Türkiye’deki mevcut katılımcı demokrasinin en etkin aracı olarak kullanılan oy verme, ülkenin hangi parti tarafından yönetileceğini ve yönetimin kime teslim edileceğini belirleyen başlıca faktördür. İlk kez 1950 yılında çok partili sistemin getirdiği özgür tercih yaklaşımıyla başlayan seçmenlerin oy davranışları, siyasi partilerin seçim öncesinde nasıl davranması gerektiğine dair bir veri sunmaktadır. Çünkü partilere iktidar yolunu açacak olan seçmen davranışlarının ne şekilde etkilendiği, seçmenin oyunu kullanırken hangi önceliklerin önemli olduğunun rasyonel bir şekilde analiz edilmesiyle birebir ilgilidir.
Seçmen davranışını etkileyen birçok değişken olduğu gibi, bu değişkenlerin etkisi ülkelerin siyasi, ekonomik ve sosyal özelliklerine göre farklılaşabilmektedir. Ayrıca değişen küresel şartlar, kişinin bilgiye kolaylıkla ulaşması, sorgulayıcı ve talepkar bir seçmen profili çizmesi gibi özellikler de seçmen davranışlarını değiştiren etkenler olarak öne çıkmaktadır. Partiyle özdeşleşme, ideolojik bağlılık, daha iyi bir alternatifin olmaması gibi sebeplerle partilere duyulan bağlılık veya bağımlılık sürecinin önemi azalmaktadır. Ekonomik değişkenler ise, geçmişe nazaran seçmenin oy davranışı üzerindeki etkisini artırmaktadır.
Seçmen davranışlarını inceleyen çalışmalarda kişisel ve toplumsal ekonomik refahın bireyin vereceği oy kararı üzerinde belirleyici bir etkisi olduğu sonucuna varılmıştır. 2002 yılında AK Parti’nin tek başına iktidar olmasında ülke ekonomisinin dibe vurmasıyla partinin geleceğe dair umut vermesi etkili olduğu gibi, 2007 ve 2011 genel seçimlerinde Türkiye siyasi tarihinde ilk kez görülen bir başarıyla oy oranını artırmasının arkasındaki temel gerekçe olarak hükümetin ülke ekonomisinde sağlamış olduğu başarı gösterilmektedir.
7 Haziran 2015 genel seçimine hazırlanan siyasi partilerin, parti bildirgelerinde ekonomiyi merkeze alarak hareket etmeleri de, Türkiye’deki seçmen davranışlarının ekonomi politikalarıyla değişebileceğine yönelik inancın kuvvetlendiğini ispatlamaktadır. Ancak bu politikalar seçmen davranışını etkileme noktasında ele alındığında; geçmiş dönemlerde AK Parti’nin Türkiye ekonomisindeki başarısını tecrübe etmiş ve mevcut durumdaki refahını kaybetmek istemeyen seçmenleri ikna edebilmeleri, muhalefeti zorlayacak güçlü bir engel olarak öne çıkmaktadır.