Rusya, Suriye’de önemli riskleri göze alarak aktif bir politika izliyor. Nedir bu riskler?
Devamı
SETA Strateji Araştırmaları Direktörü Hasan B. Yalçın MİT’in düzenlediği operasyon çerçevesinde Reyhanlı saldırısı hakkındaki iddiaları değerlendirdi.
Devamı
Zirve gerçekleşti fakat İdlib için bir yol haritası çıkmadı. Rusya ve İran masaya bu amaçla oturmadığını zirve boyunca fazlasıyla belli etti.
4 milyona yakın nüfusu ve Türkiye’ye 130 kilometrelik sınırı ile Tahran’da gerçekleştirilen Suriye zirvesinin ana gündem maddesi olan İdlib’te tansiyon giderek yükseliyor. 100 bine yakın rejim karşıtı muhalifin kontrolünde olan İdlib’te artan gerilim, sivillerin güvenliğini ciddi anlamda tehdit ediyor. 7 yıldır süren ve kördüğüm haline gelen iç savaşta İdlib’in stratejik bir önemi var. Tüm dünyanın nefesini tutarak izlediği İdlib’teki son gelişmeleri SETA Strateji Araştırma Direktörü, İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hasan Basri Yalçın’a sorduk.
İdlib'de yaşanacak bir savaş sonrasında bölgede oluşabilecek otorite boşluğunu Türkiye'yi hedef alacak terör örgütlerinin doldurması riski göz ardı edilecek türden değil.
Yaklaşık 3 milyon sivilin yaşadığı ve muhalifler için her anlamda son kale konumuna gelen İdlib'in muhafazası; Suriye'nin geleceğinde siyasal bir çözümü hayata geçirecek, yeni bir siyasal yapının inşası için önem arz etmektedir.
Bu analiz İdlib’in demografik, askeri ve siyasi yapısıyla birlikte Esed rejiminin şehre yönelik askeri harekat yapma arzusunu, bu bağlamda Rusya’nın belirleyici rolünü ve şehrin Türkiye açısından önemini ele almaktadır.
Devamı
Analizde Doğu Akdeniz'in önemi, Moskova'nın bu havza üzerinden Ortadoğu'daki etkisi ve askeri kapasitesi ele alındı.
Devamı
Bu analizde Doğu Akdeniz’in önemi, Rusya’nın bölgedeki askeri gücü ve politikaları incelenmiştir. Ayrıca Rusya’nın Doğu Akdeniz üzerinden tüm Ortadoğu’yu nüfuzu altına almayı hedeflediği ve Washington’ın bölgede azalan etkisini Moskova’nın doldurduğu analizin temel tezleri arasında yer almaktadır.
Putin Suriye’den zaferle çekilmekten bahsediyor, ancak herkes Suriye meselesinin henüz sonuçlanmadığını görüyor.
İdlib'e yönelik askeri bir operasyonun gerçekleşme ihtimali olsa da ABD'nin bunu tek başına yapamayacağını söyleyen Yrd. Doç. Dr. Kurt'a göre Türkiye böyle bir seçeneğe sıcak bakmayacak.
ABD tam da Türkiye'nin PYD-YPG'ye yönelik kapsamlı bir operasyon yapabilmesi adına konjonktürün oluşmaya başladığı bir dönemde Türkiye'ye İdlib üzerinden yeni bir gündem dayatıyor.
Göçler hayattır. Göçmeni olmayan bir tane gelişmiş medeniyet, devlet ve şehir olmamıştır. Kaderimiz bu coğrafyada hep beraber yaşamaktır.
Trump’ın başkan olmasıyla birlikte ABD’nin Suriye politikasında önceliğin yeniden İsrail eksenine kaydığı görülüyor.
Hem ABD hem Esed rejimi DEAŞ’ın yükselişini izleyip Suriye’yi felakete sürüklerken Türkiye DEAŞ’a karşı en istikrarlı mücadeleyi ortaya koydu.
“Erdoğan gibi dönüşüm ve ilerlemeyi temsil eden bir lider statükocu güçleri huzursuz ediyor.”
Bush döneminde çok agresif, tek taraflı ve sert bir şekilde girilen Ortadoğu'da Amerika bugün bu maliyeti başkalarının üzerine yıkmaya çalışıyor.
Muhalifler dağınık, ekipman açısından zayıf. İmkânsızlıklar içerisinde imkânsızın peşindeler. Yine de var güçleriyle direneceklerdir, zira Halepsiz “devrim” yetim kalır.
İskenderun’u Türkiye’den koparmaya çalışan bu gruba destek veren Kemalistler de var. Neyse, İskenderun’u Türkiye’den koparmak şiir okumaya benzemez. Fakat bu grubun Suriye’ye savaşmaya götürdüğü ve götürmeye çalıştığı TC vatandaşları ve Reyhanlı tarzı bir saldırının yinelenmemesi konusunda azami çaba sarf etmek lazım.
Rejime bağlı güçlerin Nubl ve Zehraya ulaşarak kuzey Halep kırsalındaki muhaliflerin yolunu kapatmasıyla Afrinde bulunan YPG unsurları harekete geçti.
ABD'nin, tehdit algısını Esed Rejimi değil de DAİŞ'in oluşturması, ABD'nin Türkiye veya muhalifler lehine anlamlı ve oyun-değiştirici bir hamle yapma ihtimalini ortadan kaldırıyor.