Referanduma doğru her gün yarış biraz daha kızışıyor. Partiler son kozlarını oynamaya başladı. Ama etrafta hala yoğun miktarda kararsızlar olduğu iddia ediliyor. Olabilir. Referandumlarda çok sayıda kararsız olması genelde yüksek ihtimaldir.
Ama bu kararsızlar meselesini yanlış değerlendirmemek lazım. Buradan referandumda oylanan on sekiz maddenin iyi anlaşılamadığı veya bu maddelere desteğin yeterli olmadığı gibi erken sonuçlar üretilmemeli.
Kararsızların kararının ne olacağı konusuna biraz yakından bakmakta fayda var.
Kararsızlar aslında çoğunlukla kararsız değildir.
Bazen anketlere böyle cevap verip geçerler. Bazen önemsemedikleri için böyle davranırlar.
Siyasal çekişmelerin böylesine yüksek olduğu dönemlerde vatandaşlar kararlarını kendine saklama eğilimine girebiliyor.
Türkiye özelinde bunun biraz daha fazla olabileceğini öngörmek lazım. Bu ülkede vatandaşın siyasal kararı üzerinden ağır hakarete uğradığı ve "Hayır" destekçilerinin toplumsal baskısının hala daha kuvvetli olduğu düşüldüğünde vatandaşın kararını anketçilerle paylaşmak istememesi gayet doğaldır. Bakmayın siz etrafta hayırcıların baskı altında olduğuna dair söylentilere.
Tam tersine. Çarşıya, pazara, bakkala, berbere giderseniz ve oralardaki siyasal tartışmalara dâhil olursanız görürsünüz kimin baskı altında olduğunu. İktidar partisinin "Evet"i desteklemesi "Hayır"cıların cüret ve cesaretinden hiçbir şey eksiltmemiş.
Hala cumhuriyet mitingleri dönemine benzer küstah tavırlarıyla sükûnet içindeki "Evet"çiler üzerinde baskı kuruyorlar. Anket firmaları veya medyacılar ne derse desin, biz yıllarca toplumda bu baskıyı defalarca izledik. Ve aslında şu satırları okuyan pek çok kimse bahsettiğim cüretkar tavrın ne olduğunu gayet iyi bilir. AK Parti'nin yüzde elli oy aldığı bir seçim öncesinde dahi bu gruplar halkın üzerinde öyle bir hava estirirler ki, AK Parti destekçileri her seçime giderken bu kez kaybediyoruz galiba diye giderler. Tam da bu nedenle ben kararsızların aslında büyük çoğunluğunun "Evet"çiler arasından çıktığını düşünüyorum. Sandık önlerine geldiğinde kararsız olduğunu söyleyenler "Evet" oyunu daha çok tercih edecektir. Kararsız sayısının yüksek olmasında bir başka neden bunun bir seçim değil referandum olmasıdır. Referandumlarda sadece iki seçenek olduğundan kararsız sayısı yüksek gibi görünür. Örneğin yüzde onluk bir kararsız kitleyi altı parti arasında bölüştürdüğünüzde büyük etkisi olmayabilir ancak iki seçenek arasında bölüştürdüğünüzde çok etkisi olacak gibi görünür. Ama aslında bu kararsızların dağılımı da ona göre olacaktır. Yani yüksek çıkma ihtimali daha yüksek olan "Evet"e doğru kaymalar fazla olacaktır.
Kararsızların son günlere doğru daha da netleşmesi beklenebilir. Ama bu son güne kadar gerçekleşmese bile seçmen sandığın başına gittiğinde son anda kararını verirken siyasal kimliğine göre hareket etme eğilimine girer. Yine yapılan anketlerden bildiğimiz kadarıyla kararsızların çoğunluğunu muhafazakar sağ seçmen oluşturuyor.
Bu seçmen grubu birçok his ve düşünceye sahip olabilir. AK Parti iktidarını destekliyor olabilir ancak referandumda desteklemediği maddeler bulunabilir. Veya AK Parti iktidarına dair eleştirileri olabilir fakat referandumda eli "Hayır"a gitmiyor olabilir.
Kararsızların birçoğu referandum günü bu durumla karşı karşıya kalacak. O zaman da siyasal kimliğin devreye girmesi kimseyi şaşırtmasın. O muhafazakar sağ seçmen CHP ve HDP çizgisinde oy kullanıyor olmayı hazmedemez. Dolayısıyla kararsızların birçoğu son anda karar alırken öteki ile olan ilişkisi üzerinden karar verecek.
Kısaca söylemek gerekirse, kararsız sayısı çok yüksek ve referandumu beklenmedik biçimde etkileyecek demek gerçeği yansıtmıyor.
Aslında karasız sayısı referandumlarda olması gerektiği düzeyde ve zaman içerisinde kendi mecrasını da bulacaktır..
[Takvim, 4 Nisan 2017].