Dün gelen sanayi verisi, yıllık gelişim itibariyle güçlü bir tablo çizerek dikkatleri üzerine çekti. Nitekim Nisan Sanayi Üretim Endeksi, evvelki Nisan’a göre %5,9 yükseliş kaydetti. Sanayinin 2. çeyreğe hızlı bir giriş yaptığını gösteren bu durum, esasen haberi daha önce salınan diğer indikatörleri de destekler nitelikte... Dolayısıyla sektördeki kıpırdanmayı izlemek güzel... Bununla birlikte, alt sektörler itibariyle farklı görünümler de var tabii.
Nisan ayına dair vaziyet böylece anlaşılmışken, aslında bu hafta sanayiye dair çok kapsamlı bir görünümü irdeleme şansına da nail olduk. Zira İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından yayımlanan “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” klasiği, sanayimizin en büyüklerinin yeni listesini sunarken, bir yandan da sektörün 2016 röntgenini çekmiş oldu.
Ben de bu vesileyle ilgilenenlere raporu incelemelerini tavsiye ederken, bazı ilgili hususları köşemize sığdığı kadarıyla anlatayım dedim. Dertten tasadan kurtulamadığımız 2016 yılında Türkiye sanayii nelere imza atmış? Seçtiğim maddeler halinde buyurun bakalım…
SATIŞLAR ARTARKEN…
İSO 500’ün kamuoyunda en ilgi çeken kısmının şirket sıralamaları olduğuna şüphe yok. Konuya bu alakaya binaen giriş yaparsak, 1 numaralı kuruluşun yine TÜPRAŞ olduğu görülürken, ilk 10’un yarısının otomotiv üreticilerinden oluştuğu göze çarpıyor. İlk 50 kapsamında baktığımızda ise, enerji ve motorlu taşıt üretiminin yanı sıra, elektronik, beyaz eşya, demir çelik ve gıda üreticilerinin yoğunlukları fark ediliyor. Bu bağlamda, söz konusu sıralamanın “üretimden satışlar” bazında yapıldığını da hatırlatmış olayım.
İSO 500 Raporu’na göre, sanayimizin en büyük 500 kuruluşunun gerçekleştirdiği “üretimden satış” tutarının 2016 yılında %8,8 arttığı anlaşılıyor. Bu artış ise, 2015’teki ilgili gelişime kıyaslandığında bir hızlanma anlamına gelirken, işin içine enflasyonu soktuğumuzda aslında pek de tat veremiyor. Öte yandan üretimden satışların yarıya yakınının ve bağlantılı artışın ciddi bir puanının, ilk 50 firmadan geldiğini ekleyeyim.
Satışlar bir köşede dursun; bu dönemde karlar ne âlemde diye de sormak gerekiyor. Bunun cevabı ise, karşımıza %33,2’lik bir artış olarak çıkıyor. Bu çift haneli “gelişim”, hem kendi çapında hem de 2015 yılındakine nazaran oldukça güçlü. Yalnız bu noktada da bir hususa dikkat çekmem gerekiyor: Bahsi geçen “toplam dönem karının” kabaca %70’i ilk 100 firma tarafından gerçekleştiriliyor. Ki 2016’da ortaya çıkan bu kallavi “kar büyümesinin” de, önemli ölçüde bu dilimdeki kuruluşlar tarafından gerçekleştirildiğini tespit ediyoruz.
Hatta net satışlar üzerinden hesapladığımız “satış karlılığı oranı” ilgili dönemde %5,6’dan %6,8’e yükselmiş ve burada da ilk 100’ün bariz hâkimiyeti var. Buna ek olarak, “faiz, amortisman ve vergi öncesi toplam karda” %22,8’lik bir artış varken, bunu net satışlara oranladığımızda %13,7’lik bir oran elde ediyoruz. 2016 yılında ilk 500’ün faaliyet karındaki artış ise %18,6. Buradan hareketle elde edilen faaliyet karlılığı oranının da, 2015’teki %8,7’den %9,4’e yükseldiği gözleniyor.
İHRACATIN LOKOMOTİFİ
Satış ve karlılığa dair belli başlı göstergeler bu mesajları verirken, bu rakamların arka planında “ihracat” verileri de elbette belirgin roller oynuyor. Üstelik söz konusu 500 firma, toplam ihracatımızın da önemli bir kısmını gerçekleştiriyor. İşte bu bağlamda İSO 500’ün ihracat performansını anlamakta fayda var.
Dolar bazındaki rakamlar, söz konusu grubun ihracatının 2016 yılında %3,1’lik hafif bir gelişim sergilediğini söylüyor. Hafif ancak Türkiye ortalamasının daralmış performansından hallice… Ayrıca önceki yıldaki çift haneli daralma göz önüne alındığında bu durum bir iyileşmeye işaret ederken, burada “bilhassa” ilk 50’nin kallavi katkısı göze çarpıyor.
İSTİHDAM KATKISI
Sanayi denince akla gelen bir diğer kritik unsur ise, şüphesiz istihdam… İSO 500’ün faaliyetleri 2016 döneminde yukarıdaki çerçevede gelişmişken, işin emek kısmında neler oldu diye de bakmak gerekiyor.
Bu doğrultuda veriler, Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşunun söz konusu senede %2,2 daha fazla çalışan istihdam ettiğini gösteriyor. Bu mütevazı gelişim oranı, 2015 verisine göre daha müspet bir görünüm sergilerken, 2016’da Türkiye ekonomisi genelindeki sanayi istihdamına kıyaslandığında da daha başarılı görünüyor.
Bakınız burada ise şöyle bir ayrıntı tespit etmek mümkün: Bahsettiğim %2,2’lik istihdam artışına başlıca “katkının”, yukarıda bolca geçen ilk 50’lik dilimlerden değil de daha aşağılardan geldiği dikkatimi çekmiş bulunuyor. Bunu da not düşmüş olayım.
Açıkçası bu noktada, köşemizin sınırlarını zorlamaya başladığımı fark ederek, konuyu toparlamaya başlamam gerekiyor. Mamafih İSO 500 çalışması, belirttiğim gibi, incelenmesi gereken çok kapsamlı verilerden oluşuyor. Yukarıda özetlediğim verilerin önemli kısmı, 2016 gibi olumsuz bir yılda sanayicimizin azminin sürdüğünü göstermesi açısından mühim. Bununla birlikte, İSO Başkanı Erdal Bahçıvan’ın da belirttiği gibi, işin bir tarafı da dönüp dolaşıp yine finansman problemine geliyor. Nitekim finansman giderlerinin, sanayicimizin hevesini kıran bir unsur olmayı sürdürdüğü gözleniyor.
Ve son bir not düşmeden de geçmeyeyim: Çalışmaya göre, 2016 yılı Ar-Ge verilerinin pek pembe olduğu söylenemez. Nitekim bu dönemde İSO 500 genelinde Ar-Ge giderleri %16,3 gerilemiş. Sanayimizin devlerinin bu konuda yeniden canlanmasını ümit ediyoruz.
[Yeni Şafak, 9 Haziran 2017].