SETA > Yorum |
Stratejik Derinlik' Nasıl Okunur

‘Stratejik Derinlik' Nasıl Okunur?

Ahmet Davutoğlu Başbakanlık Başmüşavirliği görevini kabul ettiğinde kendisine yakın isimler, “Türkiye büyük bir ‘bürokrat' kazandı, ama Türk kamuoyu da büyük bir ilim adamından yoksun kaldı!” yorumunda bulunmuştu.

Muhtemelen göreve başladığı günlerde yakın çevresi Davutoğlu’nun aktif siyasete dahlini bürokrasi ile sınırlı kalacağını tahmin etmekteydi. İlmi çalışmalara dönme ve akademik hayatla bağını koparmama saikiyle hareket eden ve önce Dışişleri Bakanlığı sonra da Başbakanlık görevlerini devralması, bir beşer olarak “Tarihin içinde akmakta olma hissinin” heyecanlandırdığı Davutoğlu’nu yeni bir misyonla karşı karşıya bırakmıştır. Bu tarihin içinde akma hissinin Davutoğlu için son derece önemli bir zihni arka plan oluşturduğunu söylemek gerekir ki, onun ilmi ve tefekkür dünyasını bir kenara bırakarak salt bir siyaset zemininde ele almayı da imkansızlaştırır. 2001 yılında yayınlanan Stratejik Derinlik kitabı böylesi bir tartışmayı yapmak için iyi bir başlangıç olabilir.

Stratejik Derinlik Davutoğlu’nun en popüler kitabı olsa da zihni dünyasını anlamak için yeterli değildir. Davutoğlu’nun söz konusu kitabında Türkiye’ye yönelik coğrafi tanımlamalarının felsefi arka planını doğru anlaşılmadıkça mekan tasavvurunu doğru tanımlayamayız. Bu nedenle Stratejik Derinlik’i okumanın yolu farklı dönemlerde de olsa Davutoğlu’nun düşünce dünyasını şekillendiren gelişmelere ve bu bağlamda ortaya koyduğu üç ana metne odaklanmaktan geçer.

ZİHNİYET

Birbirinin devamı olacak şekilde bir üçleme bağlamında ele alınırsa şayet, Davutoğlu Alternatif Paradigmalar adlı eserinde, varoluş idraki ile siyasi idrak arasında karşılaştırmalı bir zihniyet ilişkisi kurma çabası taşır. Bu çerçevede, varlık-bilgi-değer temelli zihniyet parametreleri ile hukuk-ekonomi-siyaset yapılanmaları arasındaki etkileşimi anlamaya yöneldiğini söylemek rahatlıkla mümkündür. Davutoğlu’nun Medeniyet Dönüşümü başlıklı ikinci eserinde ise, Alternatif Paradigmalar eserinde kurguladığı ben-idraki kavramını, konjonktürel kimlik tartışmalarının ötesinde, varoluş idrakini tarihi ve siyasi idrak ile bütünleştiren içkin bir kimlik bilincini ifade etmek için geliştirdi. Söz konuşu her iki metinde de varoluş, tarihi ve siyasi idrak arasında tutarlı bir bağ olduğunu iddia etti ve bu üç idrak alanın bir kimlik bilinci etrafında kurulduğunu ortaya koydu. Stratejik Derinlik’de ise bunu biri tarih diğeri de coğrafya üzerinden ortaya koyarak “stratejik zihniyet” dediği kavramsal çerçevenin temeli olduğunu savundu. Bir bütün olarak bakıldığında ise her üç eserinde de bir analiz çerçevesi olarak medeniyet kavramına yönelerek yukarda bahsedilen üç idraki, bütünleştirici bir soyut düzlemde buluşturdu.

Yine birbirinden koparılamayacak bir biçimde Alternatif Paradigmalar’da “ben-idraki” anlayışı ekseninde tahkim edilmiş bir “öznenin”, Medeniyet Dönüşümü’nde uluslararası sistemdeki medeniyet ekseninde yaşanan dönüşümlerin, Stratejik Derinlik’de ise siyasal arenada sahneye giren “siyasi bir öznenin” ve bunun devlet politikasına yöneltilmiş stratejik bir çerçevenin inşa edilmesi söz konusudur. Davutoğlu’nun hepsinde de tarihsel olarak zihinsel dönüşüm ile ekonomi-politik dönüşüm arasındaki etkileşimi anlama ve anlamlandırma çabası vardır.

Davutoğlu’nu böylesi bir düzlem içinde ele aldığımızda, farklı dönemlerde de olsa “yüzleşme”, “hesaplaşma” ve “restorasyon” kavramlarının onun sosyal bilimler düşüncesini ve siyasal tasavvurunu yoğurduğunu söylemek mümkündür. Örneğin Medeniyet Dönüşümü’nde medeniyet ek