SETA'dan yapılan açıklamaya göre, Murat Deregözü tarafından kaleme alınan raporda, Macaristan hükümetinin 2010'da başlattığı ekonomi temelli "Doğuya Açılım" politikasının Türkiye'yi de kapsaması sonucunda başlayan yakınlaşmanın siyasete ve diğer alanlara olan etkileri incelendi.
Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği'nin uydu devleti haline gelen Macaristan'ın, Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra kendini yeni sorunlar sarmalının içinde bulduğuna değinilen raporda, Demir Perde'nin ortadan kalkmasından sonraki süreçte gerçekleştirilen demokratik seçimlerle birlikte ülke siyasetinin Atlantik kurumlarına entegre olma yönünde şekillendiği aktarıldı.
Macaristan'ın özellikle NATO ve Avrupa Birliği (AB) üyeliği ile Batı kurumları çerçevesinde Türkiye ile 2000'lerden itibaren geliştirdiği ilişkilerin ortak tarih ve karşılıklı saygıdan beslenen ve aynı zamanda ortak çıkarları hedefleyerek rasyonel zeminde süregelen bir çerçeveye dayandığı belirtilen raporda, "Türkiye ve Macaristan ikili ilişkilerinin farklı bir noktaya gelerek stratejik bir mahiyet kazandığı görülmektedir. Bu noktada ilişkilerin ivme kazanmasındaki en önemli etkenlerden biri kökleri Gyurcsany hükümetinin 'Küresel Açılım' konseptine dayanan ve Viktor Orban'ın 2010'da hükümeti devralmasıyla mevcut politikayı geliştirerek 'Doğu'ya Açılım' halini verdiği ekonomi temelli dış politika açılımıdır." ifadelerine yer verildi.
Tarihe dayanan kültürel diyalog
Raporda, Macaristan'ın yeni dönem politikalarının AB'ye olan ekonomik bağımlılığını azaltmayı amaçladığı vurgulanırken ülkenin son dönemde yüzünü Doğu'ya dönmesindeki nedenlerden birisinin de kendi milletinin kimliksel ve tarihsel kodları olarak gösterildi.Raporda iki ülkenin siyasi ilişkileri, mülteci sorunu, terörle mücadele, askeri-savunma endüstrisi gibi konuları içeren güvenlik meselesi, ekonomi ile kültür ve eğitim alanındaki ilişkileri tahlil edilirken aşırı sağın Avrupa'daki yükselişi ve FETÖ'nün Macaristan ve diğer ülkelerdeki yapılanmaları gibi potansiyel tehlike alanlarına da dikkat çekildi.
İki ülke arasındaki ilişkilerin son dönemine ağırlık verilen raporda iki devletin yüzyıllar boyunca birbiriyle sürekli etkileşim halinde kaldığı ve hemen hemen her alanda birbirleriyle iş birliği halinde olduğu vurgulandı.
Macaristan'ın 150 yıl boyunca Osmanlı hakimiyetinde kalmasının taraflar arasındaki kültür alışverişinin en yoğun yaşandığı dönemlerden biri olduğu gerçeğine dikkat çekilen raporda şunlar kaydedildi:
"İki ülkenin mevcut hükümetleri de bu ortak payda etrafında toplanarak karşılıklı saygı ve diyalog içerisinde ilişkilere her alanda hız verme konusunda mutabık kalmaktadır. Söz konusu ilişkilerin mahiyetini etkileyecek ciddi bir sorun bulunmak bir yana taraflar arasındaki iş birliği en iyi zamanlarından birini yaşamaktadır. Bir diğer husus ise ülkelerin dünya siyasetindeki mevcut pozisyonları ve coğrafi konumlarının her iki tarafın da faydalanabileceği fırsatlar sunmasıdır. Bu yüzden Türkiye'nin güvenliği aynı zamanda AB ülkelerinin güvenliğiyle de eş düşünülmelidir."
Raporda, ikili ilişkilerin daha iyi bir noktaya getirilmesi amaçlı politika önerileri de sunuldu.
[AA, 16 Mayıs 2020]
İlgili rapora aşağıdaki görseli tıklayarak ulaşabilirsiniz: