SETA > Yorum |
Yeni Ekonomi ve 2015 Bütçesi

Yeni Ekonomi ve 2015 Bütçesi

2015 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Tasarısı ve Orta Vadeli Mali Program'da da açıklandığı gibi, 2015'de yüzde 1,1 olarak hedeflenen bütçe dengesi/GSYH oranının, 2017'de yüzde 0,3 olacağı öngörülmektedir.

2002'ye kadar ülke ekonomisinin yumuşak karnı olan bütçe, kamuoyunda yalnızca borçlar, vergiler ve giderler olarak hatırlanırdı. Haksız bir yargı da değildi bu, çünkü 2002 yılında sadece bütçe açığının GSYH'ye oranı yüzde 11,5 olarak gerçekleşmişti. Bu nedenle, geçmiş yılarda imzalanan 19 stand-by anlaşması ve gerçekleşen 15 borç ötelemelerin başlıca sebebi borç ve bütçe açığı olmuştur. Dolayısıyla yüksek bir bütçe açığı ve borç oranına sahip bir ekonomide, meydana gelen krizler nedeniyle yatırımlara ayrılacak bir kaynaktan bahsedilemeyeceği de açıktır.

2002 sonrasında ise kamu maliyesinde izlenen kararlı, tutarlı ve rasyonel politikaların karşılığı fazlasıyla alınmıştır. Bugün Türkiye ekonomisinde borç ve bütçe açığı probleminin olmaması bunun göstergesidir. 2014 yılı için bütçe açığının GSYH içindeki oranının Maastricht kriteri olan yüzde 3'ün altında yani yüzde 1,4'e düşmesi ve borcun GSYH içindeki payının ise yine Maastricht kriteri olan yüzde 60'ın çok altında olan yüzde 33' e kadar inmesi, Türkiye için yıllarca ulaşılamayan hedeflerdendi.

Kamu maliyesinde sağlanan bu iyileşmeler, bütçe tasarılarının popülizmden uzak bir anlayışla, ülkenin orta ve uzun vadeli hedeflerin ve reformların merkeze alınarak hazırlanması sayesinde gerçekleşmistir.

BÜTÇE, BİR ÜLKENİN EKONOMİK RESMİDİR

Bu sebeple, 2002'den sonraki bütçe tasarıları Türkiye'nin ekonomik resmini çekmesi açısından önemlidir. Bütçe dengesinin Avrupa ülkelerine kıyasla ciddi bir başarı göstermesi, ekonomideki birçok değişkeni etkiliyor. Örneğin, bütçe gelirlerinin artışı, faiz harcamalarının vergi gelirleri içindeki payının azalması ve borç yükünün hafiflemesiyle elde edilen kaynaklar yatırımların finansmanını oluşturmaktadır. Dolayısıyla, gerçekleşen tutarlı bütçe öngörüleri, bir anlamda ülkenin bugününün resmini çekerken, yarını için de geniş manevra alanı oluşturma adına ipucu vermektedir.

2015 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Tasarısı ve Orta Vadeli Mali Program'da da açıklandığı gibi, 2015'de yüzde 1,1 olarak hedeflenen bütçe dengesi/GSYH oranının, 2017'de yüzde 0,3 olacağı öngörülmektedir. Bu durumda, yıllarca hayal olarak görülen denk bütçeye 2015 yılı itibariyle bir adım daha yaklaşıyoruz. Ayrıca, 2014 yılı bütçe gerçekleşmelerinin de öngörülen bütçe hedeflerine yakın olması, Türkiye'nin ekonomi yönetiminde hazırladığı orta ve uzun vadeli programlarının istikrarını ve tutarlılığını gösteriyor.

KAYNAKLAR BEŞERİ SERMAYEYE

2015 yılı Bütçesi'ni değerlendirirken, geçmiş bütçe tasarılarına hâkim olan anlayıştan daha geniş bir perspektifle hazırlandığını söylemek mümkün. Türkiye, 2023 hedefleri arasında da yer alan eğitim reformunu gerçekleştirebilmek, sosyal adalet ve gelir dağılımını düzeltmek ve sosyal koruma ile sosyal güvenliği toplumun tüm kesimlerine yaymak amacıyla, bu alanlara son yıllarda önemli kaynaklar aktardı.

Bakanlık bütçe payları dikkate alındığında, bu amaca yönelik hareket edildiği açıkça görülüyor. Bütçeden en fazla kaynak aktarılan ilk 5 bakanlık içinde Milli Eğitim Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın yer alması önemli bir değişimdir. Özellikle de 2002'den bu yana Milli Eğitim Bakanlığı'na ayrılan payın yaklaşık 7 kat artması insan kaynağına verilen önemin her geçen yılla beraber arttığını gösteriyor. Bu değişim insan kaynağının kalitesini yükseltirken,üretimin şeklini ve sonuçlarını da değiştirecektir.

Diğer taraftan, 2015 Bütçe Tasarısı'nda öne çıkan diğer bir konu ise, uzun zamandır 'akademik zam' olarak ifade edilen akademik personelin çalışma şartlarında yapılan iyileştirmedir. Bu iyileştirme yalnızca maaş miktarının artması olarak görülmemeli, aynı zamanda Türkiye ekonomisine insan kaynağını sağlayan üniversitelerin sistemdeki ağırlığının artması anlamına gelmektedir.

SEÇİM EKONOMİSİ GEÇMİŞTE KALMIŞTIR

Bu yılki bütçenin ayrı bir özelliği, 2015 yılında genel seçimlerin yapılacak olmasıdır. Eski Türkiye'nin ekonomi geleneğinde seçim ekonomisi alışkanlığı olmasına karşın AK Parti döneminde birçok alanda değişim yaşadığımız gibi, gerçekleşen 3 genel seçim, 3 yerel seçim, 2 referandum ve 1 cumhurbaşkanlığı seçimine rağmen geçmiş yılların aksine seçim ekonomisi uygulanmamıştır.

2015 yılı Bütçe Tasarısı da seçim ekonomisini geride bıraktığımızı gösteriyor. Vergi, tasarruf ve kaynak aktarım kalemlerindeki değerler, popülist yaklaşımdan uzaklaşıldığını kanıtlar niteliktedir. Bütçe'de benimsenen ekonomideki başarıyı sürdürülebilir kılmak için gerekli olan uygulamalardan taviz verilmemesi, Türkiye'nin günü kurtarmayı değil uzun vadeli başarıları hedeflemesinden kaynaklanıyor. Bu da, 2023 ekonomi hedeflerinin bugünden planlandığının ve bu hedeflerin uzak olmadığının habercisi niteliğindedir.

[Yeni Şafak, 27 Ekim 2014]