Esed rejimi İran'dan aldığı desteğe rağmen Suriye'nin kuzeyinde birçok bölgede muhaliflere karşı tutunamayıp, gerilemeye başlayınca, 30 Eylül'de Rusya da savaşa dahil oldu. Esed'e bağlı rejim güçleri ile İranlı komutanların yönetimindeki Şii milisler ve Hizbullah'ın oluşturduğu koalisyon Rusya'nın hava desteğiyle Gap Ovası, güney Halep ve kuzey Lazkiye'de üç ana cephe açarak Suriyeli muhaliflere yoğun bir saldırı başlattı. Büyük kayıpları da göze alarak yürütülen bu eş zamanlı saldırılarda muhalif unsurlar kısa sürede yenilgiye uğratılarak, Viyana'da yürütülen siyasi görüşmelerde rejimin masada eli güçlendirilmek isteniyor. Burada temel strateji Esedli bir geçiş dönemini askeri yenilgi almış muhalefete dayatabilmek.
Bu bağlamda kuzey Lazkiye cephesinde Türkmenlerin yaşadığı Bayırbucak bölgesi de hedef alınıyor. Rejim ve müttefikleri Lazkiye üzerinden öncelikle Gımam bölgesine saldırıp, çatışmaların ardından bu bölgeyi 6 Kasım'da ele geçirdi. Sonrasında ise yoğun Rus bombardımanından yararlanarak Türkmen Dağı bölgesini ele geçirmek için daha kapsamlı bir saldırı başlatıldı. Yaşanan çatışma ve hava saldırılarından dolayı bölgedeki çok sayıda sivil Türkmen hayatını kaybederken, binlercesi Türkiye sınırına doğru kaçmış durumda.
Sınırları içinde Türkmen Dağı ve Cebel-i Ekrad'ı da barından Bayırbucak, coğrafi konumu, yükseltisi ve demografik unsurları itibariyle Suriye'deki savaşın geleceği adına stratejik önemde. Lazkiye kırsalında sahip olduğu hakim tepelerle askeri açıdan çok önemli bir yer. Türkiye'nin hemen sınır hattında yer alan bölge aynı zamanda muhaliflerin kontrolündeki Cisre'ş-Şuğur ve İdlib kentlerine de açılan kapı konumunda. Rejim bu bölgeyi ele geçirerek Cisre'ş-Şuğur ve İdlib kentlerine yapacağı nihai saldırı için bir avantaj elde etmeyi amaçlıyor. Bu bölgenin düşmesiyle aynı zamanda Lazkiye'nin güvenliği tahkim olacak, Türkmenler Türkiye'ye göçe zorlanacak, böylece bölgenin demografik yapısı değiştirilirken, Türkiye'ye de önemli bir mesaj verilmiş olacaktır.
[Sabah Perspektif, 28 Kasım 2015]