SETA > Analiz |
Analiz Büyüme ve Refah Dostu Bir Maliye Politikasına Doğru

Analiz: Büyüme ve Refah Dostu Bir Maliye Politikasına Doğru

Bu analizde maliye politikasının ekonomik büyümeye ve ekonomik gelişmeye daha fazla katkı sağlayabilmesi için nelerin yapılabileceğine dair politika önerileri masaya yatırılacaktır.

Paylaş
Dosyayı İndir

Maliye politikası ekonomideki yapısal problemler için nihai manada bir çözüm teşkil etmemekle birlikte, ekonominin sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi açısından ülkenin uzun dönemli ekonomik performansı üzerinde önemli düzeyde bir etkiye sahiptir. Bu analizin temel amacı Türkiye’de 2000’li yıllarda uygulanan maliye politikalarının temel özelliklerini ve etkinliğini incelemektir. 1990’lı yıllarda yaşanan ekonomik ve siyasi çalkantılardan sonra 2000’li yıllarda tek parti hükümetiyle birlikte sağlanan siyasi istikrar neticesinde kamu maliyesi ciddi biçimde sağlamlaşırken Türkiye ekonomisi de önemli oranda güçlenmiştir. Türkiye’de 1990’lı yıllarda bütçe disiplininin kaybolması ve kamu faiz ödemeleri ve borçluluk düzeyinin ciddi biçimde artmasından sonra, 2000’li yıllarda siyasi istikrarın tekrardan sağlanmasıyla birlikte gerek kamu faiz ödemeleri gerekse borçluluk oranı birkaç yıl içinde çok hızlı bir biçimde düşürülmüştür. Türkiye’de 2000’li yıllarda, 2006-2007 dönemi ve 2008 yılı hariç olmak üzere, ekonomik genişleme dönemlerinde daraltıcı, ekonomik daralma dönemlerinde de genişletici bir “konjonktürel maliye politikası” uygulanmıştır. Özellikle 2012-2016 döneminde küresel ekonomide yaşanan sıkıntılar dolayısıyla Türkiye ekonomisinin belli ölçüde yavaşlaması neticesinde genişlemeci bir konjonktürel maliye politikası uygulanmıştır. Öte yandan uygulanan konjonktürel maliye politikası genişletici bir yapıya sahip olsa da, diğer ülkelere kıyasla çok daha az borçluluk düzeyine sahip olunmasına rağmen bütçe denkliğinden pek fazla taviz verilmemiştir. Bu açıdan bakıldığında maliye politikasının belli ölçüde genişletilmesi için halen alan bulunmaktadır. Türkiye’de 2000’li yıllarda yaşanan en büyük dönüşümlerden birisi de refah devleti uygulamalarında olmuştur. Bu süreçte sosyal harcamalarda çok ciddi bir sıçrama yaşanmış, toplumun genel refah düzeyi önemli ölçüde yükselmiştir. Öte yandan bu süreçte vergi rejimi gittikçe daha fazla dolaylı vergiye dayalı bir hale gelmiştir. Böylece 2000’li yıllarda Türkiye’de uygulanan “sosyal” maliye politikası, içinde hem piyasa dostu hem de sosyal adaleti önceleyen öğeler barındırmıştır. Türkiye’de sağlıklı bir ekonomik büyüme atmosferinin ortaya çıkabilmesi ve daha adil bir gelir dağılımına kavuşulabilmesi noktasında, uygulanan sosyal maliye politikası içindeki sosyal adaleti önceleyen öğelerin daha da güçlendirilmesi ve kurumsallaştırılması önem arz etmektedir. Bu çerçevede öncelikli olarak vergi sisteminde reforma gidilerek vergi rejiminin artan oranlı hale getirilmesi ve dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payının önemli ölçüde azaltılması gerekmektedir..