Demokrat Parti Kongresi’nin ilk günündeki konuşmaların sıralaması ve içeriğine bakıldığında partinin eski jenerasyonunun ‘meşaleyi yeni nesle teslim etmesi’ ve Trump’a karşı birlik temalarının öne çıktığını görüyoruz. Biden’ın ‘Joe’yu seviyoruz’ pankartlarıyla coşkulu karşılanması ve Kamala Harris’in çıkıp kendisine özellikle teşekkür etmesi, Biden’ın yeni neslin önünü açmak için yarıştan çekilme ‘olgunluğuna’ minnettarlık gösterme çabası olarak sunuldu. Biden’ın hem kendi döneminin başarılarını anlattığı hem de yardımcısı Kamala Harris’i övdüğü konuşmasında beklendiği gibi Trump’ı hedef alması da Harris kampanyasının temalarından belki de en önemlisini ele veriyordu. Gün boyu Trump’ın karakteri ve politikalarının ağır eleştirildiği konuşmalar, Demokratların anti-Trump platformun en fazla kabul gören siyasi dinamik olduğunda karar kıldıklarını gösterdi.
Anti-Trump platformun en güçlü itici gücü olan kadınların Kongre’de yaptıkları coşkulu konuşmalarda kürtaj meselesi öne çıkan konular arasındaydı. Demokratlar son zamanlarda bu meseleyi kadınları ‘üreme hakları’ olarak yeniden formüle ederek kürtaj kelimesinin ayrıştırıcı etkisinden uzaklaşmaya çalışıyorlar. Üreme hakları temasının kürtajın sınırlandırılmasına karşı çıkmayan ancak bu opsiyonun ortadan kalkmasından da rahatsız olan merkeze yakın Cumhuriyetçi kadınlar arasında da bir karşılığı var. Harris kampanyası, Trump’ın ve Cumhuriyetçi muhafazakarların kadınların üreme haklarını elinden alma amacında olduğu mesajının her kesimden kadın seçmen arasında karşılığı olduğunu hesap ediyor anlaşılan. Başkanlığa en fazla yaklaşan kadın aday olan Hillary Clinton’ın yaptığı duygusal konuşma da hem bu temaya değindi hem de artık kadın başkanın zamanının geldiğini tekrar hatırlatmış oldu.
Trump karşıtlığının birleştirici şemsiyesi altına emekçi sınıfı da almak isteyen Demokratlar, en önemli sendika liderlerini konuşturarak özellikle ‘pas kuşağı’ tabir edilen orta batı ve kuzeydoğu eyaletlerindeki (Pennsylvania, Michigan, Ohio, Wisconsin vb.) işçilere mesaj verdiler. Çin ve Meksika’nın istihdamı çaldığı şeklindeki popülist söylem üzerinden 2016’da zafere koşan Trump, 2020’de Biden’ın sendikalarla sıkı bağlarını kırmayı başaramamıştı. Trump’ın Çin’e karşı yaptırımlarından negatif etkilenen kendi tabanını korumakta zorlanması, Biden’ın başarısında rol oynamıştı. Kamala Harris’in başkan yardımcısı adayı olarak Trump’ın Demokrat popülist versiyonu sayılabilecek bir isim olan Tim Walz’ı seçmesi, pas kuşağındaki beyaz işçi sınıfın oylarının öneminin farkında olduklarını gösterdi. Kongre’de önemli sendika liderlerine konuşma fırsatı verilmesi, Trump’la pas kuşağı eyaletlerinde sıkı bir kapışmaya hazırlandıklarını gösteriyor.
Biden’ın 2020’deki başarısında kritik faktörlerden birisi partinin ilerici kanadının desteğini alması olmuştu. Biden, özellikle ilk iki yıl içerisinde bu kesimin istediği iklim değişikliği ve ekonomi politikalarını hayata geçirerek desteklerinin devamını sağlamıştı. İlerici kesimin idolü haline gelen Bernie Sanders’ın Biden’a desteği, Kamala Harris’in adaylığının hemen öncesine kadar devam etmişti. Harris’in ilerici politikalara büyük oranda destek vermesinin ötesinde Walz seçimi de ilerici kanadın taleplerini karşılamak amacına matuf görünüyor. Kongre’de ilerici kanadın en önemli genç lideri olan Alexandria Ocasio-Cortez’in yaptığı konuşmada da hem kadın hem de ilerici ekonomik politikalar öne çıktı. Harris’in ilerici politikalar konusunda Biden’ın mirasını daha da ileriye taşıyacağının işaretleri çok açık ancak bu daha muhafazakâr beyaz erkek seçmen için sorun yaratabilir. Buna rağmen ilerici kanadın Harris-Walz ikilisinin arkasında olduğu mesajının verilmesi önemliydi.
Harris kampanyasının Filistin konusunun Kongre’nin gündemine alınmasını kabul etmesi, Filistin gösterilerinin partiyi bölücü bir etki yaptığı görüntüsünü engellemiş görünüyor. Elbette sadece bir panel organize edilmesine izin verilerek Filistin meselesinin geçiştirilmesi mümkün değil ve Filistin aktivistleri Harris’ten daha fazla beklentileri olduğunu ifade ettiler. Bununla birlikte Harris’in bu meseleye daha fazla sempati beslediğini göstermesi Arap ve Müslüman seçmenin dışlanmasını en azından şimdilik engellemiş görünüyor. Aynı zamanda Filistin meselesine destek veren siyahi ve genç seçmenin anti-Trump platform bağlamında Harris’e oy vermeleri neredeyse kesin. Bu kesimlerle Arap ve Müslüman Demokrat seçmen arasında bir ayrışma yaşandığını söylemek mümkün. Harris kampanyasının bu ayrışmanın bir çatışmaya ve parti içi bölünmeye dönüşmesini engellemesi gerekecek.
Demokrat Parti’nin ilk gününe bakıldığında kadın liderler, sendika yöneticileri, ilerici siyasi figürler ve taahhütsüz Filistin aktivistlerin öne çıktığını görüyoruz. Bu kesimlerin Trump karşıtlığında birleşmekte zorlanmaması Harris için bir avantaj ancak bu birlikteliğin farklı kesimleri yabancılaştırma riski de var. Kadın meselesinin beyaz erkek seçmeni ürkütmesi, ilerici politikaların ekonomik liberalizmi önceleyen finans çevrelerini, sendika vurgusunun büyük şirket yöneticilerini, Filistin meselesinin de Arap ve Müslüman seçmeni dışlaması Trump için avantaj yaratabilir. Trump’ın ekonomi ve göçmenlik meselelerinde Harris’e göre daha avantajlı olduğunu gösteren anketler hatırlandığında, Demokrat Parti Kongresi’nde öne çıkan temaların yetersiz kalabileceğine işaret ediyor. Harris kampanyasının özellikle enflasyon ve sınır güvenliği konusunda net politika önerileri ve mesajları vermesi gerekecek. Her ne kadar anti-Trump platformun birleştirici ve mobilize edici gücü olsa da, Demokratların kendi tabanlarının coşkusunu zafer için yeterli görmeleri hayati bir hata olacaktır.
[Yeni Şafak, 21 Ağustos 2024]