Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde bir yıl sonra ilk kez aynı masaya oturan Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud ve Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed 7 saat süren bir zirve diplomasisi gerçekleştirdi. Bu kapsamda gerçekleşen görüşmede Afrika Boynuzu’nda süregelen bir krizin çözüldüğü duyuruldu.
İki ülke arasında meydana gelen kriz, neredeyse bir yıl önce 1 Ocak 2024’te Etiyopya’nın Somaliland ile imzaladığı Mutabakat Zaptı (Memorandum of Understanding, MoU) ile başlamıştı. Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed’in Somali’nin federal üyesi olan Somaliland’ın önceki dönem başkanı Musa Bihi ile Somali federal hükümetini göz ardı ederek MoU imzalaması bölgesel gerilimi tırmandırmıştı. Zira MoU Somali’nin toprak bütünlüğüne, egemenliğine ve bağımsızlığına doğrudan zarar veren bir içeriğe sahipti. Uluslararası hukukta egemen bir devlet olarak Somali’nin söz konusu MoU’ya vermiş olduğu tepki de Etiyopya ile iletişimin kesilmesine ve gerilimin giderek artmasına neden oldu.
Ancak 2 Temmuz 2024’te Türkiye’nin girişimleri ile başlatılan Ankara süreci, Etiyopya ve Somali dışişleri bakanlarını dolaylı olarak Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın öncülüğünde bir araya getirmişti. Bu süreçte ikinci toplantı Ağustos’ta gerçekleştirilmiş; Dışişleri Bakan Fidan ve beraberindeki heyet Etiyopya’da Abiy Ahmed ile görüşmüştü. Ayrıca Dışişleri Bakanı Fidan Eylül’de Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu için bulunduğu New York’taki diplomasi merkezi olarak adlandırılabilecek Türkevi’nde ayrı ayrı taraflarla görüşmeler gerçekleştirdi. Taraflar arasındaki diyalog ve iletişimin devam etmesi Afrika Boynuzu’nda bir çatışma riskini önlemek açısından oldukça önemliydi. Nitekim Ankara süreci kapsamında yürütülen yoğun diplomasi trafiği günümüzde krizin çözümünde önemli bir yere sahiptir.
Bildirinin Ortaya Koydukları
Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud ve Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed’in Ankara’da ağırlanması sonucu barış ve iş birliği fırsatlarına yönelik yapıcı ortaklığa işaret eden bildiri birçok konuda mesajlar içeriyor. Bu kapsamda en önemli hususlardan biri Etiyopya’nın Somali’nin bağımsızlığına, egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygılı şekilde hareket edeceğini açıklamasıdır. Zira bu açıklama sonraki süreç için oldukça önem arz etmektedir. Özellikle Etiyopya’nın ticari amaçlarla denize çıkışı konusunda Somali hükümetinin bilgisi ve müsaadesiyle uluslararası hukukun getireceği yükümlülüklere bağlı kalarak hareket edilecek olması Somali ve Etiyopya açısından önemli bir kazanç olarak görülebilir. Ayrıca BM Şartı ve Afrika Birliği Kurucu Antlaşması’nda yer alan ilkelere saygı ve bağlılıkların teyidi de bu anlamda bir güvence oluşturuyor. Nitekim Etiyopya’nın ticari nedenlerden denize erişimine yönelik ihtiyaçlarını Somali’nin egemenliğine, toprak bütünlüğüne ve bağımsızlığına saygılı şekilde karşılaması bölgesel entegrasyon ve iş birliği fırsatlarını da sağlayacaktır.
Diğer önemli ve belki de en çok merak edilen konu ise MoU’nun akıbetine ilişkindir. Bu bağlamda açıklanan bildiride yer alan “Taraflar, dostluk ve karşılıklı saygı ruhu içerisinde, görüş ayrılıkları ve tartışmalı meselelerden vazgeçip geride bırakma ve ortak refah doğrultusunda iş birliği içerisinde kararlılıkla ilerleme konusunda mutabık kalmışlardır” ifadesi bu konuya ilişkin önemli ipuçları vermektedir. Açıkça ele alınmamış olsa da MoU konusunda görüş ayrılıklarından ve tartışmalı meselelerden vazgeçildiği, bu durumun geride bırakıldığı ve anlaşmazlıkların unutularak geleceğe odaklanılacağına ilişkin çıkarımların yapılabileceği metin MoU’nun geçersiz kılındığını işaret etmektedir. Kısacası bundan sonraki süreçte özellikle ticari amaçlarla Etiyopya’nın denize erişimi konusundaki düzenlemelerin Somali Federal hükümetinin egemen yetkisi altında olacağı güvencesi verilmiştir. Ankara Bildirisinde (MoU) açıkça ifade edilmemiş olsa da Somali ve Etiyopya arasında söz konusu soruna sebep olan MoU'nun, yeni dönemde geçersiz kılındığı anlaşılmaktadır.
Bu süreçte dikkatten kaçırılmaması gereken diğer bir konu da 13 Kasım 2024’teki Somaliland seçimleri olmalıdır. Bu seçimleri Abdirahman Muhammed Abdullahi’nin (Irro) kazanması bölgedeki dengeler açısından önemli bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Ayrıca Irro’nun mevzubahis konuya yönelik yaklaşımı da MoU konusuna destek vermeyeceğine işaret etmektedir. Bölgede barış, huzur ve istikrar arayışları açısından umut vaat eden bu gelişme sadece Somali ve Etiyopya’ya değil aynı zamanda Afrika Boynuzu’na bölgesel olarak bir kazanım sunma potansiyeli oluşturmaktadır. Bu gelişmeler küresel düzeni olumsuz anlamda etkileyebilme potansiyeline sahip olan bölgedeki mevcut güvenlik risklerine ve Eş-Şebab ve DEAŞ kaynaklı terör tehditlerine karşı iş birliklerini artırma fırsatlarını da beraberinde getirebilir.
Ayrıca bu noktada hatırlanması gereken önemli bir konu 8 Şubat 2024’te Türkiye ve Somali arasında imzalanan ve onaylanan “Savunma ve Ekonomik İş Birliği Çerçeve Anlaşması”dır. Bu süreçte Somali, Türkiye ile kapsamlı bir savunma ve ekonomik iş birliği anlaşması elde etti. Bu anlaşmanın savunma ayağı Somali’ye bir güvence sağlarken ekonomik anlamda da Somali’ye önemli katkılar sunmuştur. Bu süreçte Oruç Reis’in Somali sularındaki sismik araştırma faaliyetleri halihazırda devam etmektedir. Bunun yanı sıra söz konusu anlaşmanın ekonomik boyutu Etiyopya ile Somali ilişkilerinde ilerleyen süreçte iş birliklerinden doğacak olan sinerji ile daha da derinleşme potansiyeline sahiptir.
Dolayısıyla kriz ve çatışmadan ziyade iş birliği arayışları her iki ülkenin yanı sıra bölgeye de ekonomik katkılar sağlayacaktır. Bununla birlikte bölgesel olarak siyasi gerilimleri azaltmak daha da önemli bir konu haline gelmiştir. Nitekim Somali, Etiyopya ve bu ülkelerin çeşitli bölgelerinde kurulacak karşılıklı ekonomik bağımlılıklar bölgesel olarak bir refah alanı oluşturacaktır. Bu durum Afrika Boynuzu’nun barış, huzur ve istikrarı için önemli ve büyük bir fırsat niteliğindedir. Dolayısıyla umut vaat eden bu iş birliği fırsatı, bölgedeki artan terör tehditleri, Yemen’de Husilerin oluşturduğu risklerin Kızıldeniz güvenliğine etkileri ve İsrail’in güney cephede oluşturduğu tehditler açısından son derece önemlidir.
Barışın Adresi: Türkiye
Ankara sürecinin başarısı tam anlamıyla Türkiye’nin başarısıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde sürdürülen diplomasi başarısı bölgesel barış için somut bir kazanım sağlayan bir örnek teşkil etmektedir. Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde geliştirilen Ankara süreci, yalnızca Somali ve Etiyopya arasındaki gerilimi çözmekle kalmamış aynı zamanda Türkiye’nin Afrika’daki ara bulucu ve istikrar sağlayıcı rolünü güçlendirmiştir. Bu süreç Türkiye’nin Afrika politikasının çok yönlü ve kapsayıcı yaklaşımını bir kez daha gözler önüne sermektedir.
Türkiye’nin son yıllarda Rusya-Ukrayna arasındaki ara buluculuğu, esir takası değişiminde oynadığı rol, Karabağ’daki otuz yıllık işgalin ve Libya’daki çatışmaların sonlandırılmasındaki rolü ve Suriye’deki insani yaklaşımı ve ilkeli duruşu gibi unsurlar dış politikada barışa katkı sağlayan bir aktör olarak önem kazandığını göstermektedir. Ayrıca Ankara süreci ile birlikte Afrika Boynuzu’nda Somali ile Etiyopya arasındaki müzakerelerde başarıya ulaşması Türkiye’nin diplomatik etkinliğini ve bölgesel barışa olan katkısını pekiştirmektedir. Türk Hariciyesinin kapasitesi, köklü geleneği, birikimleri ve tecrübelerinin son yıllarda küresel sistemde meydana gelen krizlerde oynamış olduğu rolü Türkiye’yi uluslararası arenada güvenilir bir ara bulucu ve çözüm odaklı bir aktör olarak konumlandırmaktadır. Bu rol Türk diplomasisinin köklü geçmişi ve stratejik vizyonu ile birleşerek küresel sistemde artan sorunların çözümünde Türkiye’nin önemli bir ortak olarak görülmesine de zemin hazırlamaktadır.
Son olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın küresel siyasetin en tecrübeli liderlerinden biri olarak anılması, krizlere yaklaşımında uluslararası hukuku, barışı, istikrarı önceleyen ve rasyonel çözüm üreten tutumu mevcut düzene güven vermektedir. Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde Türkiye güvenilir aktör imajını sürdürerek Somali ve Etiyopya’nın yanı sıra bölgede, Afrika’da ve küresel ölçekte güvenilirliğini artırmaya, etkisini pekiştirmeye ve imajını konsolide etmeye devam edecektir.