Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve beraberindeki heyet geçtiğimiz günlerde Hindistan ve Rusya'ya önemli ziyaretler gerçekleştirdi.
Her iki ziyarette de ekonomi önemli bir gündem maddesiydi.
Özellikle Hindistan seyahati iki ülkenin birbirini daha iyi tanıması açısından önemliydi. Yükselen iki önemli ekonomik güç olan Türkiye ve Hindistan arasındaki ekonomik ilişkiler potansiyelin altında ilerliyor. Bu durumun farkında olan iki ülke lideri ilişkileri geliştirmek için hızlı adımlar atmak istiyorlar.
Hindistan 2,1 trilyon dolarlık gayrisafi yurt içi hasılası (GSYH) ile dünyanın en büyük 7. ekonomisidir.
Bununla birlikte Hindistan 1.600 dolarlık kişi başına düşen GSYH ile dünya genelinde 138. sırada yer alıyor.
Hindistan ekonomisinde ikili bir yapı hakim. Bir tarafta son teknoloji ile üretim yaparak küresel çapta rekabet eden şirketler diğer tarafta ise demode teknolojileri kullanarak ayakta durmaya çalışan şirketler var.
Kast sistemi gelir dağılımını bozmaya devam etse de genç nüfusu ve artan orta sınıfın refahı ile Hindistan dinamik bir ekonomik pazar olma potansiyeli taşımaktadır.
Türkiye 2016 yılında Hindistan'dan 5,75 milyar dolarlık ithalat yaparken, Hindistan'a 651 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hindistan Başbakanı Narendra Modi ile birlikte katıldığıHindistan-Türkiye İş Forumu'nda yaptığı konuşmasında ticaretteki bu dengesizliğin sürdürülemez olduğunun ve ticaret hacminin artırılması gerektiğinin altını çizdi. İki ülke arasındaki ticaret hacminin orta vadede 10 milyar dolara çıkarılması makul bir hedef olarak görülebilir.
Bakıldığında ticaret hacminin artmasını sağlayabilecek önemli sektörler mevcut. Genç nüfusun yoğunluğundan dolayı beyaz eşya sektörünün Hindistan'da önemli bir pazar potansiyeli bulunmaktadır. Hindistan pazarını Alman ve Çinli beyaz eşya şirketleri domine ediyorlar. Türk şirketlerinin Hindistan'da beyaz eşya pazarına yönlendirilmesine yönelik destekler Türkiye'ye önemli bir ihracat pazarı kazandırabilir.
Hindistan rüzgar türbini üretiminde önemli küresel markalara sahip. Rüzgar türbinleri alımında Hindistan'ı daha fazla düşünmek ve hatta Hintli şirketleri Türkiye'ye yatırım yapmaya yönlendirmek bu alanda Almanya'ya olan yüksek bağımlılığımızın azalmasını sağlayabilir.
Başbakan Mondi de İş Forumu'nda yaptığı konuşmasında enerji alanında Türkiye ile ortak çalışmalar yapmak istediklerini vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan iki ülke arasındaki ticareti canlandırmak için yerli para birimleri ile ticaret yapmayı teşvik edici adımların atılması gerektiğini vurguladı. Merkez bankalarının swap anlaşması yapmaları bu yolda atılacak önemli adımlardan birisi olabilir.
Türkiye'nin 2015 yılında Hindistan'a yaptığı doğrudan yabancı yatırımların değeri 127 milyon dolardır.
Aynı yılda Hindistan'ın Türkiye'ye yapmış olduğu yatırımların değeri ise 44 milyon dolardır. Türk iş adamlarının Hindistan'a yaptığı yatırımlar son yıllarda artarken, Hintli iş adamlarının Türkiye'ye yaptıkları yatırımlarda düşüş yaşanıyor. İki ülkenin ekonomik büyüklükleri düşünüldüğünde karşılıklı yatırımların 300 milyon doların altına inmemesi gerekirken mevcut rakamlar çok düşüktür. Hem Türk hem de Hintli şirketlerin yatırım yaparken en çok sıkıntı yaşadıkları konu yüksek bürokratik engellerdir. Şirketlerin yatırımlarda karşılaştığı bürokratik engelleri azaltıcı politikaları hayata geçirmeye yönelik karşılıklı anlaşmalar yapılması yatırımları hızlandırabilir. İki ülke her ne kadar bazı sektörlerde rekabet için de olsalar da karşılıklı yatırımları artırmak ve ortak girişimler kurmak, ülkelerin yeni pazarlara açılması ve küresel pazardaki hakimiyetlerini artırma açısından faydalı olabilir.
Hindistan dünyanın en büyük otoyol ve demiryolu hatlarına sahip olsa da mevcut altyapı oldukça eski ve nüfusa göre yetersiz durumdadır.
Hindistan bu altyapıyı geliştirmeye yönelik çalışmalar yapıyor. Türk şirketlerinin Hindistan'daki altyapı yatırımlarında daha fazla yer alması için yönlendirici ve teşvik edici politikalar uygulanabilir.
Domates hariç mutabakat Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yoğun trafiğindeki ikinci durağı Rusya idi. Bu kısa ziyarette ekonomik ilişkilerle ilgili önemli kararlar çıktı. Jet krizinden sonra duraksayan ekonomik ilişkileri onarmaya yönelik son aylarda önemli adımlar atılsa da charter uçuşlardan tarıma kadar birtakım alanlarda yaptırımların etkisi görülmeye devam ediyordu.
Erdoğan ve Putin yaptıkları görüşme sonrasında domates haricindeki diğer ekonomik konularda mutabakata vardıklarını belirttiler.
Türkiye'nin domates ihracatı konusunda Rusya'nın bu kadar katı tutum sergilemesinin altında yerli üretimi destekleme isteği yatmaktadır.
Türkiye ile yaşanan kriz sonrasında Rusya yerli domates üretimi için çiftçilerine önemli krediler verdi. Yerli üretime dair bir strateji belirleyen Rusya, kendi çiftçisine belli bir rekabet gücü kazandırana kadar domateste korumacı tutumunu devam edecek gibi görülüyor. Bununla birlikte domatese yönelik kısıtlamaların mevsim etkisinden dolayı belli aylarda azaltılacağına yönelik sinyaller alındı. Türkiye'nin bu aşamadan sonra diğer tarım ürünleri ve turizmle ilgili kısıtların kaldırılması ve 1 milyar dolarlık ortak yatırım fonuna yönelik taahhütlerin hızla hayata geçirilmesini sağlamalıdır. Bu ziyaret ile ilişkilerin normalleşme süreci tamamlanırken geliştirilme dönemi başlamış oldu. Bu anlamda, bu ayın sonunda İstanbul'da gerçekleşecek Karadeniz Ekonomik İşbirliği toplantısı ekonomik ilişkilerin daha detaylı bir şekilde masaya yatırılması için önemli bir fırsat sunacaktır.
[Sabah Perspektif, 6 Mayıs 2017].