Milliyetçi hareketler ironik olarak düÅŸmanlar üreterek iç bütünlüÄŸünü ve sürekliliÄŸini bu düÅŸmanlar üzerinden saÄŸlar. Türkiye'de milliyetçi ideolojiyi benimseyen Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) bu gerilimleri yaÅŸayan ve yansıtan bir oluÅŸum. Öncelikle MHP ve Türk milliyetçiliÄŸi arasında tam bir örtüÅŸme yaÅŸanmaması, bu partinin siyasal reflekslerini sınırlamakta. MHP bazen Türk milliyetçiliÄŸinin sınırlarını zorlayan Anadolu coÄŸrafyası dışına taÅŸan daha geniÅŸ bir Türk kimliÄŸi savunusu ile ortaya çıkarken, bazı durumlarda ülkenin sınırlarının çok ötesine ulaÅŸan siyasal ve ekonomik etki alanını anlamakta zorlanıyor.
MHP milliyetçiliÄŸi, manevi ve sembolik anlamı geniÅŸ, tepkisel bir anlayış olarak geliÅŸiyor. Manevi alanı çoÄŸunlukla devlet, kısmen de millet dolduruyor. MilliyetçiliÄŸin bayraktarlığını yapan bir partinin, milletin oyu ile iktidara gelememesi, bu partinin tercihini devletten yana yapmasına yol açıyor. Üniversitelerde baÅŸörtüsü konusunda olduÄŸu gibi, MHP devlet ve millet arasında kaldığı dönemlerde tercihini devletten yana yapıyor. MHP'nin tercihi tartışıldığı gibi "erkekliÄŸi ya da ürkekliÄŸi" ile ilgili deÄŸil, yapısal bir durumun sonucu.
MHP'nin devlet eksenli, sembolik alanı geniÅŸ ancak tepkisel milliyetçiliÄŸi, siyaseten bu partiyi etkisizleÅŸtiren bir durum. Ä°deolojisinin merkezine konan ve her ÅŸeyin ötesinde algılanan devlet, hem ÅŸekil hem de içerik olarak gözden geçirilmesi, zaman zaman yeniden yapılanması gereken bir olgu. Ancak MHP'nin devlete atfettiÄŸi kutsallık, bir dokunulmazlık alanı oluÅŸturuyor. Bu dokunulmazlık hem kurum ve deÄŸerleri ile devlet yapısını hem de spesifik yorumlarıyla devlet politikalarını kapsıyor. Sonuçta, ülkenin en temel konularında tutuk, politika üretemeyen, inisiyatif almada geciken bir parti politikası ortaya çıkıyor.
Bu siyaset tarzında düÅŸünsel yaratıcılığın izine bile rastlanmıyor. Yeni olana en basit ifadesiyle pozisyon almada zorlanan MHP, çözüm olarak tepkisel bir karşı çıkmayı, statükoya dört elle sarılmayı tercih ediyor. Bir yanda devleti ululama, diÄŸer tarafta ise statüko yanlısı muhafazakar tutum, MHP için dönemsel düÅŸmanlar üzerinden sert bir dille yürüttüÄŸü sembolik alanı geniÅŸ ama aynı ölçekte reel karşılığı olmayan gerilim alanlarını zorunlu kılıyor. Parti kurultaylarında yapılan konuÅŸmalar, iktidar eleÅŸtirileri bu gerilim politikası üzerinden yürütülüyor.
MHP'deki potansiyel dinamizm MHP'nin tavrı dış politikada aynı ÅŸekilde statüko yanlısı tutumun uzantısı. Anlaşılması zor bir özgüven sorunu ile ülke sınırları dışında yaprak kımıldasa tehdide dönüÅŸeceÄŸi algısı, MHP'nin dış politika ile ilgili konularda düÅŸüncesini belirliyor. Bölünme endiÅŸesini kıyasıya yaÅŸayan bu dünya görüÅŸü, iç siyasetteki sıkışmışlığını dış politikada da yaşıyor ve ufku ülke sınırları ötesine geçmiyor. Milliyetçi düÅŸüncenin ÅŸekilleniÅŸi itibarıyla en azından Türk cumhuriyetleri ve Balkanlar ile ilgilenmesi gerekirken, sadece Kıbrıs ya da AB gibi geniÅŸ çerçeveli baÄŸamlar ile ilgili tehdit-düÅŸman zinciri dışına çıkmayan yorumlar yapılıyor.
MHP'nin sorunları, dış politikanın devlet politikası olduÄŸu algısı, bu politikanın MHP dışında partiler tarafından ÅŸekillenmesi ve son tahlilde ise iktidarda bile olsa MHP'nin devletle kurduÄŸu sembolik iliÅŸkinin pozisyon almasını güçleÅŸtirmesidir. Bu kısır döngüden çıkmanın yolu millet eksenli yeni bir bakışla, toplumsal taleplerle uluslararası alanda ortaya çıkan gereklilikleri ülke çıkarları ekseninde barıştıracak formüller üzerinde çalışmaktır. Ancak MHP kendini dar ulusal alana hapsederek, uluslararası alanı durup dinlenmeden Türkiye aleyhine komplo üreten bir alan olarak tanımlıyor.
Türkiye kritik bir dönemden geçiyor. Hem içeride, hem dışarıda ciddi meydan okumalar ve aynı zamanda fırsatlar mevcut. MHP'nin geri kalan saatini, dünya zamanına ayarlayıp kendini hapsettiÄŸi kısır döngüden çıkması gerekiyor. MHP'nin dayandığı toplumsal kesimde ülkenin ufkunu geniÅŸletecek dinamizm mevcut. Bu dinamizm ve potansiyelin daha iyi bir Türkiye için deÄŸerlendirilmesinin önündeki tek engel, MHP yönetiminin kendi önüne koyduÄŸu bariyerler.
Sabah - 11 Kasım 2009