SETA > Yorum |
Türkiye nin Eğitim ve Kamu Diplomasisi Meyvelerini Veriyor

Türkiye’nin Eğitim ve Kamu Diplomasisi Meyvelerini Veriyor

Suriye’de Esed rejiminin düşmesiyle birlikte Türkiye’nin kamu diplomasisi ve eğitim politikalarına yöneltilen eleştirilere yanıt niteliği taşıyan önemli gelişmeler yaşanıyor.

Suriye’de Esed rejiminin düşmesiyle birlikte Türkiye’nin kamu diplomasisi ve eğitim politikalarına yöneltilen eleştirilere yanıt niteliği taşıyan önemli gelişmeler yaşanıyor. Bu durum, Türkiye’deki üniversitelerden mezun olan, Türkçe bilen ve Türkiye’de yaşamış bireylerin Suriye’nin geleceğinde önemli rolleri üstleneceğine işaret ediyor. Son dönemdeki atamalar, bu potansiyelin somut birer örneği olarak görülüyor.

Türk Tedrisatından Geçen Üst Düzey Yöneticiler

Esed rejiminin düşmesinden hemen sonra, Halep Valiliğine Bingöl Üniversitesi’nde yüksek lisansını tamamlayan Azzam Garip’in atanması ve Geçici Hükümetin Dışişleri Bakanlığına İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi’nde yüksek lisans yapmış ve doktora eğitimine devam eden Esaad Hasan Şeybanı’nın getirilmesi, sosyal medyada ve kamuoyunda büyük yankı uyandırdı.

Esaad Hasan Şeybanı’nın doktora danışmanı Hasan Aksakal’ın X’teki mizahi paylaşımı özellikle dikkat çekti: “Doktora öğrencim Esad Hasan, az önce öğrendim ki Suriye’nin yeni Dışişleri Bakanı olmuş. Ben de derslere iki haftadır niye gelmiyor diye Endonezyalı, Filistinli sınıf arkadaşlarına soruyordum.” Paylaşımında, öğrencisinin en son “Whatsapp’tan bir süre İstanbul dışında olacağını yazmıştı, haklıymış.” ifadelerini eklemesi hem Türkiye’de hem de Arap dünyasında ciddi etkileşim topladı. Bu durum, Türkiye’nin bölgede kamu diplomasisi ve yumuşak güç alanlarındaki yükselişine dair bir sembol olarak görülebilir.

Esaad Hasan Şeybanı’nın “Arap İsyanlarının 2010-2020 Yılları Arasında Suriye’ye Yönelik Türk Dış Politikasına Etkisi” üzerine yoğunlaşan çalışmaları; dış politika, Türk dış politikası ve Arap protestoları hakkında derin bilgi sahibi olduğunu ortaya koymaktadır. Şeybanı’nın Türkiye ile olan ilgisi ve akademik bağları, görev süresince Türkiye’yi önemseyen bir tutum sergileyeceği öngörüsünü destekliyor.

Eleştirilere Yanıt Oldu

Bu atamalar, Türkiye’nin son on yılda izlediği eğitim politikalarına ve bu politikaların kamu diplomasisine olan etkisine dair önemli bir yanıt niteliği taşıyor.

Türkiye eğitimiyle ilgili sık eleştirilenden birincisi yabancı uyruklu öğrencilerin daha çok Batı dışı olmasından kaynaklanmakta. Türkiye’deki üniversitelerin yabancı öğrenci sayısıyla övünmesi, zaman zaman Batı dışı coğrafyalardan gelen öğrenciler sebebiyle eleştiriliyordu. Bunun temelinde Batı’nın daha üstün olduğu ve oryantalist ön kabulü yatmakta. Ancak bu atamalar, Türkiye’de eğitim gören bireylerin uluslararası arenada etkin roller üstlenebileceğini göstermektedir.

İkinci eleştiri konusu her ile bir üniversite politikaları. Bingöl Üniversitesi’nden mezun bir bireyin Halep Valiliğine atanması, bu politikaya getirilen eleştirilere yanıt niteliği taşıyor. Bu durum, bölgelerdeki üniversitelerin sadece yerel değil, uluslararası bir etki yaratma potansiyeline sahip olduğunu ortaya koymaktadır.

Uluslararası Yansımaları

Bugün, Suriye’nin yeniden inşa sürecinde rol alacak isimlerin çoğunun Türkiye’de eğitim almış, Türkçe bilen ve Türkiye’yi yakından tanıyan bireylerden oluşması, Türkiye’nin uluslararası üniversite modeli ve kamu diplomasisi için önemli bir başarı olarak görülmelidir. Her ne kadar bu etki, mülteci yoğunluğu nedeniyle Suriye’ye daha görünür olsa da Afrika ve diğer bölgelerde de Türkiye burslarıyla okuyan bireylerin önemli pozisyonlara geldiğine dair haberler, bu modelin geniş bir coğrafyada etkili olabileceğini göstermektedir. Örneğin, üniversite eğitimini Türkiye’de tamamlayan Abdülkadir Muhammed Nur, Somali kabinesinde sırasıyla Adalet Bakanı ve daha sonra Savunma Bakanı olarak görev yaptı.

Türkiye’nin bu uluslararası başarısı, gelecekteki diplomasisi ve eğitim stratejileri için önemli bir referans noktası olacaktır. Yine Esaad Hasan Şeybanı’nın doktora danışmanı Hasan Aksakal’ın paylaşımına atıfta bulunacak olursak, Endonezyalı ve Filistinli öğrencilerin de gelecekte ülkelerinde veya uluslararası örgütlerde önemli yerlere gelmesi sürpriz olmayacağı gibi beklenen bir gelişme olacaktır…

[Yeni Şafak, 1 Ocak 2025]