Cumhur İttifakı liderlerinin "terörsüz Türkiye" hedefine yönelik başlattıkları "yeni siyasi yaklaşım"ın bir çıktısı olarak, DEM partili iki milletvekili İmralı'ya giderek terör elebaşı Abdullah Öcalan'la görüştüler. Görüşmenin ardından, DEM parti tarafından yapılan açıklamada, Öcalan'ın, "sürecin başarısı için... gereken pozitif adımı atmaya ve çağrıyı yapmaya hazırım" dediği aktarıldı.
Bahçeli'nin DEM ve terör örgütü elebaşı Öcalan'a yönelik çağrılarında "DEM'in terörle arasına mesafe koyarak Türkiye partisi olması" ve "Öcalan'ın PKK'yı lağvettiğini açıklaması" vardı. Dolayısıyla Öcalan'ın atması gereken "pozitif adımın" ve yapacağı "çağrının" ne olması gerektiğine bu zaviyeden bakmak gerekir.
Öcalan bir çağrı yapacaksa bunun muhatabı öncelikle Kandil ve DEM Parti'dir. DEM'in, İmralı ile görüşmesinin ardından açıklanan hususlar bir yeni çözüm süreci hikayesi değildir. DEM Parti'nin meseleyi bir pazarlık sürecinin başlayacağı gibi sunması durumunda bu yeni siyasi yaklaşım heba edilmiş olur. Mesele "ne aldın ne verdin" gibi bir pazarlık sürecine indirgenmemelidir.
Bu yeni siyasi yaklaşımın özünde terör örgütünün tamamen lağvedilmesi meselesi vardır. Silahlarını ön şartsız bırakılmasından başka bir seçenek yoktur. Tartışılacak konuların mahiyetini bu düzlemde anlamak gerekir.
PKK terör örgütü, en zayıf dönemlerinden birini yaşıyor. Suriye'de Esad rejiminin yıkılmasıyla birlikte, güvendiği dağlara kar yağdı. İsrail'in bölgesel savaş planından kazançlı çıkma beklentisinin gerçekleşmeyeceğini görmesi uzun sürmedi.
Türkiye, terörle mücadelede çok önemli bir başarı elde etti. Ülke içinde PKK terör örgütünün saldırı kabiliyeti nerdeyse sıfırlandı. Terör örgütüne Türkiye'den katılımlar minimize oldu.
Irak merkezi ve bölgesel yönetimi ile terör örgütüne karşı mücadelede en iyi işbirliği dönemindeyiz. Bu konuda önemli mutabakat metinleri imzalandı. Yapılan sınır ötesi operasyonlarla Kuzey Irak'ta da örgüt köşeye sıkıştırılmış durumda.
PKK terör örgütü son birkaç yıldır ağırlığını Suriye'nin kuzeyindeki yapılanmalara yoğunlaştırmıştı. PYD/YPG üzerinden burada bir otonom yapı kurma arayışındaydı. Yeni Suriye ile birlikte hem yeni yönetim hem de Türkiye, Suriye'nin kuzeyinde toprak bütünlüğünü ve Türkiye'ye tehdit oluşturan herhangi silahlı bir örgüte kesinlikle yer olamayacağı konusunda görüş birliği içindeler. Yeni Suriye gerçekliğinde, terör örgütünün ABD, İran ve Rusya'dan gelecek desteklere bel bağlamaması gerektiğini artık daha iyi anlamıştır.
Terör örgütü açısından sahada durum bu. Böyle bir durumda, İmralı üzerinden bir pazarlık yaparak güç elde edeceğini herhâlde düşünmüyordur. Böyle olmayacağını DEM partisi de terör örgütünün bileşenlerinin de bilmesi gerekir.
Bu yeni siyasi yaklaşım bir fırsat olarak görülecekse önemi şudur.
PKK feshedildikten ve silah bıraktıktan sonra atılacak demokratik adımlar, hak ve özgürlüklerle ilgili konuların müzakere zemini rahatlar. Bu konular sadece Kürt meselesi üzerinden de tartışılmaz. DEM'in Türkiye partisi olması durumunda siyasal alandaki meşruiyeti yükselir. Türkiye'nin sorunlarının çözümüne yönelik üreteceği siyaset de bu bağlamda tartışılır.
DEM Parti, TBMM'de terörsüz Türkiye'ye yönelik bu yeni süreci ele alırken, PKK terör örgütünün ajandası ve jargonu ile hareket etmemelidir. Terörsüz Türkiye için kritik bir aşmadayız. Heba edilmemelidir.
[Sabah, 30 Aralık 2024]