Dünyada denize kıyısı olmayan 44 ülke bulunuyor. Bu ülkelerin 16'sı Afrika kıtasında yer almakta. Söz konusu ülkelerin hepsinin ortak özelliği ise denize erişime ihtiyaç duymaları olarak öne çıkıyor. Kısacası bu ülkelerin denize doğrudan erişimi yok ve denize/okyanusa erişmek için komşu ülkelerin topraklarından geçmek zorundalar. Dolayısıyla bu anlamda komşu ülkelere bağımlıdırlar. Denize kıyısı olan devletler ise birçok açıdan karayla çevrili (landlocked) ülkelere kıyasla daha avantajlı durumdadır.
Nitekim Etiyopya da Afrika'da yer alan ve denize kıyısı bulunmayan bir ülke. Etiyopya'nın bu durumu ise son dönemde Afrika Boynuzu bölgesinde sorunların yaşanmasına yol açıyor. Etiyopya, 1 Ocak 2024'te Somali'den bağımsızlık isteyen Somaliland ile bir mutabakat zaptı imzaladı. Bu süreçten sonra Somali-Etiyopya ilişkileri çeşitli gerilimlerle kendisini göstermeye devam etmişti. Zira Somali hükümeti, terörün yanı sıra ayrılıkçı hareketleri en büyük ulusal güvenlik tehditleri arasında olduğunu ifade ediyor. Dolayısıyla bu durum ayrılmaya yönelik hareketlerin ve fikirlerin Somali'nin birlik ve istikrarı için önemli bir risk unsuru oluşturduğunu gösteriyor. Bu kapsamda Somali yönetimi tarafından Etiyopya'nın Federal Hükümeti göz ardı ederek ülkeden ayrılarak bağımsız bir devlet olmak arayışında olan Somaliland yönetimi ile mutabakat zaptı imzalaması, uluslararası hukuka uygun bulunmamakla birlikte Somali'nin egemenliği ve toprak bütünlüğüne yönelik ciddi bir tehdit olarak algılanıyor.
Öte yandan Etiyopya'nın denize çıkış konusunun "olmazsa olmaz" bir konu olduğunu her platformda ifade etmesi söz konusu. Etiyopya, Afrika Boynuzu'nda stratejik ve ekonomik açıdan dezavantajlı bir konumda olduğunu her fırsatta dile getiriyor. Hatta bu konuda Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud, Etiyopya'nın Somali üzerinden denizine erişimi konusuna karşı olmadıklarını, bunun Afrika'da karayla çevrili farklı ülkelerin uyguladığı örneklerde olduğu gibi Etiyopya için de uygulanabileceğini ve Etiyopya'nın denize erişim ihtiyacını reddetmediklerini söylemişti. Ancak Cumhurbaşkanı Mahmud, bununla birlikte Somali'ye Etiyopya'nın deniz kuvvetlerini konuşlandırmasını ve Somali'de bir deniz üssüne sahip olma arzularından vazgeçmeleri gerektiğini de açıkça ifade etti.
Tüm bu gelişmeler, Afrika Boynuzu'ndaki siyasi dengeleri etkilemekte ve bölgesel iş birliği arayışlarını daha da önemli hale getiriyor. Bölge sahip olduğu konum ve potansiyel itibarıyla Afrika'da en çok öne çıkan coğrafyalar arasında. Dolayısıyla bu sorunun bir an önce çözüme kavuşturulması ya da sorunun çözüme yönelik girişimlerin başlatılması elzem. Zira söz konusu sorun kapsamında çözüm arayışlarının Somali ve Etiyopya'nın ulusal çıkarlarıyla birlikte bölgesel güvenliğe de katkı sağlaması kaçınılmazdır.
Karayla Çevrili Bir Ülkenin Denize Çıkış Yolları
Son sözü baştan söylemek gerekirse her şeyden önce Somali ve Etiyopya'nın karşılıklı çıkarları ve siyasi iradelerini ortaya koyması, ancak Somali'nin toprak bütünlüğüne saygı duyulması ve her iki devletin sorunu çözmeye yönelik istekleriyle çözülebilir. Zira Etiyopya, halihazırda Cibuti üzerinden denize erişimini sağlamaya devam ediyor. Etiyopya'nın Cibuti üzerinden denize ulaşması ise 1982 Birleşmiş Milletler (BM) Deniz Hukuku Sözleşmesi'ne istinaden, 2002 yılında "Liman Kullanımı ve Malların Etiyopya'ya Transit Geçişi" konusunda bir anlaşma ile mümkün hale gelmişti. Bu kapsamda imzalanan anlaşma, Cibuti ve Etiyopya'da başkent Addis Ababa arasındaki ulaşım koridorunun sağlıklı ve başarılı şekilde işlemesini mümkün kılıyor. Bu anlaşma ile Etiyopya güvenli biçimde denize erişiyor ve ticaretini geliştiriyorken Cibuti'de bu koridor üzerindeki trafikten limana gelen yüklerin işlenmesinden ekonomik kazanç sağlıyor. Yani her iki taraf da kazanıyor.
Bunun gibi Afrika'da ülkeler arasında ikili anlaşmaların örnekleri oldukça fazla. Nitekim Güney Afrika alt bölgesel sisteminde Botsvana-Güney Afrika Cumhuriyeti arasında Trans Kalahari Koridoru; Zambiya-Zimbabve-Kongo Demokratik Cumhuriyeti arasında Trans-Caprivi Koridoru gibi koridorların yanı sıra Doğu Afrika alt bölgesel sisteminde Zambia-Malavi-Tanzanya arasında Darüsselam Koridoru; Uganda-Kenya arasında Beira Koridoru; Ruanda-Burundi-Tanzanya arasında Merkez Koridoru gibi çeşitli çözümler geliştirilebilmiş durumda.
Nitekim bu tür çözümler ve koridorlar, bir yandan bölgesel ekonomik iş birliğinin gelişmesini sağlarken, diğer yandan kıta ülkeleri arasındaki ilişkilerin güçlenmesine de katkı sağlıyor. Ancak Etiyopya'nın Somaliland ile imzaladığı mutabakat zaptı ise Somali'nin egemenlik hakları göz ardı edilerek ve Somali Federal Hükümeti görmezden gelinerek yapıldığından dolay, bu tür iş birliklerinden farklı bir konumda yer alıyor. Dolayısıyla bu durum, Afrika Boynuzu'nda yeni gerilimlere ve diplomatik krizlere yol açıyor. Ancak yine de mevcut sorunun iletişim ve diplomasi ile çözümü mümkün.
Ne Yapmalı?
Somali ve Etiyopya arasındaki bu sorunun çözümüne yönelik iki ülke arasında güvenilir ülke ya da ülkelerden oluşan arabuluculuk mekanizmaları geliştirilebilir. Böylelikle çeşitli müzakereler, ekonomik iş birliği ve ortak projeleri artıran girişimler, bölgesel güvenlik anlaşmaları, resmi hükümetler arasında uluslararası hukuka uygun anlaşmalar/mutabakat zaptları ve taahhütler ile karşılıklı güven artırıcı önlemler üzerinden stratejiler geliştirilebilir. Bu süreçte meşruiyeti de sağlanarak atılacak adımlar bölgede karşılıklı bağımlılık oluşturarak istikrarın tesisine giden yolun önünün açılmasını mümkün kılacaktır.
Hatta ilerleyen süreçte ortak tatbikatlar ve bölgesel güvenlik için yeni ortak güçlerin oluşturulması ile birlikte bunlara uluslararası destek ve iş birliği sağlanması bölgesel güvenlik ve istikrara yönelik bir katkı olarak düşünülebilir. Bu şekilde bölgesel iş birliği ile uzun vadeli sürdürülebilir süreçler oluşturularak hem Somali'nin egemenlik haklarına saygı gösterilmiş hem de Etiyopya'nın denize erişim ihtiyacını konusunda Somali üzerinden alternatifler de sağlanmış olacaktır.
[Sabah, 29 Haziran 2024]