ÖZET
- Hama kuşatma altına alınıyor ancak muhalif Humus eksenine de ilerleyebilir.
- SMO, PKK/YPG’ye karşı ilerliyor ancak Menbiç dosyası Trump’ı bekleyebilir.
- İran’ın milis desteği, Rusya’nın hava kabiliyetleri ve İsrail’in Hizbullah’a yönelik saldırıları sahayı değiştirmede büyük etki üretebilir.
ASKERİ GELİŞMELER
Suriye’de muhalif hareketlerin rejime karşı bir operasyon düzenleme beklentisi bir süredir Suriye’yi yakından takip eden gazetecilerin ve uzmanların gündemindeydi. Bu hususta birçok kez haber ya da analiz üretilmiştir. Buna karşın Rusya ve İran destekli rejim unsurları bu iddiaları ciddiye alarak İdlib üzerindeki baskıyı artırmayı amaçladı. İdlib’te uzun süredir görülmeyen saldırılar görülmeye başlandı ve yüzlerce sivil hayatını kaybetti ya da yaralandı.
Hatırlanacağı üzere Rusya'nın Suriye Özel Temsilcisi Aleksandr Lavrentiev, 13 Kasım’da yaptığı açıklamada Türkiye’nin Suriye’ye yönelik yeni bir askeri harekatının kabul edilemez olduğu yönünde açıklamalarda bulunmuştu. Suriye kamuoyu üzerinde yeni bir askeri tansiyon beklentisi bulunmaktaydı.
Bu kapsamda Hayat Tahrir eş-Şam’ın (HTŞ) öncülük ettiği Fethu’l Mubin Operasyon Odası içerisinde yer alan muhalif gruplar, 27 Kasım’da “Saldırganlığı Caydırma” operasyonunu ilan ederek Halep’in batısında hızlı bir ilerleme sağladı. Öylesine hızlı bir ilerleyiş söz konusu oldu ki 29 Kasım Halep’in iç mahallelerine dahi girişlerin olduğunu gördük. 30 Kasım’da ise muhalifler tarafından neredeyse Halep’in tamamı ele geçirilmiş, güneyinden açılan ise cephede İdlib vilayeti sınırları içerisindeki yerleşim yerleri kontrol altına alınmıştı. Ayrıca Hama kuzeyindeki yerleşim yerleri de ele geçirilmeye başlanmıştı.
Öte yandan 1 Aralık’ta Suriye Milli Ordusu, Tel Rıfat’a operasyon başlatarak kısa sürede bölgeyi büyük ölçüde hakimiyeti altına aldı. Bu noktadan itibaren muhalifler Hama yönünde ilerleyişlerini sürdürmeye devam etti. 4 Aralık itibariyle Hama’nın kuzeyinde ciddi bir ilerleyiş sağlanarak üç ana bölgeden (Kumhane, Maar Şahur, Mahardeh) giriş noktasına yaklaşıldı. Halep’te tüm savunma hatları çöken ve hızla geri çekilen rejimin Hama girişinde direnç gösterdiği ve bu cephe hatlarına yığınak yaptığı söylenebilir. Ayrıca cephe hatlarında İran destekli milislerin de büyük ölçüde yer aldığı rahatlıkla ifade edilebilir. Nitekim muhaliflerin bu gruplardan esir aldıkları da açık kaynaklara yansımıştır.
MUHALİF İLERLEYİŞİN GELECEĞİ
HAMA
Burada öncelikle tartışılması gereken husus muhaliflerin açık niyetlerinin ne olduğudur. Başlangıçta operasyonun adı ile müsemma olarak amacın saldırganlığı caydırmak olduğu iddia edilebilir. Ancak operasyonun başlangıcından itibaren Rusya ve İran destekli rejimin savunma hatlarının çökmesi ve neredeyse iki gün içerisinde Halep gibi bir kenti kaybetmesi sonucunda operasyonun hedeflerinde genişleme olduğu sonucuna varılabilir.
Hama’nın çevresinde yayılan muhalifler, aynı zamanda Halep’in ve kontrol edilen diğer yerleşim bölgelerinin de ön alan savunmasını gerçekleştirmekte. Nitekim bu şekliyle savaşı, Halep’ten ve İdlib’ten uzak tutabiliyor. Aynı zamanda muhaliflerin zihninde, rejim hatlarındaki çöküş ve Rusya ile İran’ın içinde bulunduğu zorlu koşullar nedeniyle Şam’a kadar ilerleme ihtimali olduğu iddia edilebilir. Söylem bazında bu dillendirilmese de sahadaki ilerleyiş hızı ve arzusu, bu iddiayı desteklemektedir.
Buradaki temel nokta, rejimin Hama ve sonrasında göstereceği dirence bağlanıyor. Yine muhaliflerin Hama hattındaki yayılımına bakıldığında, dün gece itibariyle Hama’nın merkezine girmeyi zorlamak yerine çevresinde ilerleme sağlamaları, Hama kent merkezini kuşatmaya alarak Humus hattına ilerleme arzusunda olduklarını da gösterebilir. Sahadaki dinamik süreç, elbette askeri ilerleyişi de değiştirebilecek niteliktedir.
SMO VE MENBİÇ DOSYASI
Öte yandan Suriye Milli Ordusu (SMO) da Halep doğusunda PKK/YPG’ye karşı ilerlemeyi sürdürüyor. Bu noktada Deyr Hafir’de bir direncin oluştuğu bu çerçevede TSK’nın gece saatlerinde ilk kez SMO unsurlarına destek olmak amacıyla topçu atışlarında bulunduğu görüldü. Bu bakımdan İdlib merkezli muhaliflerle SMO arasında öncelik ayrımının olduğu görülüyor. SMO’nun, rejimin PKK’ya bırakarak çekildiği Meskene hattına yönelik bir ilerleyiş gösterdiği ifade edilebilir.
Kamuoyunun beklentisinin arttığı Menbiç cephesi hususunda ise yeni bir ilerleyiş söz konusu değil. 2019’da gerçekleştirilen Barış Pınarı Harekatı sonrasında ABD’nin Türkiye’nin muhtemel operasyonlarına yönelik çıkardığı yaptırım kararı günümüze kadar yenilenerek gelmeye devam etti. Bilindiği üzere Tel Rıfat, bu yaptırım kararlarına dahil değildi, nitekim ABD o bölgedeki PKK varlığını “Suriye Demokratik Güçleri” (SDG) olarak nitelendirmiyordu.
Her ne kadar TSK, Tel Rıfat’ta SMO’ya aktif destek sağlamasa da Menbiç hattına yapılacak bir operasyondan Türkiye sorumlu tutulabilir. Burada siyasi bir kararın söz konusu olduğu da söylenebilir. Bu nedenle Türkiye, Suriye'den çekilme kararını geçmiş başkanlık döneminde ortaya koyan Trump yönetimini bekleyebilir. Diğer bir yandan muhaliflerin Hama’da ne yapacağı da bekleniyor olabilir. Şu açık ki saha dinamikleri Türkiye’yi daha itidalli bir zeminde hareket etmeye zorlamaktadır.
GENEL DEĞERLENDİRME
Muhalifler, Hama hattında yayılım sağlarken rejim Hama cephesini güçlendirmeyi sürdürüyor. Suriye’nin geleceği ve hatta Türkiye’nin PKK ile mücadelesi bu cephe hattında yaşanacak hareketle değişebilir. İran’ın potansiyel destek milis gönderme ihtimali, Rusya’nın hava operasyonlarındaki kabiliyeti ve İsrail’in Lübnan Hizbullah’ına yönelik saldırı kararı sahayı derinden etkileme potansiyeline sahip en önemli unsurlar olarak öne çıkıyor. Bu hususlar etrafında saha gelişmelerinin takip edilmesi önem arz etmektedir.