Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde bir yıl sonra ilk kez aynı masaya oturan Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud ve Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed 7 saat süren bir zirve diplomasisi gerçekleştirdi. Bu kapsamda gerçekleşen görüşmede Afrika Boynuzu’nda süregelen bir krizin çözüldüğü duyuruldu.
Devamı
Türkiye’nin Somali ve Etiyopya arasındaki anlaşmazlığın çözümünde üstlendiği arabuluculuk rolü iki ülke arasındaki gerilimin diplomatik yollarla hafifletilmesine önemli bir katkı sunuyor. Peki, Ankara Süreci, bölgede barışı getirecek mi? SETA Araştırmacısı Dr. Tunç Demirtaş ile konuştuk.
Devamı
1 Ocak 2024’te Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed ile Somali Federal Cumhuriyeti’nden ayrılmak isteyen Somaliland Başkanı Musa Bihi arasında imzalanan mutabakat zaptı bölgede son dönemdeki gerilimin ana kaynağı olarak öne çıkmıştır. Bu mutabakat zaptı sadece Etiyopya ve Somaliland arasında bir mutabakat olarak kalmamış öte yandan Somali hükümetiyle de ciddi bir diplomatik krize yol açmıştır. Durumun ciddiyeti göz önüne alındığında Türkiye, bölgede barışa katkı sağlama çabalarının bir parçası olarak bu sorunun çözümü için önemli bir kolaylaştırıcı rolü üstlenmiştir.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 92. sayısı raflarda yerini aldı.
Etiyopya ve Somali birlikte çalışma konusunda çeşitli zorluklarla karşı karşıya. Somali’nin 3 bin 333 kilometre uzunluğunda bir sahil şeridi varken komşusu Etiyopya ise denize kıyısı olmayan bir ülke konumunda. İki ülke arasındaki tarihsel sorunların yanı sıra Etiyopya’nın Somali’den bağımsızlık isteyen Somaliland ile 1 Ocak 2024’te Somali Federal Hükümetini görmezden gelerek mutabakat zaptı (MoU) imzalamasının ardından iki ülke arasında gerilimler artmıştı.
Dünyada denize kıyısı olmayan 44 ülke bulunuyor. Bu ülkelerin 16'sı Afrika kıtasında yer almakta. Söz konusu ülkelerin hepsinin ortak özelliği ise denize erişime ihtiyaç duymaları olarak öne çıkıyor. Kısacası bu ülkelerin denize doğrudan erişimi yok ve denize/okyanusa erişmek için komşu ülkelerin topraklarından geçmek zorundalar. Dolayısıyla bu anlamda komşu ülkelere bağımlıdırlar. Denize kıyısı olan devletler ise birçok açıdan karayla çevrili (landlocked) ülkelere kıyasla daha avantajlı durumdadır.
2024'ün henüz ilk haftasında Afrika'da yaşanan gelişmeler kıtanın bu yıl hareketli geçeceğinin sinyallerini veriyor. Kızıldeniz jeopolitiğinin 2024 yılında önem kazanması beklenmekte. Bu kapsamda Etiyopya ve Mısır'ın BRICS'e dahil olması Afrika'da Kızıldeniz ve Nil Havzasının adından sıkça söz ettirmesi muhtemel. Ancak 54 ülkenin yer aldığı Afrika'da tek önemli bölge buralar olmayacaktır.
Devamı
SETA Dış Politika Araştırmacısı Tunç Demirtaş, TV Net ekranlarında yayınlanan 19. Saat programında, Etiyopya ve Somaliland arasında yapılan anlaşma ve Kızıldeniz bölgesindeki son gelişmeleri değerlendirdi.
Devamı
2024 yılı Afrika için oldukça hızlı başladı. Etiyopya, kıtada bu anlamda en öne çıkan ülke. Denize çıkışı bulunmayan ve uzun zamandır denize çıkış yolları arayan Etiyopya, 1 Ocak 2024’te Somali’den bağımsızlık isteyen Somaliland ile bir mutabakat zaptı imzaladı. Bu mutabakat zaptı bağlamında Etiyopya, Somaliland’da 20 kilometrelik bir kıyı şeridi kiralayacak. Etiyopya’nın, Somaliland’daki Berbera Limanı ya da Awdal’da bir limandan faydalanması muhtemel. Ancak Awdal’da altyapı ve yollar yeterince gelişmiş değil.
Mersin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Doktor Öğretim Üyesi Tunç Demirtaş, "İngiliz sömürge yönetimi, Somali'nin kuzeyinde bulunan Somaliland'ı, siyasi çıkarlarını dikkate alarak ve toplumsal yapıyı göz ardı ederek sınırlara ayırdı." dedi.
Türkiye-Afrika ilişkilerini daha iyi kavrayabilmek için uzmanlardan eğitim, ekonomi, diplomasi ve savunma gibi konunun farklı boyutlarını değerlendirmelerini ve ayrıca şu an gerçekleşmekte olan III. Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi’nin önemine değinmelerini istedik.
Son dönemde bölgesel siyasette daha etkin bir aktör olma hedefindeki BAE, bu çerçevede hem Ortadoğu hem de Afrika Boynuzu'nda önemli stratejik hamleler atmıştır.
Türkiye'nin Somali politikasının sadece bir insani yardım politikası olmaktan çıktığı ve siyasal boyutlarıyla beraber bölgeyi yeniden yapılandırma yolunda geliştiği söylenebilir.