SETA > Yorum |
Siyaset Karakola Düşmemeli

Siyaset Karakola Düşmemeli

MHP’yi bir olağanüstü kongre daha bekliyor. İlk kongre mahkeme kararı ile oldu. Salonda sadece muhalifler vardı. Diğer kongre genel merkez kararıyla olacak ve salonda hem Bahçeli taraftarları hem de muhalifler olacak. Siyaset mahkemelik olmuştu, inşallah karakolluk olmaz.

Siyasetin doğal akışına direnince sorunlar birbiri ardına patlak vermeye başlıyor. Devlet Bahçeli yönetimindeki MHP’nin içine düştüğü durum tam da bu. Bahçeli başarısız bir lider, MHP başarısız bir parti! Seçim kazanmak siyasi başarının tek ölçüsü değil ama seçim kaybedene de başarılı denmiyor. Bahçeli ve partisi büyük iddialar ile girdikleri seçimleri hep kaybediyorlar ama sonrasında ne bir sorgulama, ne ders alma ne de yenilenme süreci başlıyor. Başarısızlığın tetiklediği memnuniyetsizlikler bir yere kadar bastırılabiliyor. Bir noktadan sonra nehir önce setini sonra önüne kattığı her şeyi yıkarak kendi mecrasında akıyor. MHP de bu durumda; ertelenen parti içi muhalefetin yıkıcı etkisi ile karşı karşıya. Ve maalesef bu etki sadece MHP için değil bütün bir siyaset kurumu için yıkıcı. 19 Haziran’da Genel Merkez’in tanımadığı, ancak mahkemenin atadığı çağrı heyetinin düzenlediği bir olağanüstü kongre yapıldı. Tüzüğün, genel başkan seçimine dair 13 maddesi bu kongrede değiştirildi.

Şimdi MHP’yi bir olağanüstü kongre daha bekliyor. Bu seferkinin kararını genel merkez aldı. 10 Temmuz’da genel başkan seçimli bir olağanüstü kongre yapılacak. Bahçeli ve ekibi 19 Haziran kongresinin korsan, alınan kararların geçersiz olduğunu söylüyor. 10 Temmuz’daki kongrede, var olan kurallara göre seçim yapılmasını istiyorlar. Muhalifler ise çağrı heyetinin toplandığı kongrede alınan kararlara göre genel başkan seçimi yapılmasını istiyor.

İlk kongre mahkeme kararı ile oldu. Salonda sadece muhalifler vardı. Diğer kongre genel merkez kararıyla olacak ve salonda hem Bahçeli taraftarları hem de muhalifler olacak. Siyaset mahkemelik olmuştu, inşallah karakolluk olmaz.

ÇATI ÇÖKTÜ, MEMLEKET KURTULDU
Son partilerüstü ve sembolik cumhurbaşkanı adayımız Ekmeleddin İhsanoğlu da maalesef mahkemelik olmuş. Hikâye şöyle: seçim kampanyasının başında, CHP’nin anlaşmalı olduğu bir ajans İhsanoğlu’nun fotoğraflarını çekmiş. Ajans parayı İhsanoğlu’ndan istiyor, İhsanoğlu CHP’den alın ben vermem diyor. Mahkeme kararını merakla bekliyoruz.

Anlaşmazlığa konu olan meblağ ise 26 bin 800 TL. Doğrusu birçoğumuz için mahkemelik olmaya değecek yüklü bir miktar. Peki ya Türkiye’nin ana muhalefet partisi için? Çatı adayı formülünün sahibi MHP için? Yahut Cumhurbaşkanlığı adaylığı sürecinde kanuni bir zorunluluk olarak mal varlığını açıklayan, Allah daha çok versin bu vesile ile pek de gariban olmadığını öğrendiğimiz Ekmeleddin İhsanoğlu için?

Belli ki mesele meblağ değil. İş çıkmaza girmiş ve taraflar birbirleri ile kavgalı olmuşlar. Eğer kurulabilmiş olsaydı bugün olduğu gibi 26 bin 800 TL için çöken çatının altında bütün bir memleket kalacaktı.

TÜRKMENLER DE PYD’Lİ OLMUŞ
Siyasetin son yıllarda en ibretle izlenmesi gereken figürü Sırrı Süreyya Önder! Sosyalistlikten Kürt ırkçılığına savruluşu, barışçı aktivist makyajının dökülüp altındaki sahici şiddetseverin ortaya çıkışı, orta yolcu bir popülistin radikalleşme öyküsü… Ve tabii safdil muhafazakârlarımızın "Sırrı Abi"sinin PKK’lıların Sırrı Yoldaş’ına dönüşmesi veya hep öyle olması da safdil muhafazakârlarımızın yeni fark etmesi.

Son olarak Türkmen Dağı’na takmış Sırrı Süreyye Önder. "Suriye’nin Bayırbucak bölgesinde yalnızca Türkmen Tepesi vardır. Suriye haritalarına baktığınızda da göreceksiniz ki o bölge Kürt Dağı olarak geçiyor. Türkmen Dağı diye bir şey söz konusu bile değildir." buyurmuş.

Belli ki acele ile yapılan bir açıklama. Haydi, Türkmen Dağı’nı önce tepe, sonra da Kürt Dağı yaptınız. Peki, koskoca Bayırbucak’ı ne yapacaksınız? Orası da aslında PYD bölgesi mi? Türkmenler de aslında PYD’li mi?

[Türkiye, 23 Haziran 2016].