FETÖ'yle mücadelede hatırı sayılır bir mesafe alındığına şüphe yok. Özellikle 15 Temmuz sonrasında atılan adımlar bu şer şebekesine büyük zarar verdi. Örgütün kamu kurumlarından kazınmaya başlanması, teşkilat yapısının ve kirli operasyonlarının bir bir deşifre ediliyor olması çok önemli. Toplum bu kirli yapıyı artık tanıdı. Kendi ülkesinin, vatanının başlıca düşmanlarından birinin bu terör örgütü olduğunu çok iyi biliyor. Fakat hâlâ alınması gereken bir mesafe var. Rehavete kapılma lüksümüz yok. Toplumsal hayatın her alanını kolonize etme iddiasındaki bu örgütle kapsamlı biçimde mücadele şart. Bu mücadelede "akıllı güç" kullanımına ihtiyacımız var. FETÖ yıllarca "yumuşak güç" unsurlarını sömürdü. Kendisini bir "hayır hareketi", bir "sivil toplum" örgütü gibi sundu. Ne yazık ki ne kamu otoritesi, ne de kamusal alanın sivil mensupları bu şer şebekesini "yumuşak güç" kullanarak etkisizleştiremediler. FETÖ, sosyo -kültürel ve sosyo -ekonomik alanları tahakküm altına aldı. Sessiz ve derinden... Gün geldi bu yapının aslında "sert güç" unsurlarına da yatırım yaptığı ortaya çıktı. 7 Şubat 2012'de, Aralık 2013'te bu yapının devlete gerektiğinde "sert güç" kullanabilmek adına yığınak yaptığı ortaya çıktı. O tarihten 15 Temmuz'a kadar da ne yazık ki devlet, bu yapıya karşı yeterli oranda "sert güç" kullanamadı. 15 Temmuz'dan sonra devlet bu şer şebekesine karşı "sert güç" kullanmaya başladı. Fakat bunun yetmediğini, yetmeyeceğini söylemeliyim. Devletin FETÖ ile mücadelede "akıllı güç" kullanımına ihtiyacı var. Karşısındaki yapıyı iyi tahlil etmek, yeni stratejilerini daha iyi öngörebilmek zorunda. Halihazırda devlet başarılı bir biçimde FETÖ'nün "mahrem işler" dediği pisliklerini gün yüzüne çıkarıyor. Bu da FETÖ'yü takip eden kitlenin psikolojisine ciddi anlamda zarar veriyor. Bu anlamda 15 Temmuz'dan hemen sonra devletin elindeki "dijital istihbarat kayıtları" çok işe yaradı. Süreç içinde buna yeni bir unsur daha eklendi. O da FETÖ'den tutuklananların sağladıkları "insani istihbarat verileri." Yani sorgulamalar esnasında çözülenler FETÖ'yle mücadelede önemli bir zemin sağlıyor. Bundan dolayı da FETÖ, "biz iyiyiz, yakında geri geleceğiz" propagandası yapıp müntesiplerinin çözülmesini engellemeye çalışıyor. FETÖ ile mücadelede veri ve istihbarat toplama süreçlerinin eşgüdümlü biçimde sürdürülebilmesi gerekiyor. Böylesi bir eşgüdüm, kamu otoritesine, çeşitli düzeylerde gündeme gelecek manipülasyonların önüne geçme imkânı verecektir. Dijital bir verinin insani istihbaratla, insani istihbaratın da dijital verilerle desteklenmesine çalışmak gerekiyor. Zira şunu biliyoruz ki FETÖ ile mücadele süreci bizatihi FETÖ tarafından manipüle edilmeye çalışılan da bir süreç. Her şeyden önce FETÖ toplumda büyük bir "mağduriyet dalgası" yaratıldığı imajı oluşturmaya çalışıyor. FETÖ ile mücadelede büyük adaletsizliklerin yapıldığı izlenimi yaratmaya çalışıyor. Bunu sadece propaganda araçlarıyla da yapmıyor. Daha çok henüz deşifre edilmemiş unsurlarının katkılarıyla yapıyor. FETÖ "kurunun yanına yaşı katmak" noktasında tecrübeli. Bu yapı çok büyük bir yara aldı, bu doğru. Fakat "yalnız kurtlar"ına ve ağır aksak da olsa yer yer işletebildiklerini gördüğümüz "kumpas düzenekleri"ne dikkat etmek gerekiyor. Oluşan herhangi bir mağduriyetin cahillikten mi, dikkatsizlikten mi, yoksa kasıtlı bir yanlış yönlendirmeden mi kaynaklandığına iyi bakmak şart. Detaylarını bir başka yazıya saklamak kaydıyla şunu da ekleyeyim. FETÖ ile mücadelede akıllı güç kullanımının bir diğer unsuru da "çok daha etkin bir diaspora siyaseti" geliştirmek. Zira karşımızda sadece Türkiye'den giden FETÖ'cüler yok, bir de dünyanın farklı bölgelerinden devşirilen ve kendi ülkelerinde etkili olan FETÖ'cüler var...
[Sabah, 10 Ekim 2016].