PKK’yla ilişkisi sebebiyle ABD, Türkiye ile uzun süredir gerginlik yaşıyor. ABD ısrarla PKK ile YPG’nin farklı örgütler olduğunu ve sadece YPG’yi desteklediklerini iddia ediyor. Türkiye ise organizasyonel, insan kaynağı, finans ve askeri ekipman açısından YPG ile PKK arasında kafa karıştırmak için üretilen kısaltmalar dışında bir farkın olmadığını ortaya koyuyor. ABD, SDG diye kahir ekseriyeti YPG ve türevlerinden oluşan bir şemsiye yapı üretti ve bir süredir YPG’den ziyade SDG’ye yardım ettiğini anlatıp duruyor. Yani PKK’nın kısaltmalarla kafa karıştırma taktiğini kapmış olacak ki ABD de aynı taktiği Türkiye’ye karşı kullanıyor.
Geçenlerde ABD askerlerinin YPG’nin türevlerinden, kadın teröristlerden oluşan YPJ’nin armasını üniformalarına taktıkları resimler medyaya düştü. ABD’li askerler için sorun sadece bir terör örgütünün armasını takmak da değildi. Aynı zamanda müflis sosyalist sembolizmini üzerlerinde taşımalarının, kapitalizmin beşiği ABD’nin ordusu için oluşturduğu tezat kayda değerdi. Resimler dolaşıma girince çelişkili açıklamalar ardı ardına geldi. Bir yetkili ‘olur böyle şeyler’ dedi; diğeri ‘olmaması lazım, soruşturma açacağız’ dedi. En yerinde tavsiye ise Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’ndan geldi: ‘Suriye’nin diğer bölgelerine gittikleri zaman DAEŞ’in, El-Nusra’nın, El-Kaide’nin armasını taksınlar, Afrika’ya gittikleri zaman da Boko Haram’ın armasını taksınlar..."
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mark Toner, ABD’nin PKK-YPG ayrımına, saçmalama pahasına ısrar ettiğini gösteren bir açıklama yaptı: ‘Aralarında bir bağın olmadığını kesin olarak söyleyemem; ama çok açık bir şekilde ortaya koyduk ki YPG PKK’dan ayrı bir yapı’. Açık olarak ortaya koydukları hiçbir şey yok oysa. Komedi bitmedi asıl şimdi başlıyor, işte gerekçe: YPG ‘coğrafi olarak farklı bir yerde, Kuzey Suriye’de konumlu ve DAİŞ’le savaşan efektif bir güç’. El-Kaide’nin merkez yapılanması da Pakistan-Afganistan merkezli ise Suriye’deki El-Nusra veya Somali’de El-Şebab El-Kaide değil mi?
DAİŞ’le savaşması PKK ile YPG’yi iki farklı örgüt yapar mı? O zaman El-Nusra da El-Kaide değil. Öyle mi?
Obama Yönetimi’nin açıkça yaptığı tek şey, Suriye’de ABD’nin kara gücü olmayı reddeden Türkiye’yi zora sokmak. Jeffrey Goldberg’e verdiği mülakatta Obama ‘devasa ordusunu Suriye’ye sokmayan’ Türkiye’yi gayet açık eleştirmişti. Şu an ise ‘madem siz ordunuzu sokmadınız ben de PKK dâhil istediğim her aktörle çalışırım’ diyor.
ABD Suriye’de PKK’ya yaptığı yatırımı şimdiye kadar hiçbir gruba yapmadı. Sadece tonlarca silah değil, hava saldırıları ve PKKlılarla omuz omuza savaşan ABD askerleri, ABD’nin PKK’ya özel önem verdiğini gösteriyor. Bu kadar destek olunca doğal olarak PKK da DAİŞ’e karşı ilerleme kaydediyor. İlginç olan ise ABD’nin, marifeti kendi hava saldırılarından, silah yardımından ve özel kuvvetlerinin iştirakinden değil, PKK’dan bilmesi. Yani PKK efsanesini kendi elleriyle yaratma gayreti içerisinde.
Obama’nın kamuoyuna Suriye’ye dâhil vaat ettiği tek şey DAİŞ’le mücadele. Göstermelik de olsa bir şeyler yapmak zorunda. PKK da bunun için en kullanışlı aptal. PKK, ABD’nin desteğiyle kendi kendini gerçekleştirdiği hülyalarına kapılmış. ABD kendisine bir devlet kurdursun diye atmayacağı takla yok. Yani kızıl yıldız takan ABD askerleriyle, Sam Amca’ya tapan PKK’lılar birbirinin ruh eşi. Şimdilik birbirlerinin ihtiyaçlarını karşılıyorlar.
Wilson’un 100 yıl önce Ortadoğu’yu berbat eden self-determinasyon projesi değil ABD’nin kafasındaki. PKK sadece Türkiye’de değil Irak, İran ve Suriye’de istikrarsızlık çıkarma potansiyeline sahip. Suriye’de şu an veya çatışmalar bittiğinde ABD’nin el altında tutmak isteyeceği silahlı bir örgüt. Üstüne üstlük dini, imanı, kutsalı, ahlakı olmayan taklacı bir yapı. PKK, artık ABD’nin bölgesel operasyonlar için kullanacağı bir ‘Kudüs Gücü’, başına da bir Kasım Süleymani bulurlarsa değmeyin keyiflerine…
[Akşam, 30 Mayıs 2016].