Irak’ta Maliki Hükümetine karşı uzun süredir devam eden isyan dalgası, 11 Haziran’da Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD/İD - Devlet’ul Islamiyye fil’l Irak ve’ş Şam) liderliğinde, Ensar el-İslam (Cemaat Ensar’ul-İslam), Nakşibendi Ordusu (Jeyş’ur Rical et-Tarikat’un Nakşibendiyye), Irak İslam Ordusu (El Ceyş’ul-İslamfi’l Irak), Irak Aşiret Devrimcileri Askeri Konseyi ve 1920 Devrim Tugayları (Ketaib es-Sevret’ül-İşrin) örgütlerini de içinde barındıran bir ölçekte ivme kazanarak ülkenin kuzeydeki en büyük şehri Musul’u ele geçirmeyi başarmış ve Sünni Arap çoğunluğun olduğu Ninova, Diyala, Anbar ve Selahaddin eyaletlerinin önemli bir kısmından da Merkezi Irak Ordusu’nu çıkartmıştır. Sadece Musul’dan 500 bine yakın insan Irak’ın diğer bölgelerine göç ederek, Ninova eyaletinden kaçmıştır. Musul’dan göç edenlerin bir kısmı geri dönerken, başta IŞİD olmak üzere Musul’un yönetimini ele geçiren yapılar devlet gibi hareket etmeye başlayarak kısa sürede güvenliği sağlamış ve idari yapılar oluşturup belediyecilik hizmetlerini üstlenmişlerdir.
IŞİD liderliğindeki Sünni ayaklanma, Ninova bölgesindeki hâkimiyetinin ardından tekrardan güneye yönelmiş, Tikrit ve Beyci bölgeleri Maliki’ye bağlı Merkezi Irak Ordusu’ndan alınmış ve Bakuba eyaletine doğru ilerlemeye çalışılmıştır. IŞİD ve diğer Sünni örgütlerin nihai hedefleri Bağdat’ı almak iken, Ebu Musab el-Zerkavi döneminde uygulanmaya çalışılan “Bağdat Kemeri” kuşatmasına benzer bir plan ile Bağdat’ın alınması hedeflenmiştir. Ancak Samara’nın şiddetli çatışmalara rağmen alınamaması, Anbar eyaletinde mutlak kontrolün sağlanamaması ve Bağdat’ın çevresindeki bölgelerde ilerleyişe devam edilememesi ile birlikte, IŞİD ilk dönemdeki avantajını kaybederek bu hat üzerinde merkezi Irak Ordusu ile cephe savaşına girmiştir. IŞİD ve müttefikleri, Bağdat’ın kısa sürede düşürülemeyeceğini gördükten ve Hilafet ilanının ardından ellerinde tuttukları Sünni bölgelerdeki tahkimatlarını artırmış olmanın güveniyle yönlerini kuzeye çevirmişlerdir. Merkezi Irak Ordusu’nun çekilmesine paralel olarak, Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi’ne (KBY) bağlı Peşmerge güçlerinin konuşlandığı ve Irak Anayasası’nda tartışmalı bölgeler olarak değerlendirilen Zummar , Rabia , Sincar , Celevle bölgelerine saldırı başlatarak, buraları kısa bir sürede almış ve Erbil’i tehdit eder hale gelmişlerdir. Peşmergenin ciddi bir mukavemet gösteremeden bozguna uğraması ve geri çekilmesi, bununla birlikte çoğunluğu Kürt ve Şiilerden oluşan 500 binden fazla insanın Duhok başta olmak üzere KBY topraklarına sığınmak durumunda kalmaları Kürtler nezdinde KBY ve peşmergenin etkiliğine yönelik ciddi soru işaretleri oluşturmuştur. Bu durumdan PYD ve PKK’ya bağlı Halk Savunma Birlikleri-Yekîneyên Parastina Gel (YPG) ve Halk Savunma Güçleri-Hêzên Parastina Gel (HPG) milisleri yararlanarak, Rabia ve Sincar bölgesinde belli noktalarda konuşlanmış ve IŞİD militanları ile çatışmalara girmişlerdir. PYD ve PKK’nın t&.