ABD ile Türkiye arasındaki mevcut ilişkinin doğasını tarif etmek için İngilizcedeki bu deyimden iyisi bulunamaz herhalde. "Böyle arkadaşlar varken kim düşmana ihtiyaç duyar ki?" şeklinde tercüme edilebilecek bu deyim, ABD’den ardı ardına gelen PKK açıklamaları sonrasında Türkiye’nin ABD’ye bakışını özetlemesi açısından da oldukça kullanışlı.
ABD açık bir şekilde PKK’yı destekliyor, bundan utanmıyor, çekinmiyor, yüzü kızarmıyor. Bu desteğini verirken kullandığı meşrulaştırma taktiği ise PKK ve YPG’nin farklı örgütler olduğu iddiası. Bu taktik biraz da yalan söylerken ayağını kaldırmanın yalanı yalan olmaktan çıkardığı şeklindeki inanca benziyor. Oysa dünyada PKK ile YPG’nin aynı şeyler olduğunu en az Türkiye kadar ABD de biliyordur. ABD’nin eski Suriye özel Temsilcisi Robert Ford’un Al Jazeera’ye verdiği röportajda da açıkça itiraf ettiği gibi ‘PKK ile YPG’nin farklı örgütler olduğu iddiası bir safsatadan ibaret’.
YPG daha ne yapmalı ki PKK ile YPG’nin aynı şeyler olduğu kabul edilmeli? Liderleri tüzüklerinde de belirttikleri gibi Abdullah Öcalan olan YPG’nin Moskova’da Türkiye’ye gözdağı vermek için açtıkları ofiste yine Öcalan’ın resmi "YPG ile PKK farklı şeylerdir" diyen ABD sözcülerine gülümsemekte. Yine tüzüklerinde Öcalan’ın "esaretten kurtarılmasını" en büyük amaçları olarak kaydeden bir örgüt daha ne yapmalı ki ABD bu safsatayı bıraksın?
YPG’nin militanlarının kahir ekseriyeti PKK’nın dağ kadrosundan. Örneğin Kobani’de ölen militanlarının en az yarısının PKK’nın dağ kadrosundan TC vatandaşı teröristler olması YPG ile PKK arasındaki iç içe geçmişlik hakkında bir ipucu vermez mi? Kandil tarafından komuta edilen dağ kadrosundan teröristlerin domine ettiği bir yapının farklı bir kısaltmayla anılması bu örgütün aslında PKK olduğunu göstermeye yetmez mi?
ABD PYD veya YPG’nin tüzüğüne bakmış mıdır acaba? Bu tüzükte kendilerini KCK’yla organik olarak ilişkilendirmelerine rağmen ABD’nin ‘hayır siz PKK değilsiniz’ ısrarı nedendir? Ortalama bir YPGliye PKK ile ilişkilerinin mahiyetini sorsalar alacakları cevaptan ABD’liler memnun olacaklar mı?
Türkiye ile ABD arasında müttefiklik, stratejik ortaklık, model ortaklık vs. kavramlarıyla ifade edilen ilişkinin neresine PKK’ya destek maddesini yerleştirebiliriz? Hele PKK’ya verilen silahların Türkiye’ye karşı kullanılması, Türkiye-PKK terörü düzleminde ABD’yi hangi konuma sokar? ‘Teröre destek veren ülke’ kavramının sözlükteki karşılığı tam olarak nedir?
Bu aslında ABD’yle müttefik olan bir ülkenin kalkıp da El-Kaide bir terör örgütü değildir diyerek El-Kaide’ye silah göndermesinden farksızdır. Sorun da tam olarak burada başlıyor. Terörü kategorize ederek kullanışlı kullanışsız ayrımına tabi tutmak ve açıkça desteklemek terörle mücadeleye ciddi balta vurmaktadır.
Lafı eğip bükmeden söylemek lazım. ABD kısa dönemli kazanımlar uğruna, sadece ‘stratejik ortağını’ zor durumda bırakmamış aynı zamanda çıkara göre terör örgütüne bile destek vermeyi bir örnek haline getirerek ve bundan da hiç gocunmayarak çok tehlikeli ve ucu ABD’ye de dokunacak bir kapıyı aralamıştır.
Her şeyin ötesinde ABD, savaş suçlarıyla anılan, etnik temizlik yapan, Esed rejimiyle birlikte ılımlı Suriye muhalefetine saldıran, Rusya’nın desteğiyle Suriye’de ilerleyen, yeri geldiği zaman DAİŞ’le bile koordineli bir şekilde hareket eden, arkaik ırkçı bir terör örgütüne yatırım yaparak sadece Türkiye gibi bir müttefiki karşısına almadı, aynı zamanda Suriyeli Kürtleri bu terör örgütünün insafına terk edip, 5 senedir sözde karşı olduğunu iddia ettiği Esed rejimini de güçlendiriyor.
‘Model Ortak’ ABD de bunu yapıyorsa düşman aktörler neler yapmaz?
[Akşam, 12 Şubat 2016].