24 Ağustos 2016’da başlayan Fırat Kalkanı Harekatı’nın, 29 Mart 2017’de yapılan MGK toplantısı sonrasında tamamlandığı duyuruldu. Yaklaşık 200 gün süren harekatta üç binden fazla DEAŞ militanı etkisiz hale getirilirken, 2000 km2’nin üzerinde bir toprak parçası da emniyete alındı.
Harekat 15 Temmuz darbe ve işgal girişiminin hemen akabinde başlatılmıştı. Ordunun hazırlık derecesi ve kabiliyetinin sorgulandığı bir ortamda başlayan harekat farklı ve zorlu aşamalardan geçip öncelikli amacına ulaştı. Harekatın öncesinde DEAŞ’ın sınır güvenliğimize yönelttiği tehdit ve sınır şehirlerinin roketlere maruz kalması konuşuluyordu. Harekatın bittiği şu günlerde ise sınır hattımızdaki DEAŞ tehdidinin bertaraf edildiğini ve başta Kilis olmak üzere DEAŞ’la bir süre sınırı bulunan şehirlerimizin güvence altına alındığını söyleyebiliriz.
Harekatın askeri kısmında bazı planlama eksiklikleri ve DEAŞ’ın operasyonel kabiliyetini analiz etmede sorunlar da göze çarptı. Nihayetinde ilk defa karşı karşıya olduğumuz hibrit bir devlet dışı aktörle, yeterince tanımadığımız bir cephe hattında ve düz bir arazide savaştık. Dağlık arazide PKK’yla mücadeleye alışmış Mehmetçik için de farklı bir deneyim oldu. Tabii ki Milli İstihbarat’ın büyük rolünü de unutmamak lazım. İşlerinin tabiatından fazla kamuoyu önüne çıkmazlar ama katkıları büyük. Ayrıca unutmamak gerekir ki bir taraftan DEAŞ’la mücadele ederken diğer taraftan FETÖ artıklarıyla, ABD’nin ayak diremesiyle, Rusya’nın kısıtlamalarıyla, Esed rejiminin DEAŞ’la işbirliğiyle de mücadele ettik.
Hem askeri hem de sosyal açıdan ezberleri bozduk. DEAŞ’la terör örgütlerini kullanmadan askeri mücadele ortaya koyulabileceğini gösterdik. Aynı zamanda nizami ordu güçleriyle DEAŞ’la mücadelede elini taşın altına koymanın gerçekte ne olduğunu da kayıtlara düşmüş olduk. Sadece 2000 küsur km2’lik alanı değil; bu topraklarda yaşayan halkların da gönüllerini kazandık.
Şimdi Fırat Kalkanı’nı kardeş harekatlarla taçlandırmanın ve 16 Nisan’da ortaya koyulacak dönüşüm iradesiyle birlikte güney sınırımıza nizam vermenin zamanı. Sırada PKK var, olmalı. Konjonktürün çocuğu PKK’nın hem Suriye ve Irak’taki hem de ülke içindeki faaliyetlerine yönelik bir harekat en az Fırat Kalkanı kadar gerekli. Sınır hattımız uzun ve PKK’nın Irak ve Suriye’deki varlığı Türkiye’den taş atımı mesafesinde. Irak’ta Sincar, Suriye’de Tel Ebyad ve Ras el-Ayn gibi şehirler ve diğerlerindeki PKK yapılanmaları sürpriz harekatlarla hedef alınmalı.
Dikkat edilmesi gereken birkaç nokta var: PKK geçtiğimiz birkaç senede dönüştü, ABD vs. yardımıyla teçhizat açısından gelişti. PKK’nın bu yeni formuna uygun askeri planlama şart.
Suriyeli Kürtler de dahil olmak üzere Suriye’nin kuzeyindeki halkların çoğunluğu PKK’nın vesayetinden rahatsız. Harekatın sadece ve sadece PKK’yı hedef aldığı iyice anlatılmalı. PKK Batı’nın desteğiyle kara propagandaya başlayacağından, harekatın medya ayağı çok sağlam tutulmalı. Nizami ve konvansiyonel metotlar yerine gayrinizami ve esnek hatta gerektiğinde ara verilebilecek operasyonlar tercih edilmeli. “Bir gece ansızın gelebilirim” anlayışı, hedefleri önceden duyurmaktan daha etkili olacaktır. Harekatın uluslararası algısı da iyi idare edilmelidir. Harekat çerçevesinde uluslararası aktörlerle doğrudan çatışmaya girmektense, işimize bakıp sahada kendi gerçekliklerimizi inşa etmeliyiz.
Allah sadece Türkiye’nin değil bir bölgenin selameti için şehadeti ve gaziliği göze alıp mücadele eden Mehmetçik’e ve Suriyeli kardeşlerimize rahmetiyle muamele etsin.
[Akşam, 1 Nisan 2017].