SETA > Yorum |
İhracat Yükselişini Sürdürüyor

İhracat Yükselişini Sürdürüyor

Irak'ta yaşanan kaosa rağmen, Irak'a yapılan ihracat devam ediyorsa, bu bile, bölgesel politikalarla il bazlı ihracatın desteklenmesi zorunluluğunu ortaya koymaktadır.

Türkiye'nin pozitif büyüme rakamlarına en önemli destek ihracattan gelmeye devam ediyor. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından açıklanan Ekim ayı rakamlarına göre, ihracat geçen yılın Ekim ayına göre yüzde 6,7 artışla 12 milyar 598 milyon dolar rakamına ulaştı. Böylelikle Cumhuriyet tarihinin en yüksek Ekim ayı mal ihracatı rekoruna da ulaşılmış oldu.

Türkiye ekonomisi, dayanaklı ve güçlü değişkenleriyle yalnızca gelişmekte olan ülkeler için değil, birçok gelişmiş ülke için de örnek bir performans sergiliyor. Bu başarıyı besleyen birincil kaynağı ise ihracat oluşturuyor.

Küresel ekonomik krizde, Türkiye'nin en önemli ticaret ortağı olan AB ülkelerinde derin bir kriz yaşanırken, Türkiye AB ülkelerinin aksine bu krizden çok az etkilenmiş ve ihracat sayesinde bu süreci atlatmıştı. Burada, ülkenin ekonomik anlayışını değiştiren siyaset vizyonunun da büyük bir rolü olmuştur.

Son dönemde ise, cari açığın azaltılması için 2012 yılında alınan tedbirler sonucunda ekonomide gerçekleşen düşük büyüme oranlarına rağmen, hem hedeflenen cari açık seviyesine ulaşmada hem de ekonomik büyümenin süreklilik arz etmesinde ihracatın önemli katkısı olmuştur.

ÜRETİM ESNEKLİĞİ İHRACAT İÇİN FIRSAT

2002 yılı sonrası ekonomide meydana gelen değişim sonrasında ülke ekonomisindeki manevra alanının genişliği ve esnekliği, dünyada gelişen ve değişen şartlara rahatlıkla uyum sağlama imkânı vermiştir. Küresel ekonomik kriz dolayısıyla AB ülkelerinde yaşanan daralma sonucunda Ortadoğu'ya, Kuzey Afrika'ya, Afrika'ya ve hatta Latin Amerika'ya açılarak AB ülkelerine gerçekleşen ihracatta meydana gelen azalma telafi edilmiş, hatta ihracatta artış gerçekleşmişti.

Ayrıca, 2008 yılından sonra Avrupa ülkelerine azalan ihracatın, Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Afrika ülkeleriyle ikame edilmesi, değişimin gücünü gösteriyor.

Son dönemlerde ise, AB ülkelerinde devam eden ekonomik toparlanma ile bu ülkelere yapılan ihracat tekrar artmaya başlamıştır. Öyle ki, Avrupa Birliği'nin (AB-28) 2012 yılında yüzde 38'e kadar düşen ihracattaki payı, 2014 Eylül ayında yüzde 43,9'a yükseldi.

PAZARLAR BİRBİRİNİN ALTERNATİFİ DEĞİLDİR

Türkiye sahip olduğu üretim kapasitesiyle hiçbir pazarı ikame pazar olarak görmemelidir. İzlenecek yol, ihracat pazarlarına yenilerinin eklenerek pazarların çeşitlendirilmesidir. Diğer yandan, Türkiye ihracatı için farklı kıtalara, bölgelere ve ülkelere yönelerek yeni alternatifler bulmak kadar, sahip olduğumuz ihracat pazarlarındaki etkinliğin artırılması da büyük önem arz ediyor.

Bu amaçla, coğrafi uzaklıkların ekonomik ve siyasi ilişkileri sınırlamaması ve ülkenin ulusal çıkarlarına hizmet eden politikaların kararlılıkla sürdürülmesi gerekiyor. Çünkü 12 yıllık süreçte gördük ki, ülkeler arasındaki siyasi ve kültürel etkileşim, ekonomik ilişkilerin can suyunu oluşturuyor.

Burada Ortadoğu Bölgesi birçok özelliğiyle öne çıkıyor. Kültürel benzerlikler, tarihsel bağlar ve ortak bir geçmişle bağlı olduğumuz Ortadoğu ülkeleri, bölgedeki kırılgan ortama rağmen ülke ekonomisi için stratejik öneme sahip.

Diğer taraftan, Ortadoğu'yu sadece enerji kaynağı bir bölge olarak değerlendirmek, karşılıklı sağlanacak imkân ve fırsatları da görmemek anlamına gelir. Bu bölgedeki inşaat, alt yapı, sanayi, ulaşım alanındaki mal ve hizmet ihracatının artırılarak devam ettirilmesi, Türkiye ekonomisini güçlendirirken, aynı zamanda Türkiye'nin bu bölgedeki merkez ülke itibarını da pekiştirecektir.

İHRACAT İÇİN ŞEHİRLER ÖNE ÇIKMALI

Türkiye'nin ihracatının artması ve sürekliliği, yeni pazarlar, ekonomik ve siyasi istikrar, ürün kalitesi, ülkeler arasındaki ticaret işlemlerinin kolaylaştırılması gibi değişkenlerden bağımsız değildir. Ancak tüm bunların yanısıra, ihracat alanında yapılacaklar için ulusal stratejiyle beraber, mutlaka bölgesel ve şehir merkezli politikaların da uygulanması gerekiyor.

Çünkü şehirlerimiz, bulunduğumuz coğrafya üzerindeki ülkelerle kurduğu yakın ilişkiyle, bölgedeki jeopolitik risklere rağmen Türkiye'nin ihracatında önemli bir misyon yükleniyor. Özellikle kültürel yaşamdaki benzerlikler, ülkeler hatta şehirler arasında güçlü bağların oluşmasına sebep oluyor.

Bu etkileşimin ihracat alanına yansıması ise, hem ihracat oranlarında artışa hem de Türkiye'nin etkilediği sınırların genişlemesine katkı sağlıyor.

Bu durumun en güzel örneğini görmek için Türkiye'deki belirli şehirlerin Irak'a olan ticaretine bakmak yeterli olacaktır. Irak'ta yaşanan kaosa rağmen, Irak'a yapılan ihracat devam ediyorsa, bu bile, bölgesel politikalarla il bazlı ihracatın desteklenmesi zorunluluğunu ortaya koymaktadır.

[Yeni Şafak, 3 Kasım 2014]