SETA > Video |

Paralel Yapıya Operasyon ve Mağduriyet Söylemi

SETA Siyaset Araştırmaları Direktörü Hatem Ete, paralel yapılanmaya ilişkin yargı süreci selametle gerçekleşirse, yapının mağduriyet söylemine kaynaklık eden retoriğinden vazgeçmek durumunda kalacağını belirtti.

Türkiye çapında 22 ilde aynı anda başlatılan ve 100’den fazla emniyet görevlisinin gözaltına alındığı Paralel Yapı Operasyonu’nu Kanal 24 ekranlarında yayınlanan Siyaset 24 programında değerlendiren SETA Siyaset Araştırmaları Direktörü Hatem Ete, paralel yapının 30 Mart seçimlerinde bir sonuç alamamasının avantajlarının yaşandığı değerlendirmesinde bulundu. Gelinen süreçte, bu kadar fazla parmak izi bırakan bir yapının geriye dönüp bakması ve geri çekilmesi gerektiği değerlendirmesinde bulunan Ete, “Kamuoyunun gözü önünde bir mağduriyet söylemine başvurdular. Daha önce kullanmaktan imtina ettikleri kadar çok fazla dini argüman kullanarak, hak, hukuk, adalet, zalimlik, mazlumluk, mağduriyet ve benzeri şeylerle bol ayetli, bol hadisli argümanlarla, bir şekilde sahip oldukları inançlardan ötürü devletle bir problemleri varmış izlenimi uyandırarak, bütün varlıklarıyla eski teşebbüslerini sürdürmeye devam ettiler.” dedi.

Konuşmasının devamında, paralel yapı meselesine dair ilk defa bir retoriğin ötesine geçilip somut bir şekilde yargı karşısına çıkarılan bir eylemle karşı karşıya olunduğunu belirten Ete, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Dün içeriye alınan kişilerin bir kısmını Hrant Dink olayından hatırlıyoruz. Bir kısmını Zirve katliamı davasındaki müdahilliği ile hatırlıyoruz. Bir kısmını 7 Şubat’tan hatırlıyoruz. Bir kısmını 17 Aralık, 25 Aralık operasyonlarından hatırlıyoruz. Şunu net olarak görmemiz lazım, bu tür operasyonlar sayıları binleri bulan kişilerle hayata geçen operasyonlar olmuyor zaten. Devletin kritik kurumlarında sayısı elliyi bulmayan kişilerin birbirleriyle entegre olarak yürüttükleri projelerle hayata geçiyor. Dün tam da bu aktörlere yönelik ciddi bir operasyonun yapıldığı anlaşılıyor. Önümüzdeki dönemde eğer bu selametle soruşturulabilirse, bence bütünüyle bu mağduriyet söylemine kaynaklık eden retorikten vazgeçilmek durumunda kalınır. Bu mağduriyet söylemine gerekçe teşkil edebilecek eylemlerden de geri durulmaya başlanır.”