2020 eğitim gündemini büyük oranda meşgul edecek ve çözümüne yönelik acil önlemlerin alınmasının kaçınılmaz olduğu bir sorunla karşı karşıyayız. Bu duruma sebep olan politika adımlarını tespit ederek sorunun nedenleri hakkında kolaylıkla yorum yapılabilmektedir. Ancak, sorunun nedenlerini anlamanın ve yapılacak yorumlara ek olarak sorunun ortaya çıkaracağı olası sonuçlar üzerine düşünmek ve çözüm önerileri geliştirmek kaçınılmazdır.
600 binlik artış
30 Mart 2012 tarihinde kabul edilen ve kamuoyunda “4+4+4 eğitim sistemi” olarak bilinen 6287 sayılı yasa ile birlikte eğitim sisteminde birçok değişiklik yaşanmıştır. Bu değişikliklerden biri olan okula başlama yaşındaki düzenlemeyle birlikte bugün yazımıza konu olan sorun ortaya çıkmıştır. Hatırlanacağı üzere söz konusu düzenlemeyle birlikte 2012-2013 eğitim öğretim yılında, 66 ayını doldurmuş çocukların okula başlaması zorunlu hale getirilmiş, 60-66 aylık olan çocukların okula başlaması ise veli inisiyatifine bırakılmıştır. Böylece 2012-2013 eğitim öğretim döneminde 1. sınıflara kayıt olan öğrenci sayısı bir önceki eğitim öğretim dönemine göre yaklaşık 600 bin artış göstermiştir. 1. sınıfa başlayan öğrenci sayısındaki artış beraberinde öğretmen, derslik, kitap gibi ihtiyaçların yanında bir planlama ve yönlendirme ihtiyacını da ortaya çıkarmıştır. Nitekim, Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) ilgili eğitim öğretim döneminde uygulamış olduğu kararlar ve yapılan yatırımlar neticesinde öğretmen, derslik, kitap gibi ihtiyaçlar süratle karşılanmıştır. Ancak, sekiz yıl sonra bu öğrencilerin bir lise yerleştirme süreciyle karşı karşıya kalacağı göz önüne alınarak ihtiyaç duyulan planlama ve yönlendirme süreçlerinin aynı süratle ve etkiyle işletilememiş olması bugün karşı karşıya kaldığımız sorunun temel nedenidir.
2018 yılında değiştirilen lise giriş sistemiyle birlikte öğrencilerin yaklaşık yüzde 10’u (Oran yerleştirme süreçlerinde farklılık göstermektedir) merkezi sınav sonucuna göre öğrenci kabul eden okullara kayıt yaptırma imkanına sahipken, geriye kalan öğrenciler ise adrese dayalı yerleştirme yöntemiyle öğrenci alan okullara kayıt yaptırmaktadır. 2012-2013 eğitim – öğretim döneminde 1. sınıfa başlayan öğrenci sayısındaki yaşanan artış ile birlikte mevcut lise yerleştirme sistemi düşünüldüğünde velileri ve öğrencileri endişeye sevk eden en temel sorun bu ifadelerle karşımıza çıkmaktadır; “Sınavla öğrenci alan okullarda bir kontenjan artışı olmaması halinde bu okullara giren öğrenci oranında azalma olacaktır.” Bu endişelerin önüne geçecek açıklama Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk tarafından geçtiğimiz günlerde yapıldı. Bakan Selçuk; merkezi sınavla öğrenci alan okulların kontenjanının sabit olmadığını, lise talebinde bulunan öğrenci sayısının yüzde 10’u olacak şekilde bir planlama sürecinin işlediğini ifade ederek, derslik ve bina ihtiyaçları konusunda planlamaların yapıldığını öğrencilerin ve velilerin endişe duymaması gerektiğini ifade etti.
Tekli öğretime geçiş hedefi
MEB’in son yıllarda ortaya koyduğu hedeflerde Türkiye genelinde ikili öğretimin tamamen sona erdirilmesi ve tekli öğretime tamamıyla geçişin sağlanması ifade edilmektedir. Bu minvalde ortaya çıkacak derslik ve bina ihtiyacını karşılayabilmek adına derslik inşalarına devam edilmektedir. Ancak, 9. sınıflarda bir önceki yıla göre yaklaşık 600 bin öğrencinin sisteme dahil olacağı düşünüldüğünde ifade edilen ve yıllardır takip edilen tekli öğretime geçiş hedefleri olumsuz anlamda etkilenebilir. 9. sınıf öğrenci sayısında yaşanacak artış, deprem riski bulunan eğitim kurumlarının boşaltılması kararıyla birlikte düşünüldüğünde 2020-2021 eğitim öğretim yılında ciddi bir derslik ihtiyacının ortaya çıkacağı söylenebilir.
2012-2013 eğitim–öğretim döneminde okula başlama yaşında gerçekleştirilen değişiklikle birlikte 66 aylık 448 bin 517, 60 aylık 163 bin çocuk okula başlamıştır. Ancak, bir sonraki eğitim–öğretim döneminde okula başlayan öğrenci sayısı aynı seviyede gerçekleşmemiştir. Böylece, 2020 yılında lise yerleştirmelerinde yaklaşık 1 milyon 700 bin aday sürecin içerisinde yer alacakken, 2021 yılında gerçekleştirilecek lise yerleştirmelerinde bu sayı yaklaşık 1 milyon 300 bine gerileyecektir.
Bu durum göz önüne alınarak kaynakların etkili ve verimli kullanmak adına geliştirilecek çözümlerin iyi planlanması ve bir yıllık süreçteki kontenjan sorununu çözmeye yönelik olması zorunlu hale gelmektedir.
Öğretmen ihtiyacı
Önceki yıllara göre liseye olan talebin artış göstermesi eğitim sisteminde bazı ihtiyaçlarını beraberinde getirmektedir. 9. sınıf öğrenci sayısındaki artışla birlikte liselerde öğretmen ihtiyacını ortaya çıkaracaktır. Bu durumun çözümü için kamuoyunda oluşan ilk çözüm önerisi sistemin yeni öğretmen atamalarıyla desteklenmesidir. Ancak, 2020 lise yerleştirmelerinde yaşanacak kontenjan sorununu dikkate alarak gerçekleştirilecek öğretmen atamaları önümüzdeki yıllarda norm sorununu ortaya çıkarabilir. Liseye olan talebin önümüzdeki yıllarda aynı seviyede devam etmeyeceği göz önüne alınarak çözümler geliştirilmelidir. MEB, bu sorunun çözümü için sistemdeki mevcut öğretmenlerin ders yükleriyle ilgili gerekli düzenlemeleri yaparak süreci yönetebilir.
2018 yılında lise yerleştirme sisteminde gerçekleştirilen değişiklik ile öğrencilerin yaklaşık yüzde 10’luk kısmı merkezi sınav sonucuna göre öğrenci alan liselere kayıt yaptırırken, geriye kalan öğrenciler adrese dayalı öğrenci kabul eden okullara kayıt yaptırmaktadır. Bu durum merkezi sınavla öğrenci kabul eden liselerde eğitim almak isteyen öğrencilerde ve velilerde endişeye sebep olmuştur. Kontenjan sorunu, sınavla öğrenci alan okulların yanında adrese dayalı öğrenci kabul eden okullarda da yaşanacaktır. Ancak, MEB’in yapmış olduğu farklı açıklamalarda lise kontenjanlarında bir sorun yaşanmayacağı ifade edilmiştir. Durumu yönetebilmek için alınacak ve uygulanacak kararlar üzerine özenle çalışılması gerekmektedir. Liseye olan talebi yönetebilmek için liselerde derslik ve okul kontenjanlarının arttırılması, yeni okulların açılması vb. önlemler alınırken her okulun bir kültüre sahip olduğu ve bir okul kültürünün kolay oluşmadığı unutulmamalıdır.
Lise yerleştirmelerinde tüm kriterlerin eşitliği halinde sıralamayı etkileyen kriterlerden olan yaş kriteri ortaya çıkan sorunu daha fazla derinleştirme riskine sahiptir. Lise yerleştirmelerinde puan ve diğer kriter eşitliğinde “küçük yaşa öncelik” uygulaması 2012-2013 eğitim hayatına başlayan öğrenciler, daha geç başlayan öğrencilere göre dezavantajlı duruma düşebilir.
Liseye giriş zorlaşır mı?
2019 yılında gerçekleştirilen lise yerleştirmelerinde öğrencilerin büyük kısmı istediği okullara yerleşmişlerdir. 2020 yılında liseye geçişte yaşanan öğrenci yoğunluğundan kaynaklı öğrencilerin birinci önceliğindeki okullara girişi geçmiş yıllara göre zorlaşabilir. Bu durum öğrencilerin istemediği bir okul türünde okumaktansa açık liseye veya özel okullara yönelmesine sebep olabilir. Açık lisede verilen eğitimin etkililiği ve verimliliğini arttırıcı önlemler alınmadan açık lise kısmında yaşanacak öğrenci sayısının artışı eğitim sistemi için istenen bir sonuç olmayacaktır. Benzer şekilde özel okulların fiziki kapasitelerinin ve eğitim kalitelerine yönelik planlamaların yapılmadan özel okullara yoğun bir öğrenci yönelimi özel okullar özelinde tüm eğitim sisteminin kalitesini ve verimliliğini tartışmaya açacaktır.
Çözüme yönelik öneriler:
- Ülkemizin nüfus dinamikleri göz önüne alınarak okul, ilçe, il ve bölge bazında yapılacak çalışmalarda her okulun, ilçenin, ilin ve bölgenin ihtiyaç ve beklentilerinin farklılaştığı görülecektir. Karar alma süreçlerinde bu farklılıklara yönelik politika çeşitliliğini sağlamak önem arz etmektedir.
- Öğrenci sayısında yaşanan artışın önümüzdeki yıllarda devam etmeyecek olması, soruna yönelik geliştirilecek çözümlerin iyi planlanmasını ve 4 yıl boyunca ortaöğretim sisteminde yer alacak öğrencilerin farklı sorunlarının hesaba katılmasını zorunlu hale getirmektedir.
- Liselerde yaşanacak öğrenci sayısı artışıyla birlikte ortaya çıkacak öğretmen ihtiyacının sisteme yeni öğretmen alarak giderilmesi durumunda önümüzdeki yıllarda norm sorununu ortaya çıkarması muhtemeldir. Önümüzdeki yıllarda norm sorunuyla karşılaşmamak için öğretmen ihtiyacı iyi bir planlama süreciyle yönetilmelidir.
- Merkezi sınavla öğrenci alan liselerde gerçekleştirilecek kontenjan revizyonları sırasında okul kültürünün ve yapısının korunması önemlidir.
- Lise yerleştirmelerinde puan ve diğer kriterlerin eşitliği durumunda dikkate alınan “küçük yaşa öncelik” uygulamasının 2020 yerleştirmelerinde uygulanmaması oluşacak muhtemel mağduriyetlerin önüne geçecektir.
- Halihazırda lise hazırlığı sürecinde olan öğrencilerin önünü görmesi açısından alınan ve alınacak önlemlerin iyi bir iletişim süreciyle muhataplara aktarılması gerekmektedir.
Eğitim camiası olarak, eğitim sisteminde yapılan değişikliklerin yıllar sonra sonuç verdiğini gösteren önemli bir konuyla karşı karşıyayız. Karşılaştığımız bu sorunun muhatabı öğrencilerin belirsizlik içerisinde bir sınav hazırlık süreci geçirdiğini unutmadan akılcı ve sonuç verecek adımların süratle atılması gerekmektedir.
Her şey eğitime değer,
Eğitime her şey değer…
[Star, 8 Mart 2020]