Ortadoğu’da bugüne kadar gerilimleri azaltacak, krizleri önleyecek ve zaman zaman yükselen tansiyonu düşürecek bir devletler-üstü kurum söz sahibi olmamıştır. Bölgedeki çatışmaların sebeplerini tespit ederek çözüm mekanizmaları geliştirecek, diplomatik, ekonomik ya da sosyal yollarda krizlerin çözümünü koordine edecek böyle bir kurumun yokluğu, bölge ülkelerinin problemlerini çözme konusunda dışarıdan destek almaya itmiş ve bu destek bölgesel aktörlerin güçlenmesini engellemiştir. Sorunlara bölge içinden çözüm arayacak ve bölgesel aktörlerin söz sahibi olacağı bir kurumun varlığı, şüphesiz istikrarsızlıklarla dolu bu bölgenin geleceği için önem arz etmektedir. Bu bağlamda bütün bölge ülkelerini kapsamasa ve yeterince analiz edilmese de Basra Körfezi’ndeki altı Arap ülkesinin oluşturduğu Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi (KİK), Ortadoğu siyasetini etkileme potansiyeline sahip önemli aktörlerden biridir.
Arap isyanlarının başlattığı Ortadoğu’daki değişim süreci birçok aktörü sistem içerisinde yeniden konumlandırırken Körfez ülkeleri de bu değişimden nasibini almıştır. Nitekim KİK’in bu süreçte bölge içinde ve dışındaki politikaları “önlem” ya da “açılım” olarak değerlendirilecek mahiyette olurken, Körfez’in daha önceki dönemlerden çok daha farklı bir ritimle bölgesel etkisini artırmaya çalıştığı gözlemlenmektedir. KİK’in gerek siyasi gerekse ekonomik anlamda büyük yapısal dönüşümlere direndiği bu süreçte elbette ki Türkiye ile ilişkileri de farklı bir boyut kazanmıştır.
Bu çalışmada kuruluşundan bugüne Körfez İşbirliği Konseyi’nin belirlenen hedefler doğrultusunda ekonomik entegrasyonda hangi seviyeye geldiği, güvenlik işbirliğinin sınırları, siyasal birlik olma ve bölgesel etkisini artırma yolundaki imkân ve açmazlarının neler olduğu irdelenip kurumun süreç içerisinde yaşadığı değişim ve dönüşümler okunmaya çalışılmaktadır. KİK’in kurumsal analizinin ardından özellikle AK Parti döneminde yeniden şekillenen Türkiye-KİK ilişkileri ele alınmaktadır.