Insight Turkey’in son sayısının yayınlandığını duyurmaktan memnuniyet duyuyoruz. Bu sayı, yılı şekillendiren derin jeopolitik ve bölgesel gelişmelere odaklanıyor. Küresel güç dinamiklerindeki değişimlerden Türkiye’nin insani diplomasisine kadar uzanan ana başlıklar, farklı perspektiflerden derinlikli analizler sunuyor.
2024 yılı, ABD’de Donald Trump’ın yeniden seçilmesi, Avrupa’daki kilit hükümetlerin çöküşü ve Gazze’de devam eden soykırım gibi küresel istikrarsızlık ve siyasi çalkantıların damgasını vurduğu bir yıl olmuştur. Bu çalkantılı ortamda Türkiye’nin çok eksenli dış politikası, ülkenin bölgesel barışa ve insani değerlere olan bağlılığını gösteren istikrar sağlayıcı bir güç olarak ortaya çıkmıştır.
Yorum bölümünde Mahmut Rantisi, Yahya Sinvar’ın seçilmesinin ardından Filistin direnişini ele alıyor ve sömürgeci güçlerin tepkisine odaklanıyor. Mustafa Caner İran’ın Filistin konusundaki tutumunu irdelerken, Kılıç Buğra Kanat ikinci Trump dönemini ve bunun küresel düzene etkilerini analiz ediyor. Ayrıca, Barış Çağlar caydırıcılık teorisi, nükleer savaş ve çatışma çözümünü Rusya-Ukrayna çatışması merceğinden inceliyor.
Araştırma makaleleri, bölgesel gelişmelerin yanı sıra çeşitli bağlamlarda Türk diplomasisi hakkında daha fazla bilgi sağlıyor. Oğuz Güner, Türkiye’nin kamu diplomasisi ekosistemini kurumsallaşma, öylem ve uygulama çerçevesinde inceliyor. Recep Şehitoğlu ve İbrahim Karataş, Türkiye’nin savunma sanayisinin potansiyelini ve dış ilişkiler üzerindeki etkisini vurguluyor. Ali Çiçek ve Ali Asker, Türkiye-Azerbaycan kamu diplomasisini analiz ediyor ve işbirliği için önerilerde bulunuyor. Merve Suna Özel Özcan, Türkiye’nin Rusya-Ukrayna çatışmasına yaklaşımını ve enternasyonalist ideolojisini inceliyor. Halime Kökçe ve Ramazan Akkır, Cumhuriyet Halk Partisi’nin Türkiye’deki Kürt sorununa ilişkin tutumuna odaklanıyor.
Bu sayıda ayrıca İran ve dış politikası üzerine makaleler yer alıyor. Hakkı Uygur İran’ın istihbarat aygıtını ve istihbarat kurumlarının gelişimini incelerken, Yousof Qorashi İran ve Hindistan’ın Orta Asya’da nüfuz kurma çabalarını inceliyor. Irak, Azerbaycan ve Afganistan’daki gelişmeler de ele alınıyor. Mohamad Hassan Soueidan Irak’taki iki büyük altyapı projesine ve bu projelerin ülkeyi Avrupa’ya bağlama hedefine dikkat çekiyor. Shamkal Abilov, Natıg Abdullayev ve Eldar Hamzalı Rusya’nın 1988 Sumgait olayları ve 1992 Hocalı katliamındaki rolünü inceliyor. Bu arada, Shahid Ahmed Afridi Afganistan’a post-yapısalcı bir mercek uygulayarak ABD’nin barış inşası çerveçesini eleştirel bir şekilde değerlendiriyor ve “liberal barış” düzeninin sınırlarını ortaya koyuyor.
Genel olarak bu sayı, Türkiye’nin yeni diplomatik angajmanlarının ve dünya sahnesindeki gelişmelerin kapsamlı bir incelemesini sunmaktadır. 2025’e geçiş yaparken, değişen küresel düzenin zorlukları ve fırsatları gelecek sayılardaki tartışmamızı şekillendirmeye devam edecektir.