUSAŞ ana yükleniciliğinde geliştirilen Türkiye'nin Milli Muharip Uçağı (MMU) KAAN bu hafta ilk uçuşunu başarıyla gerçekleştirdi. Bu şekilde Türkiye, hava kuvvetlerine beşinci nesil savaş uçağı katma yolunda önemli bir eşiği geçmiş oldu. Yine modern uçakların ve özellikle beşinci nesil platformların sahip olduğu sofistikasyon ve uzun geliştirme süreçleri düşünüldüğünde, Türk havacılığı için de başka bir atılım kaydedildi. KAAN'ın ilk uçuşu 13 dakika sürerken uçak 2440 metre irtifaya çıkarak saatte 425 km hıza ulaştı. Amerikan F-35 gibi çok rollü bir savaş uçağı olan KAAN'ın asli görevleri arasında hava-hava ve hava-yer görevlerinin olması hedefleniyor.
Paylaş
Birçok Türk savunma sanayii firmasının katkısıyla ve TUSAŞ ana yükleniciliğinde geliştirilen Türkiye'nin Milli Muharip Uçağı (MMU) KAAN bu hafta ilk uçuşunu başarıyla gerçekleştirdi. Bu şekilde Türkiye, hava kuvvetlerine beşinci nesil savaş uçağı katma yolunda önemli bir eşiği geçmiş oldu. Yine modern uçakların ve özellikle beşinci nesil platformların sahip olduğu sofistikasyon ve uzun geliştirme süreçleri düşünüldüğünde, Türk havacılığı için de başka bir atılım kaydedildi. KAAN'ın ilk uçuşu 13 dakika sürerken uçak 2440 metre irtifaya çıkarak saatte 425 km hıza ulaştı. Amerikan F-35 gibi çok rollü bir savaş uçağı olan KAAN'ın asli görevleri arasında hava-hava ve hava-yer görevlerinin olması hedefleniyor.
[caption id="attachment_104769" align="aligncenter" width="1252"] 21 Şubat 2024 | Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün, sosyal medya hesabından Milli Muharip Uçağı Kaan’ın ilk uçuşu ile ilgili görüntüleri paylaştı. ( Savunma Sanayi Başkanlığı - Anadolu Ajansı )[/caption]
KAAN'ın öne çıkan bazı özelliklerine bakıldığında yüksek durumsal farkındalığa, düşük görünürlük ve kızılötesi ize, optimize edilmiş pilot iş yüküne, dahili silah yuvasına, farklı platformlarla müşterek çalışabilirliğe ve supercruise kabiliyetine sahip olduğu görülüyor. Yapısal özellikler bağlamında 21 metre uzunluğa, 6 metre yüksekliğe ve 14 metre kanat açıklığına sahip. Uçağın envantere alınma aşamasına gelindiğinde ise KAAN 55.000 feet irtifada görev yapabilecek ve 1.9 mach hızına ulaşması sağlanacak. Çift motorlu bir uçak olarak tasarlanan KAAN'da halihazırda F-16 uçaklarının da kullandığı Amerikan F-110 motoru kullanılıyorken 2028'de Türk motoru ile uçması planlanıyor.
KAAN'ın ilk olarak 2028'de teslimatlarına başlanacağı, söz konusu yıl içerisinde 20 uçağın teslim edilmesi ve 2030'lu yıllarda ise Türk Hava Kuvvetlerinin ana vurucu gücü olması bekleniyor. Bu şekilde kademeli olarak envanterde bulunan ve ayrıca modernizasyon gerçekleştirilen F-16 uçakları ile birlikte görev yapacak ve süreç içerisinde tamamen onların yerini alacaktır. KAAN'ın mevcut özellikleriyle hava kuvvetlerinde 2070'lere kadar görev yapacağı ifade edilse de yine uygulanabilecek çeşitli modernizasyon çalışmaları ile bu sürenin daha da artırılabilecektir. Zira uçağın envantere alınmasından itibaren çeşitli blok konfigürasyonları üzerinde çalışılması ve sürekli yükseltmeye tabii tutulmasını bekleyebiliriz.
MMU KAAN, sahip olacağı kabiliyetlerle Türkiye için F-35 uçağına alternatif teşkil ediyor. Diğer taraftan KAAN'ın yerli mühimmatlarıyla donatılacak olması da dışarıya bağımlılığı azaltıcı bir faktör olarak öne çıkıyor. Bu anlamda gerek platformların ulusal güvenlik gereksinimleri bağlamında esnek bir şekilde kullanımı gerekse de dışarıdan mühimmat alma zorunluluğunun ortadan kalkması, harekât bağımsızlığının sağlanması ve operasyonel temponun korunması bakımından hayati bir önem teşkil ediyor. Zira geçmişteki birçok örnek dışarıya bağımlılık olduğunda mühimmat tedarikinin ne derece sorunlar çıkarabildiğini ve operasyon planlamalarının değişmesi riskini ortaya çıkardığı görülüyor. Örneğin Suudi Arabistan geçtiğimiz yıllarda Yemen'deki operasyonları sebebiyle ABD'de eleştirilere neden olmuş, gelişmiş Amerikan uçaklarına sahip olsa da bu uçaklarda kullanacağı hava-hava ve hava-yer mühimmatlarının tedarikinde oldukça zorluk yaşamıştı. Benzer şekilde Suudi Arabistan kullandığı Eurofighter savaş uçakları için Almanya'dan hava-hava füzeleri tedarik etmek istemiş, yıllar süren bekletmeden sonra ancak kısa bir süre önce Almanya'dan bu satışa onay çıkmıştı.
Diğer taraftan MMU KAAN, Türkiye'nin dış politikasında yürüttüğü aktif savunma diplomasisi ile birlikte dış pazarlara da açılacaktır. Günümüze değin farklı coğrafyalardan çeşitli ülkelerle birtakım görüşmeler de gerçekleştirildi. Bu noktada örneğin Azerbaycan ile iş birliği anlaşması imzalanmış, Pakistan ile birlikte çalışıldığı açıklanmıştı. Keza Ukrayna'nın da program ortaklığına katılabileceği yönünde haberler de mevcut. Zira Türkiye ile Ukrayna'nın MMU KAAN'ın motoru için iş birliği yaptığı da bilinmekte.
https://www.setav.org/milli-muharip-ucak-kaan/
Öte yandan KAAN gelecekte uluslararası savunma pazarında önemli bir rol oynama potansiyeline sahip olacaktır, zira halihazırda beşinci nesil savaş uçağı üreten çok az ülke bulunmaktadır. Bunların arasında ABD NATO ülkeleri nezdinde F-35 ile tek tedarikçi rolüne sahipken Rus SU-57 ve Çin J-20 uçaklarının ise yeterli gizlilik özelliklerine sahip olmamaları ve motor sorunu yaşamaları gibi nedenlerden ötürü endişeler bulunmaktadır. Benzer şekilde Amerikan diplomatik baskısı ve yaptırım korkusu sebebiyle bazı ülkelerin Rus ve Çin ürünlerini almaktan kaçındığı görülmektedir. Türkiye'nin bugüne kadar yerli savunma sanayiinde ürettiği ürünlerin maliyet etkin ve muharebede kanıtlanmış nitelikleri de göz önüne alındığında, 2030'lu yıllardan itibaren KAAN'ın beşinci nesil uçak pazarında giderek artan oranda talep gören bir uçak olması da bekleyebiliriz.
MMU KAAN'ın ilk uçuşunu gerçekleştirmesiyle birlikte son bir yılda Türk havacılığı için önemli eşiklerin aşıldığını hatırlamakta fayda var. Geçtiğimiz yıl HÜRJET jet eğitim ve hafif taarruz uçağı, ATAK-2 ağır sınıf taarruz helikopteri, Bayraktar TB-3 silahlı insansız hava aracı ve Anka-3 silahlı insansız hava aracı da ilk uçuşlarını gerçekleştirmişti. Bu görünüm Türkiye'nin geleceğin muharebe sahasına insanlı ve insansız sistemler çalışmalarını birlikte götürerek kapsamlı bir şekilde hazırlandığını gösterirken, Türk savunma sanayii ekosistemindeki büyümeyi de işaret ediyor.
[Sabah, 24 Şubat 2024]
Etiketler »
İlgili Yazılar