BİR zamanlar Türkiye'de terör örgütü PKK'nın silah bırakması gündemdeydi. Terörden netice alınmadığı, Kürtler'in hak ve özgürlük namına ne elde ettiyse silahla değil siyasetle elde ettiği teröristin bile kafasına yer etmişti. Ve tabii ki Türkiye'nin yürüttüğü etkin terörle mücadele örgütü silah bırakmayı düşünür hale getirmişti.
Ancak gün geldi, hesap döndü...
Evdeki hesabı Suriye'de patlak veren iç savaş bozdu. Dünya egemenleri ve onların kendilerini solcu zanneden yerli ayakçıları PKK'nın kulağına fısıldamaya başladılar; Suriye'de alan hâkimiyeti kazanmışken, büyük Kürdistan'ı kurma ihtimali doğmuşken, hedefe bu kadar yakınken silah bırakılmaz.
PKK'ya tarih boyunca şartlar hiç bu kadar lehinize olmamıştı. Çok daha zor zamanlarda "savaşan" PKK, şimdi en avantajlı zamanda silah mı bırakacak, dediler. Sonrasını biliyoruz; PKK terör eylemlerine yeniden başladı, güneydoğudaki yerleşim merkezlerinde kendince özerk yönetim ilan edip hendekler kazdı ve barikatlar kurdu. O zamanlar yapılan yorumların üzerinde ittifak ettiği nokta şuydu:
PKK Suriye'de elde ettiği kent savaşı taktiklerini Türkiye'de uyguluyor. Kırsaldan yerleşim yerine inmiş olan örgüt güvenlik güçleri için yeni bir risk olsa da, polis ve ordu kısa sürede yeni şartlara adapte oldu. PKK'nın sözde özerklik ilan ettiği şehir merkezleri sokak sokak, bina bina terörden temizlendi. Özel hareket birlikleri bir destan yazarak terörü kendi açtığı hendeğe gömdü.
Şimdi Afrin operasyonu kapıda.
Bölgeden gelen haberlere göre
PKK Afrin'de tüneller açmış, hendekler
kazmış, barikatlar kurmuş. Bu
yöntemlerle Türk silahlı kuvvetlerine
direnmeye çalışacak. Sıcak çatışmayı
göze alırlar mı yoksa bölgeyi terk
ederler mi henüz belli değil. Kesin
olan ise işlerin eskisi gibi olmadığı.
Hendeklerle, tünellerle, barikatlarla Türkiye'nin ilerleyişine engel olamayacaklar. Çünkü ordumuz terörün bu türlüsüne karşı da artık talimli ve tecrübeli. PKK şehir savaşını öğrendiyse Türk ordusu da şehre yuvalanmış terörle mücadele etmeyi öğrendi. Gün geldi, hesap döndü.
İYİ Kİ 'KANAL İSTANBUL' VAR
Kanal İstanbul'un güzergahı belli oldu. Proje ile Türkiye'nin ve İstanbul'un marka değeri artacak, ekonomik getiri sağlanacak. Boğaz geçişlerindeki başıboşluk düzenlenecek.
Bu kadar getirisi olan büyük bir projenin hazırlık aşaması haliyle zaman alıyor. 2018 içerisinde inşallah ihale süreci tamamlanacak. Projenin bir diğer katkısı da muhalefete olacak. AK Parti ve MHP'nin 2019 ittifakı muhalefetin imkânlarını tüketiyor. Günden güne CHP'nin Türkiye'ye söyleyecek sözü kalmıyor. CHP radikalleşme ve sokak siyaseti sarmalına hapsoluyor.
Türkiye'nin geçtiğimiz 15 yılda AK Parti yönetimi altında yaşadığı dönüşümü okuyamıyorlar. Bunun aynında 2019'da geçilecek olan cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin Türk siyasetini nasıl dönüştüreceğini öngörmekten de acizler. Siyasetin dışında kaldılar desek abartmış olmayız. Kanal İstanbul projesi tam da bu yönüyle CHP'ye büyük bir katkı sağlayacak. Projeye karşı çıkan CHP "istemezük" siyaseti ile günü kurtarmaya devam edecek.
Yaptırmayız, ettirmeyiz, taş üstüne taş koydurmayız...
CEVABI BELLİ SORU
TÜRKİYE'ye "PYD ile ilişki kuralım, aramızı düzeltelim" diye tavsiye veren "stratejistiler" Afrin operasyonun "sakıncalarını" anlatmaya başladılar mı?
[Takvim, 18 Ocak 2018]