Bir ülkede iç savaş başladı mı bitmek tükenmek bilmiyor. Irak zaten yer ile yeksan oldu. Defalarca farklı tarafların savaş meydanı haline geldi. Uzun zaman kendi yaralarını sarmaya çalışsa da bir suikastla her şey sil baştan olabiliyor. Devlet inşa etmek zordur ama çökertmek için birkaç ay yeterli.
Irak için İran ve Amerika'nın siyasi nüfuz uğruna yarıştıkları fakat silahlı çatışmaların göreli olarak azaldığı dönem sanırım artık son buluyor. Süleymani'nin Bağdat'ta öldürülmesi tesadüf değil. İran'ın Amerika'ya nasıl karşılık vereceğini düşünenler de fazla aramasın. Muhtemelen İran tüm mücadeleyi Irak'ın sırtında verecek. Zaten Tahran'ın en bilindik savunma stratejisi savaşı kendi sınırlarında değil sınırların ötesinde vermektir. Aynı mantıkla İran Irak'ı savaş meydanına çevirmek isteyecektir.
İlk ses Irak Parlamentosu'ndan geldi. İran'a yakın grupların katıldığı oylamada Amerikan askerlerinin Irak'ı terk etmesi istendi. Tabii böyle bir kararın reelpolitik bağlamında bir anlamı yok. Amerikan askerleri Irak Parlamentosu'nun talebi üzerine oraya gelmedi ki, Parlamento talebi nedeniyle terk etsin. Eğer öyle bir mantık olsaydı Saddam da bir karar çıkartır ve Amerika'nın 2003 işgalini engellerdi. Ama maalesef işler öyle yürümüyor. Savaş durumlarında taraflar parlamentoların aldıkları kararlara bakmıyor. Fakat İran'ın Irak'ta attığı bu adım bize önümüzdeki dönemin mücadelesine dair iki ipucu veriyor. Birincisi Irak'ın savaş meydanı haline dönüştürülmek istenmesi. İkincisi İran'ın bu mücadele çerçevesinde hem Irak'ı karıştırıp hem de meşruiyet iddiasında bulunacağıdır.
Bu meşruiyet iddiasının karşılığını bulmayacağı çok açık. Ne böyle bir karar alındı diye Amerika Irak'ı terk edecek ne de uluslararası kamuoyu bunu önemseyecek. Aksine İran Amerika'ya Irak'ta saldırmaya başladığında Amerika'nın Irak'taki varlığı artacak ve Irak yeni bir istikrarsızlık dönemine girecektir. Yalnız bu sefer durum daha vahim. Amerika muhtemelen çoğunlukla paralı askerlere ve yeni milis gruplarına yol verecektir. Uzun vadede İran'ın Irak'ta edindiği tüm nüfuzunu zayıflatacaktır.
Bu çerçevede Türkiye için en önemli bahis Kuzey Irak'tır. Biliyoruz ki, Amerika bu tür durumlarda yerel gruplarla da işbirliği deneyebilir. Söz konusu Irak olunca akla iki grup geliyor. Sünniler ve Kürtler. Amerikan yönetimi Sünniler konusunda daha çekimser olacağından ilk tercih edecekleri grubun Kürtler olacağını söyleyebiliriz. Asıl mücadele alanı Orta ve Güney Irak olacağından Kürtler de çok kullanışlı olmayabilir. Fakat yine de Amerika her halükârda Kuzey Irak'ta kendini güvence altına almak isteyeceğinden Kürtlerle yakınlaşması artabilir.
Amerika'nın Barzani ve Talabani ailelerine mi yaklaşacağı yoksa Suriye'de olduğu gibi PKK'ya Irak'ta yeni bir rol mü biçeceği önemli. Türkiye'nin bu iki ihtimali de göz önünde bulundurması ve öncü adımlar atması gerekecek. Sınırımızda bir oldubittiyle karşılaşmadan Kuzey Irak'taki etkinliğimizi artırsak iyi olur.
[Sabah, 7 Ocak 2020].