Son günlerin ana tartışma konularından birisi "Türkiye ittifakı" meselesi oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ilk olarak "Dönem kızgın demiri soğutma, kucaklaşma, birlik ve beraberliğimizi yeniden perçinleme dönemidir" şeklinde ifade ettiği Türkiye ittifakı meselesi farklı bağlamlarda ele alınıyor. Bu noktada Türkiye ittifakı ifadesiyle neyin kastedildiği ve bu ittifakın hangi grupların ne türden iş birliğini kapsadığı konusunda bir kafa karışıklığının yaşandığı görülüyor.
Türkiye ittifakı eksenli tartışmaların en büyük yanılgısı meseleyi siyasi partilerin ittifakı üzerinden okumaktır. Bu bağlamda bazı çevreler Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ifadelerini siyasal düzlemde yeni bir ittifak arayışı olarak okuyarak büyük bir hataya düşüyor. Zira Cumhurbaşkanının bizzat vurguladığı gibi Türkiye ittifakı ifadesi aslında tüm vatandaşları ortak payda altında bir araya getirme idealini yansıtıyor. Bu sebeple Cumhurbaşkanı Erdoğan tartışmaları siyasi ittifak arayışı olarak görenleri eleştiriyor ve Türkiye ittifakını Cumhur İttifakı'na alternatif olarak gösterme çabasını fitne olarak nitelendiriyor. Bu minvalde siyasal partilerin belirli bloklar etrafında kurdukları ittifaklardan ziyade vatandaşların temel meseleler üzerinde uzlaşabilmesine ve siyasetin merkezinin çatışmadan ziyade uzlaşma ve müzakere üzerinden dizayn edilmesini işaret ediyor.
Dolayısıyla Türkiye ittifakı adlandırması daha kapsayıcı ve uzlaşmacı bir siyasal zeminin oluşmasına yönelik ideali somutlaştırıyor. Tıpkı "Yenikapı ruhu"nda olduğu gibi önemli sosyal ve siyasal gelişmeler karşısında gerek siyasetçilerin gerekse de vatandaşların Türkiye'nin hassasiyetlerine uygun bir şekilde yaklaşmasını içeriyor. Bu sayede kritik meseleler karşısında toplumsal düzlemde bir araya gelme amaçlanıyor. Bu durum farklı siyasi partilerin ve grupların fiili olarak bir araya gelmesini değil milli hassasiyet gösterilmesi gereken meselelerde ortak bir zeminde buluşabilmeyi ve ortak bir anlayış sergileyebilmeyi kapsıyor.
Türkiye ittifakı adlandırmasının kapsadığı bir diğer husus özellikle yapısal sorunların çözümünde kapsayıcılığın artırılması, farklı grupların seslerinin duyulması ve bu grupların sürece dahil edilmeleridir. Dolayısıyla Türkiye ittifakının esas zeminini bu kapsayıcılık ilkesi oluşturuyor. Bu kapsayıcılık mevcut ekonomik ve sosyal temelli yapısal sorunların çözümünde önemli bir rol oynayabilir. Zira önümüzdeki yaklaşık dört buçuk yıllık süreçte herhangi bir seçim olmayacak olması bu süreçte yapısal sorunların çözümüne daha fazla odaklanılmasını gerekli kılıyor. Yapısal sorunların çözümünde kapsayıcılık ilkesiyle hareket edilmesi sorunların çözümünde farklı paydaşların da yer alabilmesini mümkün kılacaktır.
Bütün bu sebeplerden ötürü 2023'e kadar olan süreçte özellikle dış politika meselelerinde Türkiye ittifakı tartışmaları daha fazla gündeme gelecektir. Gerek Türkiye'nin uluslararası ilişkileri gerekse de bu meselelerin iç kamuoyuna yansımasında merkezde buluşmak Türkiye açısından önemli bir avantaj yaratacaktır. Fakat bu noktada siyasal partilerin Türkiye ittifakı meselesini doğru bir şekilde anlaması önemli bir rol oynayacaktır. Meseleyi kısa süreli iç siyasi tartışmalardan ziyade uzun soluklu bir şekilde değerlendirmek bu noktada elzemdir. Bu bağlamda özellikle muhalefet partilerine önemli bir görev düşmektedir. Zira toplumsal hassasiyetleri dikkate alarak siyaset yürütmek tüm partilerin öncelikli siyasi sorumluluğu olmalıdır. Bu anlayışı benimsemek yerine temel meseleler karşısında toplumsal hassasiyetlerden uzak ve marjinal bir anlayışla hareket etmek siyasi partileri bu ittifakın dışarısına itecektir.
[Sabah, 4 Mayıs 2019].