7 Haziran genel seçiminden sonra ortaya çıkan tablo, 2002'den sonra siyasette ve ekonomide baÅŸlayan olumlu sürecin kesintiye uÄŸramasına sebep oldu. 7 Haziran'dan sonra ülkeyi yönetecek bir koalisyon formülünün bulunamaması da, 1 Kasım seçimini zorunlu hale getirdi.
7 Haziran'dan 1 Kasım'a kadar geçen 5 aylık sürede, siyasi belirsizlik sonucunda baÅŸta ekonomi olmak üzere birçok alanda bir bekleme dönemi yaÅŸandı. Tabii bu arada her durumdan ekonomik kriz çıkarma yeteneÄŸine sahip olanlar, yine sahnedeydi ve yine felaket senaryoları yazıldı.
Ancak, 7 Haziran sonrasındaki belirsizliÄŸe raÄŸmen makroekonomik göstergelerde bir kriz yaÅŸanmadı. Küçük bir deÄŸiÅŸkenliÄŸin krizlerle son bulduÄŸu ülke ekonomisi, bu kez ÅŸoklara karşı dayanıklı yapısıyla güçlü duruÅŸunu devam ettirdi.
Ekonomideki bu güçlü duruÅŸun mimarı ise, 2002'den sonra tek parti iktidarının saÄŸladığı siyasi istikrar ve bunun saÄŸladığı güçlü ekonomik kazanımlar. Bu gerçeÄŸin farkındalığı, 1 Kasım sonuçlarına da yansımış görünüyor. Sonuç olarak, AK Parti yeniden tek başına iktidar.
Dolayısıyla, 1 Kasım seçim sonuçları, siyasi istikrarın halk tarafından sahiplenildiÄŸinin kanıtı. Bu yüzden seçim sonuçlarını okurken, seçmenin 7 Haziran sonrasında sorumluluk almayanlara güvensizliklerini ifade ettiklerini göz ardı etmemek gerek.
Ortaya çıkan tablo, seçmenin AK Parti'yle alıştığı ve ekonomik istikrarın teminatı olan siyasi istikrarın ortadan kalkmasına prim vermediÄŸini ve siyasi belirsizliÄŸi derinleÅŸtiren partilere güvenmediÄŸini ortaya koyuyor. Çünkü siyasi istikrar olmadığı takdirde ekonomik istikrardan söz edemeyeceÄŸimizi biliyoruz.
EKONOMÄ° AJANDASI YOÄžUN OLACAK
AK Parti'nin yeniden tek başına iktidar olması, 7 Haziran sonrası yaşanan zorunlu duraklamanın yeni bir atılım hamlesiyle yeniden başlaması gerektiğinin işareti.
Ekonomide yeni bir hikaye için vazgeçilmez olan siyasi istikrar yeniden hakim olacak Türkiye'de. Böylece 2023 yılında ulaÅŸmamız gereken ekonomi hedefleri için gereken siyasi ortamın mevcut olduÄŸundan, güçlü bir siyasi iktidarla reform uygulamalarına devam edilecek.
Türkiye'nin enerji merkezi olma hedefiyle baÅŸlayan süreçte enerji projelerinin sorunsuz bir ÅŸekilde ilerleyiÅŸi garanti altına alınacak ve siyasi belirsizliÄŸin bahane edilerek ertelenen projelerin gerçekleÅŸmesi hızlanacak. Ayrıca, yıllardır çeÅŸitli bahanelerle ertelenen nükleer santrallerin geleceÄŸi daha net artık.
Yapısal dönüÅŸüm reformları daha da emin adımlarla birer birer uygulamaya geçirilecek. Bölgesel kalkınmayı hızlandıracak yatırım ve projelerin kesintiye uÄŸramayacağı konusundaki güven tekrar oluÅŸacak.
DiÄŸer yandan, sürekli ülkenin risk primini yükselterek yabancı sermayeye negatif bir profil çizme çabaları da yeni dönemde olmayacak. Türkiye'nin uluslararası prestijinde dönüm noktaları olacak projelerden Ä°stanbul Finans Merkezi, Enerji Borsası, 3. Havalimanı ve 3. Köprü gibi projelerin hızla ve zamanında tamamlanması ÅŸimdi daha yakın artık.
Belki de en önemlisi, bölgede Türkiye'yi denklemin dışına atmak isteyenlere de, 1 Kasım seçimi gereken cevabı vermiÅŸ oldu.
Cevabın somut hali ise G20 Zirvesi'nin fotoÄŸrafında saklı. 15-16 Kasım tarihlerinde Antalya'da düzenlenecek G20 Liderler Zirvesi'nde dönem baÅŸkanı olan Türkiye'nin, G20 resminde güçlü bir siyasi iktidarla temsil edilecek olması önemli bir mesaj.
Dolayısıyla, 1 Kasım seçim sonuçları ekonomiye istikrar ve reform olarak yansıyacaktır.
Bu yüzden ÅŸimdi ÅŸu soruyu sormamız gerekiyor:
Gerçekten, ekonomide nerede kalmıştık?
[Yeni Şafak, 2 Kasım 2015]