2007-2010 yılları arasında sürdürdüğü ilk Alevi açılımından sonra iktidar partisi, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Hacıbektaş ve Dersim (Tunceli) ziyaretleri ile yeni bir Alevi açılımı başlattı. 'İlk açılım' daha çok Alevi toplumsal aktörlerini ve taleplerini devlet nezdinde meşrulaştırıp diyalog kanallarını açmayı hedeflemekteydi. 'İkinci açılım' ise çeşitli aksaklıklarla karşılaşan diyaloğu yeniden işler hale getirmek amacını taşıyor. Bu çerçevede, duygusal kopuş ve tarihsel travmalarla derinlikli ve sahici bir şekilde yüzleşilmesi hedefleniyor. Bu yönüyle ikinci Alevi açılımı daha iddialı bir gündeme sahip.
Alevilerin toplumsal taleplerini karşılayabilmenin önünde halen çeşitli hukuki ve siyasi engeller bulunuyor. Cemevlerinin hukuki statüsü, zorunlu din dersleri, nüfus cüzdanlarındaki din hanesinin kaldırılması talebi, Alevi dedelerine maaş bağlanması ve Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bütçesi gibi konular Alevilerin sorunları ile ilgili tartışmalarda sıkça dile getiriliyor. Bütün bu sorunların giderilmesine dair seçenekler çeşitli platformlarda tartışılıyor ve Alevilik tartışmaları daha çok bu talepler etrafında yoğunlaşıyor. Ancak şunu net bir şekilde ifade etmek gerekir ki Alevi meselesi yalnızca hukuki, siyasi, kurumsal veya toplumsal bir mesele değildir.
Alevi meselesi son derece karmaşık ve çok boyutlu bir kimlik sorunudur.
Bu sorunun temelleri kimilerine göre Kerbela olayına, kimilerine göre Osmanlı-Safevi gerilimine, kimilerine göre ise çok daha öte bir tarihsel uzama dayanmaktadır.
Her ne kadar bu birikimin temel muhatabı günümüzün siyasi ve toplumsal aktörleri olmasa da bu tarihi birikim ile yüzleşme vazifesi AK Parti hükümetine miras kalmıştır.
DUYGUSAL BİRİKİM
Bir kimlik sorunu olarak Alevi meselesi, diğer birçok kimlik sorununda olduğu gibi, tarihsel kökenleri, toplumsal anlatıları, tarafları ve birbiriyle tam örtüşmeyen pozisyonları nedeniyle son derece karmaşık bir niteliğe sahiptir. Bu meselenin sağlıklı bir şekilde konuşulup tatmin edici bir çözüme bağlanamamasının önündeki başlıca engeller ise ne hukuki, ne de siyasi alandaki engellerdir. Asimile olma korkusu, mağduriyet hisleri, çeşitli önyargılara muhatap olma, kalıp yargılarla aşağılanma ve kendi potansiyellerini tam olarak gerçekleştirememekten dolayı oluşan kaygı uzun yıllar Alevi toplumunda olumsuz bir duygusal birikim oluşturmuştur. Hukuki ve siyasi konular da elbette önem arz etmektedir. Ancak yüzyıllar boyu birikerek tortulaşmış olan psikolojik engelleri aşma yönünde kayda değer adımlar atılmadan Alevilerin devlet ile ve özellikle muhafazakâr Sünni camia ile sağlıklı ilişki kurmalarını beklemek güçtür.
DAVUTOĞLU'NUN HAMLESİ
Alevi sorununun çözülmesi büyük ölçüde korku, kaygı, mağduriyet ve dışlanmışlık hisleri ile kökleşmiş olan toplumsal psikolojik eşiklerin aşılması ve psikolojinin dönüşüm ile mümkün olabilir.
Kamu yönetimi alanında atılacak hukuki ve siyasi adımlar psikolojik dönüşüme olumlu katkı sağlama açısından gerekli ancak yetersizdir.
Başbakan Davutoğlu'nun Hacıbektaş ve Dersim çıkışları bu tarihi birikim ile yüzleşme açısından önemlidir. Aynı zamanda Ortadoğu'da etnik ve mezhepsel kutuplaşmanın en üst düzeyde olduğu bir dönemde yapılmış olması nedeniyle de son derece değerlidir.
Devlet ile Alevileri, daha özelde de Dersimlileri barıştırmaya yönelik atılan en kayda değer hamledir.
Benzer bir hamlenin Hacı Bektaş'ta da atılmış olması bu konuda samimi bir inisiyatifin söz konusu olduğunu göstermektedir. Alevilerin, kendilerine 'öteki' olarak gördükleri muhafazakâr Sünni camiayı büyük ölçüde temsil eden ve güçlü liderlik pozisyonuna sahip bir siyasal hareketin böylesi bir açılım yapmış olması Alevilerle Sünnileri ve Alevilerle devleti uzlaştırma açısından tarihi bir hamledir. Alevi yurttaşların sorunlarının Sünni toplumsal kesimin çoğunluğunun siyasi desteğini almış bir siyasi iktidar tarafından çözülmeye çalışılması sahici ve kalıcı bir toplumsal mutabakatın kapısını aralayacaktır. Alevi kimlik sorunun çözülmesi yönünde yakalanan 'momentum' kaçırılmaması gereken bir imkandır.
Tarihi süreç içerisinde oluşan birçok kimlik sorununda olduğu gibi Alevi meselesinin çözümü de uzun yıllara yayılacaktır. İkinci Alevi açılımı serüveni, Alevi kimlik sorunlarının çözümü konusunda psikolojik eşiklerin aşılması açısından önemli adımlarla yola koyulmuştur.
[Sabah Perspektif, 29 Kasım 2014]