24 Kasım 2015 tarihinde bir Rus bombardıman uçağının Suriye sınırındaki mevzileri bombalarken Türkiye sınırlarını geçmesi ve yapılan uyarılara ragmen sınır ihlaline devam etmesi sonucu Türk jetleri tarafından vurularak düşürülmesi, son on yılda ikili münasebetlerde çok yönlü işbirliği kaydeden Türkiye ve Rusya arasında ciddi bir krize yol açtı. Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in ve Rus liderliğin olay sonrasındaki açıklamaları ve Moskova’nın Türkiye’yi doğrudan sıkıştırmaya yönelik izlediği politikalar, Türkiye-Rusya ilişkilerini neredeyse durma noktasına getirdi.
Peki, bu noktaya nasıl gelindi? Bu uçak olayı hangi koşullarda yaşandı? Moskova neden bu adımları atmayı tercih etti? Tarihi Türk-Rus münasebetleri bu konularda ne söylemektedir? Kriz sonrasındaki açıklamalar ve izlenen politikalar, bu sorunun boyutlarını aşmakta mıdır? Krizin meydana gelmesinde Rusya’nın son iki senede izlediği revizyonist politikaların rolü nedir? Türk-Rus ilişkilerinin geleceği nasıl şekillenecektir?
Bu çalışmada yukarıdaki sorular çerçevesinde “uçak krizi” ve Türkiye-Rusya ilişkileri konu edilecektir. Öncelikle Türkiye-Rusya münasebetleri tarihine kısaca göz atılarak ortak ilişki kalıplarına değinilecektir. Ardından söz konusu krizin hangi koşullarda meydana geldiğinden ve nedenlerinden bahsedilecektir. Burada daha ziyade Rus iç politikasındaki saiklerin etkili olduğu fikri işlenecektir. Kriz sonrasındaki açıklamalar ve tarafların pozisyonları özetlendikten sonra da önümüzdeki dönemde gerek ikili, gerekse bölgesel ve küresel düzlemde Türk-Rus ilişkilerinin nasıl seyredebileceğine dair muhtemel senaryolardan söz edilecektir. Özet olarak yazı, “uçak krizi” akabinde Rus liderliğin söylem ve eylemlerini ve ayrıca Putin yönetiminin son iki senedeki politik tercihlerini dikkate alarak Türkiye-Rusya ilişkilerinde uzun bir süre gerilim frekansının devam edeceğini ileri sürmektedir..