SETA > Yorum |
Mısır Yönetimlerinin Kasım Kà busu

Mısır Yönetimlerinin Kasım Kâbusu

Mısır yönetimleri için Kasım ayı iki yıldır kâbusa dönüşüyor. Son iki haftadır Mısır'da yaşanan gelişmeler, Mursi tarafından 2012 Kasım'ında ilan edilen Anayasa Deklarasyonu'ndan sonraki süreci hatırlatıyor.

Mısır hükümetinin hazırladığı ve geçici CumhurbaÅŸkanı Adli Mansur’un onayladığı yeni Gösteri Kanunu’na tepkiler her geçen gün artıyor.

6 Nisan Hareketi’nin başı çektiÄŸi eylemlerin ilki geçen hafta Åžura Meclisi’nin önünde yapıldı. Polisin sert müdahalesi ve bir grup eylemcinin tutuklamasının ardından, Mısır medyası ilk kez yönetimi ve Ä°çiÅŸleri Bakanlığını çok sert bir ÅŸekilde eleÅŸtirmeye baÅŸladı.

Mısırlı ünlü televizyon sunucusu Mahmud Saad’ın kızı da tutuklananlar arasındaydı. Mahmud Saad, Nahar televizyonunda sunuculuÄŸunu yaptığı tartışma programına telefonda katılan, Müslüman KardeÅŸler’i anlatan El Cemaat dizisinin senaristi Vahid Hamid’e “Mısır’ı kim yönetiyor?” diye defalarca sordu. Hamid de ona cevaben, “Mısır’ı asker yönetiyor dememi mi istiyorsun?” ÅŸeklinde cevap verdi. Ä°hvan karşıtlığı ile bilinen Hamid, gençlerin dış mihraklardan para aldıklarını söyleyince, Mahmud Saad itiraz etti ve ateÅŸli bir tartışma baÅŸladı.

EL EZHER OLAYLARI KİMİN İŞİ?

Ülkede dört aydan beri yaÅŸananları gündeme taşıma konusunda gönülsüz davranan, hatta çarpıtan ve karartan Mısır medyası, bir avuç gencin eylemlerini tartışmaya ve gündeme getirmeye baÅŸladı. Çünkü 25 Ocak Devrimi’ni de ateÅŸleyen bu gruplar, eÄŸitimlerini özel okullarda Ä°ngilizce olarak almış liberal, solcu ve laik kesimlerin yanı sıra, eÄŸitim düzeyi ve gelirleri bakımından vasatın üstündeki bazı mazbut ailelerin çocuklarından oluÅŸuyor.

Süreç aslında El Ezher Üniversitesi yurduna yapılan müdahalede bir tıp fakültesi öÄŸrencisinin öldürülmesiyle baÅŸlamıştı. Kahire Üniversitesi Mühendislik Fakültesi öÄŸrencisinin, kampüsün içinde av tüfeÄŸinden (hartuÅŸ) ateÅŸlenen saçmaların isabet etmesi sonucu hayatını kaybetmesi öÄŸrencilerin harekete geçmesine sebep oldu. Ä°çiÅŸleri Bakanlığından bu konuda yapılan açıklama dikkat çekiciydi. Açıklamada, polisin kampüse müdahale etmediÄŸi ve saldırıyı baltacı grupların yapmış olabileceÄŸi belirtilmiÅŸti.

Önce, Kahire Üniversitesi’nde toplanan öÄŸrenciler, Rektör’ün eyleme destek için gösteri alanına gelmesinin ardından Rektör’ü yuhaladı ve Tahrir Meydanı’na doÄŸru hareket etti. Yaklaşık beÅŸ kilometrelik yolu yürüyerek Tahrir Meydanı’na gelen gençlere, yeni Gösteri Kanunu gereÄŸi önce itfaiye aracından sıkılan suyla müdahale edildi. Ardından göz yaÅŸartıcı bomba kullanılarak meydan boÅŸaltıldı.

Görsel ve yazılı basın müdahalenin gerekçesini, “Ä°hvan taraftarı öÄŸrencilerin eylemcilerin arasına sızması” olarak gösterdi. El Yevm es Sabi gazetesi, “Ä°hvan yönetiminin, 20-30 yaÅŸ arası üyelerine Kahire Üniversitesi öÄŸrencilerine yardım için Tahrir Meydanı’na gitme emri verdiÄŸini” yazdı. Gazete, Ä°hvan’ın bu durumdan istifade etme niyetinde olduÄŸunu da iddia etti. DiÄŸer medya organlarının da müdahaleye genel olarak yaklaşımı bu ÅŸekildeydi.

Televizyon kanallarının canlı yayınladığı eylemde, Tahrir Meydanı’ndaki bazı öÄŸrencilerin, üzerlerinde Rabia iÅŸareti olan tiÅŸörtler giymiÅŸ olduÄŸu göze çarpıyordu. Bu sebepten dolayı, müdahalenin sebebinin Ä°hvan’a baÄŸlı öÄŸrenciler olduÄŸu belirtildi.

Rabia ve Nahda eylemleri zamanında ortaya çıkan “Üçüncü Meydan Hareketi” de Gösteri Kanunu’na karşı çıkıyor. Hareket, protesto eylemleri yapan gençlere destek verilmesi gerektiÄŸini, ancak Rabia iÅŸaretleri taşınmamasını istemiÅŸti. Hareketin üyelerinin de Tahrir M