SETA Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Direktörü Bekir Gür, A Haber televizyonunda son günlerde kapanması gündeme gelen dershanelerle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Dershanelerin uzun yıllardır Türk eğitim sistemin tartışmalı konularından biri olageldiğini ifade eden Gür, sayıları 60-70’li yıllardan itibaren hızla artan dershanelerin büyük bir sektöre dönüştüğünü ve gerek öğrencilerin hayatını önemli manada işgal etmesi, gerek ise aileler için ciddi külfetler oluşturması nedeniyle tartışmaların odağında yer aldığını belirtti.
Söz konusu nedenlerden dolayı dershanelerin tartışma konusu olmasının normal olduğunu değerlendiren Gür, eğitim sistemi açısından dershaneciliğin gözden geçirilmesi konusunda genel bir toplumsal uzlaşı mevcut olmasına rağmen, şu ana kadarki çözümlerin sonuca ulaşmaması nedeniyle, dershaneciliğin hali hazırda tartışılmaya devam ettiğini sözlerine ekledi.
Dershaneciliğin milli eğitimi ve yükseköğretimi ilgilendiren iki temel boyutu olduğunu ifade eden Gür, milli eğitim sistemi iyi çalışmadığı için dershanelere yoğun bir talep olduğunu, yükseköğretimde ise kurumlar veya bölümler arasında bir kalite farkı söz konusu olduğu için, nitelikli bölümlerde okumak isteyen öğrencilerin kendilerini dershanelere yönelmeye mecbur hissettiklerini belirtti.
Gür, dershanelerin dünyanın farklı ülkelerinde de karşımıza çıkan kurumlar olduğunu, dolayısıyla en baştan dershanelerin kapatılmasını bir hedef olarak koymanın gerçekçi olmadığını ifade ederek, hali hazırda Türkiye’de dershanelerin sistemi tıkayan, merkeze oturmuş kurumlar pozisyonunda olduğunu ve dershaneleri biraz daha merkezden uzaklaştıracak hamleler yapılarak sorunun büyük oranda çözülebileceğini kaydetti.
Böylesi bir hamle için Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖK’e önemli işler düştüğünü kaydeden Gür, dershaneciliğin eğitim sistemi açısından sorun olmaktan çıkması için okullar ve üniversiteler arası kalite farklarının azaltılmasının da yapılması gerekenler arasında yer aldığını sözlerine ekledi.