Cumhurbaşkanı Erdoğan, son grup toplantısında görmeye alışkın olduğumuzdan çok daha sert bir tonda konuştu. Ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun Zeytin Dalı Harekâtı konusundaki sözlerine yönelikti Cumhurbaşkanı'nın sert açıklamaları. Çünkü ortada Türkiye'nin, ülke-millet ve devlet olarak beka tehdidine karşı giriştiği ve şehitler verdiği bir askeri operasyon söz konusuydu! Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı'nın grup toplantısında belirttiği gibi açık açık "PYD bir terör örgütüdür, DHKP-C bir terör örgütüdür" diyemedi bugüne kadar. Bununla birlikte, Türkiye'nin millet olarak kenetlenip bir istikamete gitmeye başladığı zamanlar da hep ters istikamete yürüdü. Afrin konusunda da Kılıçdaroğlu, kendinden bekleneni yaptı. Ya yapmasa mıydı? İyi tarafından bakalım. Demokratik usul gereği herkes operasyon öncesinde endişelerini ve düşüncelerini dile getirebilir. Demokrasi tahammül işidir; operasyon esnasında da eleştirilerde bulunulabilir. Buna da eyvallah... Hatta biraz daha iyi tarafından bakalım; Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin iyiliğini düşünerek bu sözleri ülke gündemine getirip sorunsallaştırıyor, diyelim. Diyelim, diyelim ama ortada böyle bir şey yok ki! Kılıçdaroğlu açık açık "Afrin'e girmeyelim" diyor. Bunun sebebini de şehit sayısı artabilir diyerek açıklıyor. Tamam ama o zaman alternatif nedir? Ne yapmalı Türkiye? Afrin kent merkezine girmeden harekât amacına ulaşabilecek mi? Yani Afrin kent merkezine girmeden terör örgütü unsurları PKK/PYD/ YPG bu bölgeden temizlenecek mi? Kılıçdaroğlu Afrin harekâtının amacının ne olduğunun farkında mı acaba? Türkiye Zeytin Dalı Harekâtı'na yayılmacı bir hevesle başlamadı! Bir sabah hükümet yetkilileri uyanıp, Fırat Kalkanı bitti, şimdi Afrin'e hadi bakalım da demedi. Bu operasyon, Türkiye'nin yıllardır mücadele ettiği terör örgütü PKK'nın bir devlet haline getirilerek Türkiye için Kuzey Suriye sınırında büyük bir tehdit oluşturmaması için başlatıldı. Sınırın hemen yanından ellerine aldıkları füzeleri sivillerin üzerine doğrultarak ateşleyen terör unsurlarına karşı başlatıldı. Kılıçdaroğlu sanki her zamanki gibi sırf hükümetin söylediğinin tersini söyleyeyim de ana muhalefet olma görevimi yerine getireyim diyerek dış mihrakların ağzıyla konuşuyor! ÖSO konusunda da aynı şekilde hareket ediyor. ÖSO'nun terör unsurları barındırdığını iddia ediyor. AB D tarafından dillendirilen bu açıklama Kılıçdaroğlu'nun dilinde pelesenk oldu. Ancak her zamanki gibi Kılıçdaroğlu iddialarının altını doldurmuyor. ÖSO'nun barındırdığı terörist unsurlar neler? Merih'ten dün gelmiş olan dünya dışı canlılardan bahsetmiyoruz! Suriye krizi patladığından beri savaşan, ne zaman sahaya çıktıkları belli olan, mücadele ettikleri cephelerin ortada olduğu, kiminle birlikte kime karşı savaştıkları açık ve net olan ve bugün Zeytin Dalı Harekâtı'nda ordumuza destek olan bir gruptan bahsediyoruz!
TÜRKİYE'DE SİYASET Gündemde bir Başbuğ tartışması var. İlker Başbuğ'un Afrin açıklaması, sonrasında CHP'nin adayı olacağı yönündeki açıklamalar vs... Bu açıklamalardan ziyade daha genel bir konuya kafa yormayı yeğliyorum. Ne yazık ki Türkiye'de hala zamanın, tarihin dışında kalan kişiler var! Türkiye 2000 sonrası büyük değişimleri yaşamamış gibi davranıyorlar. Sanki 90'lar ve öncesinde askerin siyaset üzerindeki yoğun ağırlığını tecrübe etmemiş ve bu ağırlığın gündelik hayattan siyaset kurumuna, oradan ekonomiye, devletin her alanına olumsuz sonuçlarını görmemiş, yaşamamış, bilmiyorlar gibi... Türkiye, tüm bunları atlattı, aştı. Bugün Türkiye'de asker-sivil ilişkileri bambaşka bir noktaya geldi; normalleşti. Ne yazık ki bu hikaye bazı insanlarda yok! Bu insanlar 2018 Türkiye'sinde 90'ların 80'lerin aklıyla yaşıyorlar; aşkın bir birim olarak devleti bir yere konumlandırıyorlar. Hükümeti de sadece yol yapan, çiçek diken bir yapı zannediyorlar. Türkiye'de bu günler geride kaldı! Artık, siyaset kurumu var! Cumhurbaşkanıyla, hükümetiyle, meclisiyle, muhalefetiyle bir siyaset kurumu var! Bu kurum ülkede bir askeri operasyon yapacaksa yegâne söz sahibi olarak bunu planlar ve uygular. Operasyonla ilgili teknik bilgiyi tabi ki askeriyeden alır. Tıpkı bu operasyona karar vermeden önce harekâtın ekonomik boyutuyla ilgili teknik bilgiyi ilgili bürokratlardan ve ilgili birimlerden aldığı gibi... Bu işin doğrusu ve normali de budur![Takvim, 16 Şubat 2018]