Suriye'nin kuzeyinde Amerikan çekilmesi ardından üç farklı senaryo çıktığı söylenebilir. İlk senaryo Amerika-Türkiye ve Rusya arasında bir koordinasyon gerçekleşmesidir. Bu Türkiye'nin en tercih ettiği senaryo olarak görülebilir. Amerika çekilir ve boşalttığı üslere ve bölgelere Türk birlikleri giriş yapabilir. Hem çatışma riski azaltılmış olur hem de herhangi bir kaza sonucu çatışmanın yayılması ihtimali ortadan kalkar. Ancak böylesi bir koordinasyona öncelikle diğer ülkelerin ikna edilmesi gerekir. Özellikle Rusya için bu durum çok tercih edilebilir değil. Hatta böyle bir uzlaşının Amerika'yla kurulması bile kolay değil. Çünkü Trump'ın kendi siyasetini ne kadar takip edeceği konusunda ciddi şüpheler var. Takipçisi olmak istese dahi bürokrasiyle sürekli bir mücadele vermek durumunda da kalabilir. Böylesi şartlar altında üçlü koordinasyon bir kenara ikili koordinasyon için bile ciddi zorluklar var. Ancak gerçekleşemez olduğunu söylemek de doğru değil. Aynı mantıkla bakıldığında İdlib uzlaşının çıkması da Trump'ın çekilme kararı alması da çok kolay görünmüyordu. Ancak Türkiye bu iki alanda da muhataplarını ikna etmeyi becerebildi. Bunun devamı da gelebilir. Trump buradan bir başarı hikayesi çıkaracağına inanırsa ve Putin dışarı itilmediğini ve bu uzlaşıdan karlı çıktığını görürse uzlaşı doğması mümkün olabilir. İkinci senaryoya göre, Amerika-Türkiye arasında doğan koordinasyona rağmen Rusya bu koordinasyona eklemlenmeyi reddedebilir. Bu birinci senaryoya oranla daha az tercih edilen bir senaryodur. Ancak gerçekleşme şansı da yüksek. Zira Putin rahatsız. Öncelikle Putin'in şüphelerini gidermek gerekebilir. Ancak bu şüpheler her adımda yeniden doğabilir. Zira sancılı bir süreç olacağı ortada. Böyle bir durumda Suriye'nin kuzeyi için Türkiye ve Rusya arasında bir yarış doğma ihtimali var. Türkiye bu ihtimale hazırlıklı olsa iyi olur. Amerika tarafından boşaltılacak bölgelerde Amerika'yla kurulacak koordinasyon çerçevesinde öncelikle kuzey bölgelerin ele geçiril- mesi gerekecek. Bu esnada Rusya Esed güçlerini güneyden sevk edecektir. Ancak bu süreç de yönetilemez değil. Zira Türkiye'nin stratejik önceliği kendi sınırlarındaki PYD varlığının sonlandırılmasıdır. Türkiye bunu sağladığı müddetçe Rusya'yla herhangi bir sıcak temasa girmek zorunda kalmaz. Ama Rusya Tel- Rıfat'taki duruma benzer bir durum yaratmak isteyebilir. Bu can sıkıcıdır ama stratejik açıdan çok büyük bir tehlike yaratmaz. Üçüncü senaryo ise koordinasyonsuz bir çekilme ihtimalidir. Bu en tatsız senaryodur. Gerçekleşme ihtimali çok yüksek olmasa da olayların akışı bizi bu noktaya maalesef sürükleyebilir. Hem Amerika hem de Rusya süreci sömürmek isteyebilir. Bu da Türkiye'nin operasyonları dahil her türlü aşamada tehlike demektir. Ancak hiçbir durum Amerikan koruması altındaki PYD varlığından daha kötü olamaz. Sürdürülemez de değil. Bazı örneklerden gördük ki, Türkiye bu alanda Rusya'yı da caydırma yeteneğine sahip. Özellikle erken bir dönemde başlayabilecek operasyonlar zaman kazandıracak ve koalisyon güçlerinin gölgesinde geçeceğinden Rusya'yı sınırlandırmaya hizmet edecektir. Tabii bu üçüncü senaryo doğarsa her adımın yeniden planlanması gerekecek. Suriye Savaşı maalesef yeniden başlayacak. Yine sahada alan markajına girilecek. Bu üç senaryodan birincisi gerçekleşirse çok iyi olur. Ama Türkiye'nin özellikle ikinci senaryoya hazırlanmasında fayda var.
[Sabah, 30 Aralık 2018].