Şu sıralar, altına neler oluyor diye sıkça soru geliyor. Bu konulara genelde pek girmemekle birlikte, mevcut merakı gidermek için son aylardaki gelişmelerin perde arkasını anla(t)maya çalışmakta fayda olduğunu düşünüyorum.
Hatırlanacağı üzere, altın fiyatları uluslararası piyasada 2013 yılının ilk yarısında sert bir düşüş yaşamıştı. Sonrasında da inişli çıkışlı bir seyir izleyen altın, 2015 yılında kayıplarını bir miktar daha artırmıştı. Bu sene ise altına, değişik bir haller geldi. Yeni yıla onsu 1060 dolar sularından dalan kıymetli metal, kendini bir yükseliş trendinin içinde buldu ve ilk çeyrekte dolar cinsinden %17'lik belirgin bir fiyat artışı kaydetti. Bu arada, TL cinsinden de değerin %13 yükseldiğini ekleyeyim. Dolayısıyla, bu türden bir kazanıma nicedir hasret olan altın, böylece bu dönemde en iyi performans gösteren enstrümanlardan biri olma unvanını kazandı.
YATIRIMDA ARTIŞ VAR
Yükselişin arka planındaki gelişmelere, World Gold Council'in (Dünya Altın Konseyi) geçen hafta yayımladığı Gold Demand Trends (Altın Talebi Eğilimleri) Raporu ışık tutuyor. 2016 1. çeyrek verilerini özetleyen çalışmaya baktığımızda, ilk 3 ayda altın talebinin, ton cinsinden geçen yılın aynı dönemine göre %21 artış kaydettiğini anlıyoruz.Bununla birlikte, yaşanan bahse konu 220 ton civarı talep artışının, yatırımlardan ve detay verecek olursak da bu kalemin altındaki ETF'lerden kaynaklandığı gözleniyor. Exchange Traded Funds ifadesinin kısaltması olan ETF, bizde Borsa Yatırım Fonu olarak geçiyor. Son istatistiklere göre, dünyada altın ETF'lerinin başını SPDR çekerken, bölgesel olarak da K. Amerika ve Avrupa, ağırlıklı bölümü oluşturuyor. Bu bağlamda, yılın ilk çeyreğinde 364 ton altın talebine imza atan ETF ve benzeri ürünler, böylece 2009 ilk çeyrekten bu yana en yüksek seviyeyi kaydederken, ayrıca bu girişle 2014 ve 2015 toplamındaki çıkışları komple kapamış oluyor.
KÜLÇE ALTIN TALEBİ
Ç1 verileri; ETF yatırımcısının altına olan iştahının kabardığını açıkça gösterirken, külçe ve sikke talebinde ise dünyada sadece %1'lik bir artış var. Bu kapsamda, çeşitli ülkelerde fiziki altın talebinde zayıflamalar görülmekle birlikte, durgun görünüme asıl sebebiyet veren aktörün %31 talep erimesi yaşayan Hindistan olduğunu belirteyim. Çin, G. Kore, ABD gibi bazı ülkelerde ise artışlar var.Yılın ilk 3 ayında, merkez bankaları ve diğer kurumların talebinde ise, %3'lük bir yıllık gerileme gözleniyor. Öte yandan, mücevher kaleminden gelen küresel talepte de %19 oranında bir yıllık düşüş göze çarpıyor.
Türkiye özelinde ise, mücevherat ile külçe ve sikkeden oluşan "tüketici" altın talebinin, ilk çeyrekte 2015 aynı dönemine göre %14 gerilediğini ekleyeyim. Ve söz konusu düşüşün çok büyük kısmını, mücevher açıklıyor.
İlk çeyrekte durumlar böyleyken, 2. çeyrek gelişmelerine baktığımızda da altının yukarı yönlü eğilimini koruduğunu gözlemliyoruz. İniş çıkışları barındıran bu gelişim, hızını düşürmekle birlikte, altına yılın zirvesini gördürmüş durumda... Bu çerçevede veriler, ETF girişlerinin özellikle Avrupa'da canlı seyrine devam ettiğine işaret ediyor.
GÜVENLİ LİMAN ARAYIŞI
Söz konusu gelişmelerin tetikleyicilerine baktığımızda ise, küresel risklerin 2015'ten miras olarak devam etmesi şeklinde genel bir tanımlama yapabileceğimiz kanaatindeyim. Dünya ekonomisindeki durgun gidişat ile bu çerçevede Çin'in ahvali, Avrupa'dan Japonya'ya uzanan negatif faiz icadı, FED'in faiz artışında yavaş gideceğinin en nihayet kavranışı, doların sakinleşmesi ve Brexit gibi faktörler, yatırımcının alternatif ve güvenli liman dürtüsünü harekete geçirmiş gözüküyor.Bir de işittiğiniz üzere, son günlerde ünlü yatırımcılardan da gelen altın haberleri ortalığı çalkalayıp duruyor ancak kanaatimce bunlar da, yukarıdaki paragraf çerçevesinde anlamlar içeriyor. Bu noktada, şunu da ekleyeyim: Dünya Altın Konseyi raporuna göre, bu yıl gözlenen talep artışında kısa vadeli güdüler var olsa da, ağırlıklı sebep, yatırımcıların altın piyasasına yeniden girme fırsatı yakalaması yönünde…
Kısacası altının, risk çeşitleyici rolüyle bu yıl yeniden parladığı anlaşılıyor. Bundan sonraki parlaklık seviyesi ise, haliyle yine üst paragraftaki gelişmelere bağlı olacak.
[Yeni Şafak, 20 Mayıs 2016].