Türkiye'nin PKK terör örgütüne karşı gerek konvansiyonel askeri harekâtları gerekse nokta operasyonları tüm hızıyla devam ederken, Peşmerge – PKK arasındaki mücadele ise beklendiği gibi Suriye'de YPG/SDG'nin kontrol ettiği bölgelere de sirayet etmiş durumda. Her ne kadar ABD'nin girişimiyle KDP'ye yakın Suriyeli Kürt unsurların çatı yapılanması ENKS ile PYD terör örgütü arasında bir süredir uzlaşı görüşmeleri gerçekleşmiş olsa da Peşmerge-PKK çatışması uzlaşı görüşmelerinin tamamen başarısızlığa uğramasına sebep oldu. ABD'nin PYD/YPG'yi KCK'dan ayrıştırarak Mazlum Abdi liderliğinde yeni bir PKK denemesi de boşa çıkmış görünmekte. Nitekim süreç boyunca bağımsız bir görüntü çizmeye çalışan ve KDP liderliğiyle görece iyi bir ilişki kurma çabasında olan Mazlum Abdi ve PYD/YPG lider kadrosu, son süreçte sert şekilde KDP'yi suçlayan açıklamalar yaparak, örgütün söylemiyle tutumunu "netleştirmek" durumunda kaldı.
Abdi, uzun bir süre Peşmerge ile PKK arasında yaşanan gerilime rağmen görece tarafsız bir tutum almaya çalışıyordu. Nihayetinde gerek ABD'nin telkinleri gerekse ekonomik olarak Fişhabur/Semalka üzerinden IKBY'ye olan bağımlılık bu pozisyonu rasyonelleştiriyordu. Arka planda ise bazı analistler KCK liderliğine karşı daha bağımsız olma çabasının da bir tezahürü olarak bu tutumu anlamlandırıyordu.
Nitekim Abdi'nin ilgili pozisyonu IKBY'de de karşılık bulmaktaydı. Özellikle ABD himayesinde devam eden ENKS-PYD görüşmelerinde tahkim olan bu pozisyon Kandil'i fazlasıyla rahatsız etti ve patronun kim olduğunu Suriye sahasında göstermeye başladılar. Doğrudan Kandil adına sahaya inen Bahoz Erdal ve Sofi Nurettin gibi isimler Abdi'yi hizaya çekerken, Devrimci Gençlik Hareketi (Ciwanen Şoreşger) gibi Kandil'e bağlı terör unsurlarıyla harekete geçerek ENKS ofislerini kundaklamaya başladı. Uzlaşı görüşmeleri böylece zora sokulurken, görüşmelerde özellikle sonuçsuz kalan başlıklardan birisi de Roj Peşmergeleri oldu. Roj Peşmergeleri Suriyeli Kürtlerden oluşan bir yapıyken, ENKS'nin resmi askeri kanadı olarak tasarlanmıştı. YPG'nin Suriye'den tehcir ettiği Kürtlerden oluşan Roj Peşmergeleri, IKBY tarafından PKK'ya ve alt bileşenlerine karşı Sincar ve Suriye'de kullanılmak üzere dizayn edildi denilebilir. Kandil'in Roj Peşmergeleri'nin Suriye'ye geçmesine şiddetle karşı olduğu da biliniyor.
Nihayetinde, Peşmerge ve PKK arasında Irak'ta giderek yükselen çatışma ve güç mücadelesi tarafların Suriye denklemindeki pozisyonlarını da etkiledi. İlk büyük hamle KDP'den geldi. PYD ve sözde Özerk Yönetimin Erbil temsilcileri gözaltına alınarak tutuklandı. PYD/YPG bölgesini IKBY bağlayan Fişhabur/Semalke sınır kapısı bir süre kapatıldı. Daha önce de Fişhabur-Rabia hattında YPG'li çok sayıda unsur sınır hattındaki Peşmerge karakoluna saldırırken, bir sürede bölgeyi işgal edip geri çekilmişlerdi. PYD/YPG'ya bağlı asayiş güçleri ENKS'li siyasetçi ve aktivistleri tutuklamaya başladı. Kamışlılı siyasetçi Emin İsa'nın YPG/SDG hapishanesinde işkence ile öldürülmesi ise taraflar arasındaki gerilimi oldukça yükseltti. Emin İsa'nın Kürdistan Demokrat Partisi – Suriye (KDP-S) üyesi olduğu akılda tutulduğunda, 22 Mayıs tarihinde gözaltına alınmasından işkencede öldürülmesine değin tüm süreç PKK'nın adeta KDP liderliğine verdiği bir mesaj olarak okunmuştur. Emin İsa'nın katledilmesinin ardından taraflar arasındaki gerginlik Suriye sahasında da had safhaya ulaşmış bir görüntüdedir.
Sonuç olarak, Peşmerge ve PKK arasında IKBY'de başlayan çatışma ve güç mücadelesi adım adım kaçınılmaz olarak Suriye'yi de içine çekerken, ABD'nin PYD/YPG ile ENKS'yi bir araya getirerek "Kürtler" arası birlik çabası boşa çıkmıştır. Yine Mazlum Abdi'nin en azından kısa vadede KCK liderliğinin etkisinden kolay kolay çıkamayacağı görülmektedir.
[Sabah, 17 Temmuz 2021].