Bayramın birinci günü Giresun'da elim bir kaza yaşandı. Askeri personel ve ailelerini taşıyan bir helikopter düştü. Helikopterde bulunanların amacı zor koşullarda görev yapan silahlı kuvvetler mensuplarıyla bayramlaşmaktı.
Genelkurmay Başkanlığı'nın yaptığı açıklamaya göre kazada 7 kişi hayatını kaybetti. Allah rahmet etsin, mekânları cennet olsun. Alışılageldiği üzere PKK hesapları durumdan vazife çıkarıp dezenformasyona ve propagandaya başladılar. "Biz düşürdük" diye yalana sarıldılar. Paralel yapı mensupları ve T24 gibi siteler "Helikopter Düştü mü Düşürüldü mü" diye manşetler atmaya başladılar. Oysa yapılan bütün açıklamalar olayın bir kaza olduğu yönünde idi. Başbakan Binali Yıldırım "tamamen olumsuz hava şartları kaynaklı bir kaza olduğu anlaşılıyor" açıklamasını yaptı. Peki ya bu fırsatçılar PKK'nın operasyonel sosyal medya hesapları dışında bir yerlerden bir şey mi duydular? Yoksa fırsat bu fırsat deyip yine devleti, milleti demoralize etmek için yarışa mı girdiler?
KEMAL KILIÇTAROĞLU KÖTÜ BİR YAZAR GİBİ
Katılır mısınız bilmem ama ben Kemal Kılıçtaroğlu'nun tarzını hokkabaz yazarların tarzına çok benzetiyorum. Bu hokkabaz yazarlar genellikle üçüncü sınıf kitaplar yazarlar. Bu kitapların şöyle bir ortak özelliği vardır: Kitabın mukaddimesinde konunun nasıl tafsilatlı, nasıl muntazam şekilde çözümleneceği söylenir. Türlü vaatlerde bulunulur. Kitap laf cambazlığı ile devam eder. Sona gelindiğinde mukaddimede verilen sözlerin ne de güzel tutulduğundan dem vurulur. Oysa asıl olan, asılsız vaatlerle okurun kandırılmış olmasıdır. Neden peki bu zahmet? Yazar kendisini mühim biri sayacak. Kitabı çok satacak. Veyahut onun üzerinden kariyer basamaklarında ilerleyecek. Fakat buradaki ön kabul, okurun, muhatabın kolay kandırılabilir olduğudur. Kılıçtaroğlu'nunki de o misal. Ama hakkını yemeyelim kitabını satmayı beceriyor...[Sabah, 7 Temmuz 2016].