Seçim sonrası kurulacak yeni AK Parti hükümeti birçok meydan okuma ile karşı karşıya gelebilir. Bunların en başında hiç şüphesiz güvenlik meselesi vardır. Güvenlik bu seçimin en temel konusu ve en önemli belirleyeniydi. Fethullahçı terörden medya terörüne, PKK teröründen IŞİD terörüne birçok farklı terör odağının hedefi haline gelen Türkiye ağır bir güvenlik krizine sert bir cevap vermiş oldu. Dolayısıyla önümüzdeki dönemi güvenlik politikalarının işgal etmesi kadar doğal bir sonuç olamaz.
Halkın büyük çoğunluğunu tehdit dolu açıklama, eylem ve yayınlarla terörize eden bu gruplar ülkede bir otorite boşluğu yaratarak bu boşluk sayesinde kendi gündemlerini çoğunluğa dayatmanın peşine düştüler. Doğan güvensizlik endişesi sadece klasik güvenlik alanlarında değil, aynı zamanda ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda da hissedildi.
Ülkede son on beş yıllık dönemde elde edilen tüm kazanımlara sahip çıkmak anlamına gelecek bu seçim sonucu artık devlet otoritesinin yeniden inşasını gerekli kılmaktadır. Siyasal özgürlükten ekonomik istikrara, toplumsal uyumdan kültürel memnuniyete kadar toplumu ilgilendiren neredeyse tüm alanlar aslında ülkede güvenliğin yeniden sağlanmasına bağlı. Bu durum son altı aylık süreçte iyice açığa çıktı. Yönetimin de bu çıkan sonucu dikkate aldığı ve gerekli güvenlik tedbirlerini almakta hassas davranacağı ilk beyanatlarda oldukça açık bir biçimde görünüyor.
Yeni dönemde süreç odaklı değil, sonuç odaklı politikaların izleneceği şimdiden dile getirildi. Dolayısıyla yeni dönemde hedef ve yöntemler oldukça net. İstismara açık süreç yaklaşımı kenara bırakılacak. Terörün her türlüsünü sonlandırmak öncelikli hedef olacak. Bunun için de eldeki tüm imkanlar seferber edilecektir. Aksi halde ülkede ne özgürlükler ne ekonomik istikrar ne sosyal uyum ne de hukukun üstünlüğü sağlanabilir. Güvenlik en öncelikli ihtiyaçtır.
[Sabah Perspektif, 7 Kasım 2015]