Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı'nın (SETA) düzenlediği "Doğu Akdeniz ve Türkiye - Fransa İlişkileri" başlıklı internet seminerinde Oruç'un yanı sıra SETA Brüksel Koordinatörü Enes Bayraklı, Afrika Stratejik Aştırmalar Merkezi (AFSAM) Başkanı Mustafa Efe ile Koç Üniversitesi doktora öğrencisi İdlir Lika Türkiye-Fransa ilişkileri, Fransa'nın Doğu Akdeniz, Orta Doğu ve Afrika politikaları konusunda değerlendirmelerde bulundu.
Afrika Stratejik Aştırmalar Merkezi (AFSAM) Başkanı Mustafa Efe, Türkiye'nin Afrika açılımın Fransa'nın bölgedeki hegemonyasına ağır darbe indirdiğini belirterek ''Mesela Türk Hava Yolları'nın (THY) Afrika uçuşları Air France'a indirilmiş ağır bir darbedir. Eskiden Paris merkezli uçuşlar, artık İstanbul merkezli hale gelmiştir.'' ifadelerini kullandı.
Fransa'da gazeteci olarak yıllarca çalıştığını belirten Oruç, "Gazeteci olarak Fransa'da bulunduğum dönemde 3 farklı Fransız cumhurbaşkanı görev yaptı. Türkiye-Fransa ve Türkiye-Avrupa Birliği (AB) ilişkilerinde her şeyin iyiye gittiği bir süreç yoktu ama hiçbir zaman şu anki gibi her gün Türkiye karşıtı bir açıklamanın yapıldığı, Emmanuel Macron'un Cumhurbaşkanımızla ilgili, bazen diplomasi sınırları dışına çıkan açıklamaların yapıldığı bir süreç de yoktu." diye konuştu.
"MACRON, MERKEL'İN GÖLGESİNDEN KURTULMAYA ÇALIŞIYOR"
Sadece Doğu Akdeniz'de değil Libya ve Suriye'de de Türkiye'yle ilgili konuların karşısında Fransa'nın yer aldığını ifade eden Oruç, bu durumun Macron öncesinde de görüldüğünü belirterek, "Macron'un kişisel özellikleri de siyasete yön veriyor. Brexit sonrası Birleşmiş Milletler'in daimi üyeleri arasındaki tek AB üyesi olarak Avrupa'nın dünyadaki temsilcisi olma, (Almanya Başbakanı Angela) Merkel'in gölgesinden kurtulup Avrupa'nın liderliğine soyunacağı gibi bir fotoğraf veriyor." dedi.
"ZEYTÄ°N DALI HAREKATI'NA EN BÃœYÃœK Ä°TÄ°RAZ FRANSA'DAN GELMÄ°ÅžTÄ°"
Macron'un Rus, Çin, Türk ve Amerika liderleri arasında kendisine bir yer açmak istediğine de işaret eden Oruç, Fransa'nın Türkiye karşıtı terör örgütlerine de destek verdiğini belirterek, "PKK'nın Avrupa'daki para kasası 2007'de Fransa'da yasaklandı. AB'nin terör örgütü listesindeki örgütler burada kendilerine çok rahat yer bulabiliyor. Buralardaki PKK'lı olmayan Kürtlere baskı uyguluyorlar ve Fransa buna göz yumuyor. Suriye'nin kuzeyindeki PKK unsurları Elysee Sarayı'nda ağırlandı. Zeytin Dalı Harekatına da en büyük itirazların Fransa'dan geldiğini hatırlayalım." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin Afrika'da attığı iş birliği adımlarının da Fransa'nın tepkisini çektiğini kaydeden Oruç "Fransa'nın Orta Doğu politikası da Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve İsrail çizgisinde ilerliyor. Türkiye'yi hedef alan, Türkiye düşmanlığında sınır tanımayan bu cephenin de bir tarafında yine Fransa'yı görüyoruz." dedi.
Oruç, Fransa'nın Doğu Akdeniz'deki Türkiye karşıtı tutumunun AB ve NATO'dan destek göremediğini, bu durumun da Fransa'nın başarısızlık hanesine ekleneceğini ifade etti.
"TÃœRKÄ°YE'NÄ°N AFRÄ°KA'DAKÄ° FRANSIZ VAHÅžETÄ°NÄ° DÄ°LE GETÄ°RMESÄ° FRANSA'YI RAHATSIZ EDÄ°YOR"
Efe de Fransa'nın Afrika'daki sömürgeci faaliyetlerini tarihsel arka planda değerlendirdi.
Fransa'nın tarihte de var olan sömürgeci karakterini Doğu Akdeniz örneğinde bir kez daha göstermiş olduğunu dile getiren Efe, şunları kaydetti:
"Tarihteki diğer sömürgeci devletlerin uygulamalarıyla karşılaştırıldığında Fransız sömürgeciliği daha vahşidir. Bugün dahi ekonomik, kültürel hatta dini açıdan Afrika'daki eski sömürgelerine baskıları devam etmektedir. Türkiye'nin bu vahşeti dile getirmesi onları rahatsız ediyor. Afrikalılar ise bizi bu vahşetin bir parçası olmadığımız için seviyor. Türkiye Afrika'daki dostlarına diyor ki; gelin ayağa kalkın, kalkının, gelişin, birlikte kazan kazan politikaları uygulayalım. Cumhurbaşkanımızın Afrika ziyaretleri bu yüzden Fransızları çok rahatsız ediyor.''
Son 10 yılda Fransa'nın dış politikasında ilgi alanını genişlettiğini belirten Lika, Macron'un Suriye, Mısır, Libya ve Doğu Akdeniz'de Türkiye karşıtlarını desteklediğini söyledi.
Fransa'nın otoriter ve anti demokratik yönetimlere 2012'de destek vermeyeceğini açıklayıp 2013'te Mısır'daki darbenin ardından Mısır yönetimine savaş uçağı satışı yaptığını belirten Lika, "(Fransa) Suriye'deki PKK uzantılarına destek vererek Esed rejiminin ayakta kalmasına da yardımcı oldu." diye konuştu.
"FRANSA'NIN İÇ POLİTİKASINDA CİDDİ EKONOMİK, DEMOGRAFİK VE SİYASİ SORUNLARI VAR"
Bayraklı da Fransa meselesini iç siyaset ve dış siyaset olmak üzere iki boyutta incelenmesi gerektiğinin altını çizerek, şu değerlendirmelerde bulundu:
''Fransa'nın iç politikasında ciddi ekonomik, demografik ve siyasi sorunları var. Ekonomik anlamda Almanya'nın gerisinde kaldılar, nüfusları yaşlanıyor, göçmenleri entegre edemiyorlar, öte yandan aşırı sağ yükseliyor. Fransızlar bu durumda ya kendilerini reforme edip, teknoloji geliştirip, diğer küresel aktörlerle rekabete girecekler ki bunu başaramıyorlar, ya da dış politikada yeni nesil bir sömürgecilik anlayışı geliştirecekler. Bugünkü agresif Fransız dış politikasının temel nedeni, iç politikadaki başarısızlıkların üstünü örtmektir.''
Bayraklı, Macron'un 2022 seçimlerine kadar Türkiye karşıtlığını daha daha artıracağı tahmininde bulunarak, ''Fransız Cumhurbaşkanı bu süreçte ülkesini Türkiye'ye karşı Avrupa'nın jandarması pozisyonuna getirmeye çalışıyor.'' ifadelerini kullandı.
[AA, 16 Eylül 2020]